27 Mayıs 2015 01:00

Metal direnişi ve barikatlar?

Metal direnişi ve barikatlar?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Renault’da başlayan direniş kısa zamanda yayılarak ve hem metal sektörüne ait diğer fabrikalardan hem de başka sektörlerden destek alarak ilerledi. Bir sendikanın yönlendiriciliğinde olmadığı halde son derece disiplinli süren grevin, aşılmasını kolaylaştırdığı moral eşik, işçi mücadeleleri açısından önemli bir ilerleme ve kazanım olarak kabul edilmeli. Ne var ki metal direnişine verilen desteğin işçiden işçiye olmakla sınırlı kalması; toplumun diğer örgütlü/örgütsüz kesimlerinde yaprak kımıldamaması irdelenmesi gereken bir konu olarak duruyor karşımızda.
Bu ilgisizliğin çeşitli nedenleri olabilir ama öne çıkan iki noktanın altını çizmekte yarar var;
Birincisi; demokrasi güçleri arasında yer alan kesimler AKP’nin yıllardır uygulayageldiği kutuplaştırma politikalarının kendi üzerlerinde yarattığı sonuçları aşamamış görünüyor. Büyük bir çoğunluğu muhafazakar olan işçilerin kültürel formasyonu şimdiye dek laik çağrışımlarla süren mücadelenin dışında telakki ediliyor. Grev boyunca birliklerini toplu Cuma namazı kılmak gibi dini ritüelleri hayata geçirerek güçlendirmeye çalışan metal işçilerinin işveren, sendika ve Hükümet’in direnişe yönelik kara propagandasını korunaklı muhafazakar bir alanda etkisizleştirmekteki ısrarı bu mücadelenin dışsallaştırılmasının önemli etkenlerinden biri.
İkincisi; grev boyunca Hükümeti hedef alan politik taleplerin hiç dillendirilmemesi bu direnişin iktisadi niteliğini ister istemez öne çıkardığı ölçüde hareketli kesimler işçi talebini kendi talep cümlelerinin kapsamında göremediler. Ekonomik ve demokratik talepler arasında bağlantı kuramama hali işçilerin bu süreçte yalnız bırakılmasına yol açtı.
Grev karşısındaki sessizlik duvarı gerçekten ürkütücüdür.
Öyle görülüyor ki metal işçisinin mücadelesinin aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi olduğunun kavranmasının önünde ciddi zihinsel engeller var. Ve bu zihni sorun sendikalar için de geçerli. Çünkü işçi diğer sendikalardan da destek alamadı.
Halbuki metal işçileri, Türk Metal gibi, holdingleşmiş bir sendikaya kafa tutarak örgütlenme hakkını savundular ve genel olarak sendikal yapıları sorguladılar. Bu talep nesnel olarak demokrasi mücadelesinin önemli kaldıraçlarındandır.
Ama zaten bu greve ilgi göstermek, destek olmak için işçilerin illa siyasal bir talep ileri sürmesi de gerekmiyor. Mücadele biçimleri arasında o kadar keskin ayrımlar ve aşamalar yok. Nitekim Gezi direnişi de parktaki ağaçların kesilmesi üzerine başlamış ve hemen Hükümeti sorgulayan bir eyleme dönüşmüştü. Birliklerini bozulacağını düşünerek politik sloganlar atmamayı tercih eden işçilerin karşılaşacakları siyasi yaptırımın hızlı bir politizasyona yol açmayacağını kim söyleyebilir. Turnusoldan geçilebilmesi için herkesin başlangıçtaki “üç beş ağacı”nın aynı biçimde ve aynı renkte olmasını mı beklemeliyiz. Tofaş işçileri eylemlerini bitirirken bir başlangıç noktasında bulunduklarının altını çizmişlerdi. Bu önemli bir gelecek bilinci, taktik anlayıştır ve kıymetlidir.
Grevin nasıl seyrettiğini anlamak isteyen meraklı bir göz bu direnişte hem Tekel hem de Gezi direnişinden ne kadar çok esinlenildiğinin de farkına varacaktır. İşçilerin, sendikalarıyla göbek bağlarını kesip kendi öz örgütlenmelerini yaratarak büyük bir disiplin ve kararlılıkla günlerce sürdürdüğü grev, kendisinden önceki direniş pratiklerinden öğrenerek hayata geçirildi.  
Gezi direnişinin, Hükümetin bunca zamandır uyguladığı kutuplaştırma politikasının bu direnişin özneleri üzerindeki kültürel sonuçlarına yönelik köklü bir eleştiriye yol açmadığını saptamak gerekiyor. Açsaydı, “Allah yar ve yardımcımız olsun” diyerek yola çıkan grevci işçiler ile laik söylemleri olan demokrasi güçleri arasında birlik imkanını güçlendirecek nesnel bir zeminin oluştuğu görülebilirdi. Bu, şimdilik ıskalanmış görünüyor.
Öyle anlaşılıyor ki işçi mücadelesiyle demokrasi mücadelesi arasında şimdilik bir kulvar farklılığı var. Her iki mücadele de kendi yolundan, bir gün birleşebilecekleri kanalları derinleştirerek akmaya devam ediyor. Ama birleştiklerinde şalterin inmesi çok şeyi değiştirecek.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...