15 Mayıs 2015 00:07

Albayrak şov!..

Albayrak şov!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Mersin İdman Yurdu galibiyetiyle son üç haftaya lider giren Galatasaray’da başkan yardımcısı Abdurrahim Albayrak’tan adeta seferberlik çağrısı geldi!.. Albayrak, taraftarlara, “Gençlerbirliği ve Beşiktaş maçında herkes işi gücü bıraksın stadyuma gelsin, bir tane koltuk boş kalmasın” diye seslendi.
Başüstüne!.. Evet işi gücü bırakıp kendimizi, hayatımızı tuttuğumuz takıma adayalım... Futbolla yatıp futbolla kalkalım!.. En büyük derdimiz tuttuğumuz takımın performansı ve alacağı sonuçlar olsun... Tam anlamıyla futbol budalasına dönüşüp hayatın diğer alanlarıyla kurduğumuz bütün bağları koparalım... Ne güzel!.. Takımımız şampiyon olursa zaten kendimizi içinde bulacağımız o büyük sevinç ve mutluluk dalgası içinde ne sıkıntımız kalır ki?.. Hayatta bizi, tuttuğumuz takımın şampiyon olmasından daha fazla mutlu edebilecek ne var?..
Futbolu hayatımızın merkezine koymamızı; zamanımızın, enerjimizin ve paramızın önemli bir kısmını futbol uğruna harcamamızı istiyorlar. Diğer bir deyişle, futbol aracılığıyla bizi uyutup zamanımızı, enerjimizi ve paramızı çalmaya çalışıyorlar. Tabii taraftarlara “12. adam” misyonu yüklemeyi de unutmadan...
Futbola oyun olmanın ötesinde anlamlar yüklemenin ne tür sonuçlar doğuracağı ve kimlerin işine yarayacağı çok açık...
Albayrak, ayrıca şampiyonluk mücadelesi sürecinde ortaya koydukları emek, gayret ve fedakarlığa göndermede bulunarak bu yolda neler çektiklerinin herkes tarafından görülmesi gerektiğini belirtiyor. Neler çekiyorlar acaba?.. Sonuçta bir oyun oynuyorlar. Bu oyunu bu kadar gerilimli ve yüksek tansiyonlu hale getirenler de kendileri üstelik. Bir yandan futbolu hayat-memat meselesine dönüştürüp insanlar tarafından o şekilde algılanması için çaba göstereceksin, diğer yandan da “Neler çekiyoruz görüyorsunuz” diyerek bu durumdan şikayet edeceksin... Şovun da bir tutarlılığı olmalı!.. Maç sırasında kontrol edemediği heyecanı yüzünden yaşadığı sıkıntılı hallerini takıma olan sevgisinin ve fedakarlığının bir göstergesi olarak sunması da ayrı bir tuhaflık. Marifetmiş gibi maçı 4 tane ilaçla bitirdiğini söylüyor. Hayatını riske atabilecek kadar fedakar ve takımını seven bir yönetici pozlarıyla, aklınca taraftarların gözünde prim toplayacak. Takımının maçını izleme uğruna sağlığını hiçe sayması, fedakarlıktan çok, başka kavramlarla ifade edilmeyi hak eden bir duruma karşılık gelir oysa...
Albayrak’ın şovuna, medyanın da çanak tutmak suretiyle yaptığı büyük katkıyı(!) görmezden gelemeyiz. Tiraj ve reyting hesaplarına cuk oturan bir şov insanı Albayrak ne de olsa. Medya böyle bir fırsatı kaçırır mı?..
Futbolu, “mutlak kazanma” hedefinin yarattığı gerilimden kurtarabilsek herkes çok rahatlayacak. O zaman ne yöneticilerin tribünde şov yapmasına, ne de kulüp başkanlarının maçların devre arasında soyunma odasına girip teknik heyetin işine burnunu sokmasına gerek kalacak...

***

Bütün kulüplerin yöneticileri gibi Fenerbahçeli yöneticiler de çeşitli vesilelerle açıklamada bulunurken kulüplerinin “şanlı, şerefli, pırıl pırıl temiz tarihlerinden” söz etmeyi pek severler. Fenerbahçe Kulübü, işlediği pek çok insanlık suçuyla haklı bir nefret ve tiksinti kazanmış olan diktatör Kenan Evren’in ölümünün ardından bir gazetede başsağlığı ilanı yayımladı. Fenerbahçe’ye, diktatör için başsağlığı ilanı veren tek kulüp olma ayrıcalığını(!) yaşatan yöneticileri kutlamak lazım!.. Kulübün “şerefli tarihine” silinmez bir damga vurdukları için...
Aslında bu ilan, kulüplerin faşist güç odaklarıyla kurdukları kirli çıkar ilişkileri bağlamında ve minnet kavramı açısından değerlendirilmeli... İşte o zaman kulüpler adına “şerefli, lekesiz tarihlerden” söz etmenin hiçbir inandırıcılığının kalmadığı görülecektir...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa