16 Mayıs 2015 01:00

Elinde Kur'an, dilinde yalan, kursağında haram!

Elinde Kur'an, dilinde yalan, kursağında haram!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cunta lideri bir faşist yüz yaşına yakın yaşadı!
Bizimle birlikte bu ülkede yaşadı.
Yani hâlâ bizim kuşak, yani idam edilen, işkencede ölen, sokak ortasında öldürülen, hapse atılan, yılarca ayrılık, hasret acı yaşamış olan ve aldığı yaralar hâlâ sağaltılmamış olan milyonların yaşadığı bir ülkede bir diktatör yaşadı ve daha birkaç gün önce öldü!
Öleli çok olmadı.
Daha birkaç gün önce 97 yaşında öldü.
Yüzüne de konuştuk, arkasından da yazacağız ve konuşacağız. Diktatörlerin, faşistlerin, halk düşmanlarının, yerli ve yabancı sermayenin uşaklarının yüzüne karşı ne konuşuyor ne yazıyorsak, onu yapacağız.
Eski diktatörler için ne duyuyor, ne konuşuyor, ne yazıyor ve nasıl mücadele ediyorsak, yenilerine karşı da, yani cevval diktatörlere karşı da onu yapacağız.
Yazacağız, konuşacağız ki, yeni diktatörlere, yeni faşist liderlere, yeni halk düşmanlarına, emek ve demokrasi düşmanlarına daha büyük yol açılmasın.
Konuşacağız ki, şimdilerde elinde Kur’an, dilinde yalan, kursağında haram olduğu tüm dünya halkları tarafından bilinmesine rağmen kendisini nur ve nimet olarak sunanların gerçek yüzü açığa çıkabilsin.
Daha çok konuşup yazacağız ki, birkaç gün önce ölen diktatör gibi elinde Kur’an’la dolaşanların ta bin dört yüz yıl önce ve Muaviye’den bu yana hile ve riyayla yatıp kalkan ve iktidar hırsıyla kavrulan ve inananları zehirlemek için gözü karartan halk düşmanları anlaşılabilsin!
Daha çok konuşup yazacağız ki, bir faşist general, onun ekibi ve onların arkasındaki emek, demokrasi ve özgürlük düşmanı güçler tarafından açılan yolda, yaratılan koşullarda büyüyerek böyle palazlanıp dev haline getirilenlerin daha çok kötülük için sürdürdükleri yürüyüş durdurulabilsin!
Daha çok konuşup yazacağız ki, dün gençlerin yaşını büyüterek asanların yolunda yürüyenlerin sürdürdükleri çocuk katliamları son bulsun, kız çocuklarına tecavüz eden asker, polis ya da pespaye erkeklerin iyi halden yararlanmalarını sağlayan hukukları, nizamları yıkılabilsin!
Kürdistan’da, Gezi’de Soma’da yaşanan katliamların sorumlusu olan, emir veren, ‘fıtrat’ diyen, ‘Çocuk da olsa kadın da olsa gereği yapılacak’ diyen, her gün beş kadının erkekler tarafından öldürülmesini iktidarlarının bir gereği sayanların önünün alınması için daha çok yazıp, konuşacağız.
Şimdilerde, aslında yıllar önce ölmüş olan ve on yılların soğumuş bir cesedi olarak gömülenin izinde gidenlerin birkaç yıl önce hazırladıkları göstermelik yargılanma yapıldığında davaya müdahil olan biri olarak mahkemede de konuştuk. ‘Burada bir oyun sergilenecekse, biz bunu bir unsuru olmayız’ dedik. Ve söylediğimizde yanılmadık.
Diktatörler yaşarken ölürler!
İnsanın onlar için ‘Bir itten bile itibarsız yaşadı’ demeye bile dili dönmüyor, içi elvermiyor.
Daha dün 1 Mayıs’ta, Taksim’de polisin üzerine çullandığı bir devrimcinin başına burnunu uzatıp onu koklayıp, sanki, ‘Dert etme bu da geçer’ der gibi davranan ve sonra başka bir genci alıp uzaklaşan polis aracının arkasından bağıran köpekleri görünce, insanın halk deyimlerini bile kullanası gelmiyor.
Diktatörler sadece fiziki acı çektirdikleri halklar nezdinde ölmezler, onlar insanlık bilincinde, insan vicdanında, tarih bilincinde yaşarken ölürler.
Bir kere diktatör listesine girdin mi, dünyanın dört bir yanında ve insanlık var olduğu sürece lanetle anılmaktan kurtulamazlar. Bizim diktatörümüz de sadece Türkiye halkları için değil, tüm dünya halkları için çoktan ölmüştü.
Yani Hitler gibi, Mussolini gibi, Pinochet, Salazar, Somoza, Franco ve tüm faşist diktatörler gibi Kenan Evren de yaşarken ölmüştü.
Elbette insan hayıflanıyor.
İnsan üzülüyor!
Sadece milyonlarca insan yıllarca askeri faşist diktatörlük altında yaşamış olduğu için değil,
Yüz binlerce ilerici, devrimci, demokrat, sosyalist, komünist acı çektiği için değil,
Erdal Eren, Nejdet Adalı, Hıdır Aslan, Ali Aktaş ve onca devrimci idam edildiği, Diyarbakır Cezaevi bir Saygon zindanına çevrildiği, hani dün Kürtçe dil günüydü ya, “Türkçe konuş, çok konuş” dendiği, Kürtçe konuşan diller kökünden kesilmeye kalkıldığı için değil, yüzlerce devrimci işkencede katledildiği, sakat kaldığı, kayıp edildiği, milyonların ruhu yaralandığı için değil, insanlık büyük bir yara aldığı için ve onun izinde yürüyenlerin bir dönem demokrat kisvesini bile yutturabildikleri için insan hayıflanıyor.
Bugün elinde Kürtçe ve Türkçe Kur’an dolaştıranların, oradan ilham alarak yürüdükleri hâlâ anlaşılamadığı için insan hayıflanıyor!
Diktatörlerin zehir içerek, intihar ederek hayatlarına son vermeleri bile insanı üzüyorken, böyle emanetlerini devrettiklerinin sureti haktan gözükmesi!
Onların insanlık tarihinde bıraktıkları tüm pisliklerin, tüm haksızlıkların, tüm acıların, işkencelerin, ölümlerin hesabının sorulması, sadece birinin değil, tüm ekibiyle ve elbette ki arkasındaki tüm güçlerden hesap sorulmadan onların böyle göçüp gitmesi insanı üzüyor.
Ama dünya dönüyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...