22 Mayıs 2015 01:00

Kirlilik!..

Kirlilik!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbola yönelik hastalıklı bakışın en yoğun biçimde ortaya çıktığı dönemdeyiz... Sezon sonlarının olmazsa olmazları olan geleneksel “vur kır parçala” etkinlikleri hızını almış giderken, diğer yandan şike söylentileri de ortalığı kaplamış durumda...
Futbol kültürümüzde hayal kırıklıklarının acısını gidermenin yolu belli... Stadyumlardaki koltukları parçalayıp sahaya fırlattın mı ne acı kalır, ne de üzüntü. Tam bir terapi adeta!..
Rakip kulüpleri şike yapmakla, bazı futbolcuları ise “satılmış olmakla” suçlamak da bu dönemin vazgeçilmezlerinden... Aslında tam bir “herkesi kendi gibi sanma” durumu. Kim ki insanların onuruna bu kadar kolay ve fütursuzca dil uzatıyor asıl onların onurundan şüphe etmek lazım. Gerçekten onurlu olan insanlar bu konuda duyarlıdırlar. Söylentilere ve spekülasyonlara dayanarak asla başkalarını lekelemeye, damgalamaya kalkışmazlar çünkü...
Geçtiğimiz hafta sonunda, Galatasaray ile Gençlerbirliği arasında oynanan karşılaşmayla ilgili olarak da söylentiler aldı yürüdü. Sneijder’ın golünde Gençlerbirliği kalecisi Ferhat’ın elini topa uzatmadığını, ayrıca Stancu’nun da maçın son anlarında yakaladığı pozisyonu bilerek gole çevirmediğini iddia ettiler.
İnsanları “satılmışlıkla”, “onursuzlukla” damgalamak kimileri için bu kadar kolay yani. Bir gol yemeye ya da bir gol kaçırmaya gör...
Maç içindeki pozisyonları şike kanıtı olarak gündeme taşıyanlar, futbola yönelik sığ ve hastalıklı bakış açılarının yanı sıra bozuk karakterlerini de sergilemiş oluyorlar.
Gözü dönmüş fanatik taraftarların onur, erdem, insanlık, vicdan gibi kavramlarla ne ilgisi olabilir ki?.. “Ohooo, bizimkiler işi kesin bağlamıştır” türünden lafları da en çok bu kişilerden duymuyor muyuz?.. Kendi başkanının, yöneticisinin yaptığı şikeye razı olmakla kalmayıp, bunu bir yöneticilik görevi olarak algılayan, diğer yandan da sürekli olarak başkalarını şike yapmakla suçlamaktan geri durmayan yoz bir insan modeli... “Herkes yapsa bile biz yapmayız, yapmamalıyız” diyemeyen, bunun yerine “Alasını biz yaparız”la böbürlenen onur timsalleri!..
Taraftarlar arasındaki bu tür söylentiler, iddialar kanıksandı, bunlar artık hiç kimseyi şaşırtmıyor ve pek de etkilemiyor ancak yöneticilerin belgeye, kanıta dayanmadan benzer ima, iddia ya da suçlamalarda bulunması düpedüz provokasyon...
“Herkesi kendisi gibi bilmek” konusunda Fenerbahçe Genel Sekreteri Mahmut Uslu’nun hakkını vermek lazım. Gösterdiği yüksek performansla dikkatleri üzerinde topluyor!.. Şike imasında bulunurken, “Sportif açıdan devam etmeye çalışıyoruz ancak eski alışkanlıkları devam ettiriyorlar” diye konuşarak adeta kendisini ele veriyor...
“Sportif açıdan devam etmeye çalışıyoruz” ne demek ki?.. “Sportif açıdan çalışarak başarılı olamazsanız başka açılar, başka yollar, başka yöntemlerle mi çalışmaya başlayacaksınız?” sorusu geliyor akla ister istemez.. Öte yandan, “eski alışkanlıklar” derken neyi kastediyor acaba?.. “Eskiden alışkındık, yapardık bazı şeyler” anlamı çıkmıyor mu bundan?..
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav ile ilgili olarak da “Yaşına hürmeten bir şey söylemediğimiz kulüp başkanı...” diyerek söze başlıyor, hemen ardından ise Cavcav’a en ağır suçlamaları yöneltiyor. Kendisine, “Şike olduğunu mu ima ediyorsunuz” diye sorulduğunda ise, “Ben ima etmem söylerim” diyor.
Lafları eveleyip geveleyip sonra, “Ben ima etmem, söylerim” demek de ayrı bir garabet örneği...
Futbolun kirli olduğundan hiç şüphe yok. Zaten böyle bir düzende temiz kalan ne var ki devasa bir rant alanına dönüşen futbol temiz kalsın. Ayrıca kirlilik sadece şikeden ibaret de değil. Kazanmak adına hayata geçirilen, üstelik de artık normal kabul edilen ne kadar çok kirli yol ve yöntem olduğunu biliyoruz. Kirliliğin ana kaynağının yöneticiler olduğunu da...
Her şey bir yana, ortaya belge, kanıt koymadan insanları damgalamaya, lekelemeye çalışmak en büyük kirlilik göstergelerinden birisi değil mi?..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...