14 Mayıs 2015 01:00

Diktatörü aklamak

Diktatörü aklamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12 Eylül’ün Lideri, Diktatör Kenan Evren’i emekli MİT mensubu (MİT’ten emekli olunmaz denilir ama...) kızından başka bir de Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk savundu.
Demokrasi iddialı ülkelerde darbeci bir generali, faşist bir diktatörü savunmak ayıp sayılır. Faşistler dahi açıktan böylelerini savunamaz. Ama, bizim memlekette faşizm savunucuları hâlâ yüz binler satan gazetelerde köşe yazabiliyor.
Faşizmi savunmak ya da savunmamak bir tarafa, bir de işin gazetecilik ahlakını ilgilendiren yönü var. Saygı Öztürk, Kenan Evren’i savunabilmek için tarihi çarpıtıyor. Gazetecilik hileleri ile okuyucularını aldatıyor.
Birilerinin kendine servis ettiği mahkeme kararını köşesinde aktarıyor ve kararda yazılanlar doğru imiş gibi Erdal Eren’in idam edilmesini haklı çıkarmaya çalışıyor.
Zaten tartışılan Erdal’ın idamına karar veren mahkemedir. Askeri bir mahkemedir. Üyeleri askerdir. Erdal gözaltına alındıktan üç beş gün sonra hakkında iddianame hazırlanmış, bir iki hafta içinde ilk duruşmasına çıkarılmıştır. Erdal’ın ve avukatlarının savunması engellenmiştir. Sanık delilleri toplanmamıştır. Erdal savunma yaparken dövülmüş, avukatları dövülerek mahkeme salonundan çıkarılmış, savunmalarından ötürü haklarında davalar açılmıştır. Erdal Eren yargılaması tam bir Üç Ali’ler yargılamasıdır. Yargılamanın başından sonuna o zaman Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren demeçler vererek Erdal’ın bir an önce asılmasını sağlamaya çalışmıştır. Erdal’ı devrimcilere ibret olsun, devrimcilere gözdağı olsun diye asmışlardır. Er Zekeriya Önge bir başka asker tarafından arkasından kaza ile vurulmuştur.
Erdal, Er Zekeriya Önge’nin ölümü için üzüldüğünü söylerken Deniz Gezmiş’e atıf yapmıştır. Onların Gemerek’te yakalandıklarında davrandıkları gibi davranmıştır. Saygı Öztürk, Erdal’ın “Kasten öldürmedim” dediğini iddia ederek, dolaylı olarak öldürdüğünü kabul ettiğini iddia ediyor. Bu doğru değildir. Erdal, kasten ya da kaza ile Önge’yi öldürmemiştir. Eğer öldürseydi bunu söyler ve nedenini de açıklardı.
Askeri mahkemenin Evren’in telkin ve baskıları sonucu bir iki ayda verdiği idam kararı iki kez Askeri Yargıtay 3. Dairesi tarafından bozulmuştur. Daha bundan birkaç sene önce kararı bozan Daire üyesi emekli bir hakimin röportajı Vatan gazetesinde yayınlandı, Saygı Öztürk o röportajı okumamış olamaz.
Röportaj şöyle: “12 Eylül darbesi sonrası darağacına gönderilen Erdal Eren’in idam kararını iki kez bozan Yargıtay 3. Dairesi Üyesi Emekli Hakim Albay Ahmet Turan 28 yıl sonra ilk kez konuştu: “Eren’in Er Zekeriya Önge’yi kasten öldürdüğüne dair vicdani kanaatim yoktu. Eren önden ateş etmiş, asker sırtından vurulmuştu. Kurşunun da o tabancadan çıktığına dair kanıt yoktu.”
“Erdal Eren’in eri kasten, bilerek öldürdüğü noktasında bir delil yoktu ve 15 Temmuz 1980’de kararı 2 muhalif oya karşı 3 oyla bozduk. Bozma kararımız üzerine dosya tekrar sıkı yönetim mahkemesine gitti. Yeniden yargıladılar Erdal Eren’i... Tekrar idama mahkum edildi. Temyiz edildiği için tekrar bize geldi. Yaptığımız inceleme sonunda 28 Ekim 1980’de kararı tekrar bozduk. Askeri Yargıtay Başsavcılığı kararı “onayın” diye bize göndermişti ama biz kararı yine yetersiz bulduk.”
“Vurulan erin cesedinden çıkarılan mermi çekirdeği ile sanığın tabancasından çıkan mermi çekirdeklerinin doğru dürüst mukayesesi yapılmadı. Olay yerinde iki tabancaya ait boş kovanlar bulunuyor ama onların adli tıbba gönderilip mukayesesi yapılmadı. Eri vuran kurşun yüzde 100 Erdal’ın tabancasından çıktı diye bir şey yok dosyada. Çünkü incelenmemiş.”
“Üzerine gelen askerlerden biri öldüğüne göre göğsünden yara alması lazım. Halbuki vurulan asker sırtından vurulmuş.”
“...yüzde 100 Erdal’ın tabancasıyla vurulduğuna dair kesin delil yoktu. O nedenle ben iki defa kanaati bozdurdum. Benim görüşüm doğrultusunda Yargıtay 3. Dairesi ama Daireler Kurulu da 2 muhalif üyeye karşı onadı.”
“Erdal Eren’in yaşı tutmuyordu, 18 yaşında değildi. Röntgen çektirip kemik kalınlıklarına göre bir rapor hazırladılar ve 18 yaşında dediler. Onun inandırıcı olduğunu sanmıyorum. Adli tıpta adam röntgeni çekiyor ve yaşı 18 diyor. Tarafsız mıdır?”
Nihat Toktay (Erdal Eren’in avukatı) ise şöyle diyor:
“Otopside kurşun giriş deliği etrafında yanık halesinin olduğu yazılıydı. Bunun anlamı yakından atış yapıldığı, yani 10 santim ile bir metre arası demektir. Ancak Eren’in en yakın askere uzaklığı 12.5 metreydi. Yine, kurşun askerin sırtından giriyor ve aşağıdan yukarı yol izliyor, göğsünden çıkartıyorlar. Yani atışı yapanın Önge’den aşağıda olması gerekiyor. Ancak Erdal’ın konumu en az 2 metre 30 santim Önge’den yukarıda, yani kurşunun yukarıdan aşağıya girmesi gerekiyor.” (12 Eylül 2007 Çarşamba günlü Vatan gazetesi)
Saygı Öztürk, Evren’in avukatlığında savunduğunda mahkeme kararından milim şaşmıyor. Ergenekon vb. davalar hakkında yazarken ise o mahkemelerin kararlarını kıyasıya eleştiriyor.
Duayen Gazeteci(!) Saygı Öztürk, yazdığın konu bir babanın vefat etmesi, aileye saygı meselesi değildir. Siyasi bir meseledir. Kenan Evren’in icraatını savunma ya da reddetme meselesidir. Bize numara yapma.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...