20 Mayıs 2015 00:28

Renault işçisi ne öğretiyor?

Renault işçisi ne öğretiyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bursa’da Renault işçilerinin başlattığı TOFAŞ, Coşkunöz işçilerinin de katılımıyla süren direniş, işçi mücadelesi bakımından bir dönüm noktası olma niteliğinde. Endüstrinin belkemiği olan metal sektöründe çalışanlar, sayıları giderek azalan sendikalarda örgütlü işçilerin en deneyimli kesimini oluşturuyorlar. İşçiler şimdi bu deneyime bir yenisini eklediler. Birkaç ay önce Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde başlayan grev yasağı “milli güvenlik” gerekçe gösterilerek yasaklanmış; grevi yasağa rağmen sürdürmeye çalışan birkaç fabrika dışında grev sona erdirilmişti. Toplusözleşme süresinin iki yıldan üç yıla çıkarılmaya çalışılması işçinin, tepkisini ifade edebileceği örgütlü bir güçten yoksun olmasının kolaylaştırdığı biçimde sendikadan güçlü bir direnç göremedi. İşçi grev sürecinde alenen yalnızdı. Ve aslında şimdi Türk Metal Sendikasında örgütlü işçinin Renault’da patlayan direnişi sendikaların pekala “çalıştığı yerden” gelmiş oldu. Bu direnişin beklenmediğini kimse iddia edemez. Grev yasağı sadece metal işçisinin greve çıkan kesiminin değil, ister istemez bütün metal işçi sınıfının genel bir birikimi olarak kaydedildiğinden, sınıfa dar gelen gömleğin dikişlerinin, bir yerinden atacağı belliydi.
Ayrıca Soma katliamı, Torunlar inşaattaki asansör faciası, Tuzla iş cinayetleri ve her gün karşımıza çıkan ölümlü iş kazaları da metal işçisini greve çıkaran birikimin dışında düşünülemez. İşçi can pazarında yaşadığının farkında.
Şimdi yaşananlar bardağın taştığının işareti. Direniş, yaşadığı onca zulme ve hiçe saymaya rağmen, hak talep ederken önüne çıkarılan yasak ve engel gibi müdahalelere karşı kendi yasasını kendi yazan, fiili bir direniştir. Bu, mevcut yasaları çiğneyen Hükümet içinse “çalışmadığı yerden gelen” bir uyarı. İşçinin “Ensesine vurup lokmasının çalınabileceği”ni zannedenler için bir panik noktası burası.
İşçiler sözleşmedeki ücret kayıplarını geri istiyor. Ne var ki direnişin saiki sadece “ücret”le sınırlı ekonomik bir talepten ibaret değil. Metal işçileri aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi veriyor. Sendika temsilcilerini, yöneticilerini kendileri seçmek isteyen Renault işçileri artık kast haline gelmiş olan sendikal bürokrasiyle bağını büyük ölçüde kesti ve kendi öz örgütlerini kurarak direnişe geçti. Direnişe dair karar alma süreci artık bu komiteler tarafından yönetiliyor. Bu fiili grevin en önemli yönü işçinin, üyesi olduğu sendikayla ayrışarak kendi fiili örgütü aracılığıyla mücadele etmesi.
Bunun başarılmış olmasının işçi sınıfı mücadelesi ve genel olarak demokrasi için kazancı paha biçilemez. Hem işçilerin geri kalan bölümü için hem de diğer toplumsal kesimlerin mücadeleleri açısından bu deneyimden öğrenecek çok şey var. Metal işçisi bu bakımdan direnişi şimdiden kazanmış ve bu çok önemli sonucu deneyim hanesine yazmış sayılır.
İşçi sınıfının Renault direnişindeki kendi kendini yönetme deneyiminin sınıfın diğer kesimleri açısından genelleşebilmesinin yolu da açılmıştır artık. İşçilerin değil işverenin ve Hükümetin yanında tutum alan ve iktisadi çıkar odağı, bir tekel haline de gelen sendikal bürokrasinin önünde şimdi onu ciddi bir biçimde sarsacak rakibi var; bu işçinin örgütlü gücüdür.
Şimdiye kadar yasaklar, yasalar ve sendikalaşmaya yönelen işçilere uygulanan şiddet yöntemiyle içi boşaltılıp birer işçi örgütü olmaktan çıkarılan sendikal örgütlenmenin, yeni bir sendikal anlayışla geri kazanılmasının yolunun nereden geçtiğini de gösteriyor metal işçileri. Mevcut sendikaya meydan okuyarak, böyle bir sendikal anlayıştan koparak oluşturulmuş örgütlenme, sendikaların yeniden  ve yeni tarzda örgütlenmesinin de tek koşulu haline geldi.
Sendikal örgütlenme hakkı için bürokrasinin, rantın, patron iş birlikçiliğinin, Hükümet ekseninde hareket etmenin kalesi haline gelmiş sendikalarla işçilerin örgütlü gücüyle mücadele etmek gerektiği artık bir teorik soyutlama değil.
Renault işçisi, sezgiden kuvveye çıkardığı bu bilinçle uygulamalı bir ders veriyor, direniyor.
Kaçıranlar için dersin telafisi yok.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa