07 Mayıs 2015 01:00

Zeytinyağlı yiyemem

Zeytinyağlı yiyemem

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’ dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Türkiye’ye biçilen görev öncelikle Sovyet Sosyalist Sistemin Akdeniz’e ulaşmasını engellemektir. Bunun için gerekli olan gerici, dinci kuşaklar yetiştirmektir. 1950’de buna uygun olarak Türkiye’de sistem değşikliği desteklenir. Kurtuluş Savaşı’nı yapan ve padişahlık sonrası uygulanan modern değişimleri yaşayan kuşaklar, antiemperyalist düşünceler geri plana itilecek ve “İstersem odunu vekil yaparım” diyenlerin Beyaz Sarayın Mubarek Merdivenleri’ni tırmanmaları sağlanacaktır.
 İlk okullarda süt tozu dağıtımı başlar. Ama bu arada ABD dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.
Ancak bir sorun vardır. Anadolu insanı zeytinyağı üreticisi ve tüketicisidir. Hem de cumhuriyetle birlikte kurulan dokuma fabrikalarında basma bez üretmeye başlamıştır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine, basmadan soğutularak ithal kumaşa alıştırılmalıdır. Bu amaçla “Zeytinyağı ısınırsa kanser yapar” gibi yalanlar uydurulur.
Ama yetmez. Kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Margarine mahkum edilen halk, kısa zamanda bu türküyü söyleye söyleye, hem de oynaya oynaya bir bardak zeytinyağına muhtaç hale getirilir. Basma giyen kadınlar, ithal plastik giysilerle tanıştırılır.
Sömürünün farkında olan muhalif gençler, mısırözü yağı yiyen diğer gençlere kırdırılır. Ama yetmez. Muhalefet yükselmiştir. Artık mızrak, hırsızlık, yalan, iş birlikçilik çuvala sığmamaktadır. Başta mısırözü yağı satanlar şimdi toprak işgaline başlamış, Pirinçlik, İncirlik, Karamürsel, Sinop’ta askeri işgallere başlamışlardır. Sovyetlerin kurduğu çelik, aluminyum fabrikaları ülkeye para kazandırırken, bu paraların yerli iş birlikçilerin komüsyonlarından geri kalan miktarı şimdi NATO yoluyla silahlanmaya ve emperyalist ülkelerin kasasına akmaktadır. Gençlerin başkaldırışı tehlikeli (?) olmaya başlamıştır. Dönemin iş birlikçileri hep birlikte mecliste bağırmaktadırlar, “3 bizden, 3 sizden.”
Hüseyin, Deniz, Yusuf katledilir. Ama onları bir türlü öldüremezler. İdam sehpasında gençlere bıraktığı, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı tüm evrene dalga dalga yayılır. Sadece 6 Mayıs’larda değil hayatın her anında Deniz gibi düşünen gençler çoğalmıştır.
 Ülke insanı zeytinyağlı yemeye, basma fistan giymeye başlamıştır. Hem de meydanlarda çirkin sesli politikacının bağırıp, çağırmalarına rağmen.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...