1 Mayıs, Alman işçi sınıfı ve gelecek umudu
Fotoğraf: Envato
Bugün işçi sınıfının uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü... Baskıya, sömürüye, zorbalığa karşı direnen, emeğiyle geçinen herkese kutlu olsun. Dünyanın dört bir tarafında bugün farklı uluslardan, inançlardan, ırklardan milyonlarca emekçi el ele verip daha iyi bir yaşam, daha iyi çalışma koşulları ve güvenli bir gelecek için alanlara çıkıyor. Meydanlarda artan yoksulluğa, baskıya, sömürüye ve savaşlara karşı çağrılar yapılacak, hep birlikte türküler söylenecek, halaylar çekilecek.
Ülkeler, dinler, diller, ulusal kökenler, renkler farklı olsa da geleceğe dair umutlar aynı.
Elbette kutlamaların biçimi, içeriği, verilen mesajlar ülkeden ülkeye değişecek. Kimisinde kapitalizme karşı mücadele daha güçlü, kiminde kapitalizm koşullarında daha iyi çalışma ve yaşam olanaklarının yaratılması öne çıkacak.
Denilebilir ki, geçmişten günümüze uzanan baskısız, sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesinde Alman işçi sınıfının birikimi ve tecrübesi özel bir yer tutuyor. İşçi sınıfının bilimsel sosyalizm temelinde bir araya gelerek burjuvaziyle girdiği ilk kavga olan 1848-49 devrimi bu topraklarda yaşadı.
Bu tarih, işçi sınıfının dünya görüşü bilimsel sosyalizmin etrafında birleşerek, burjuvaziden kurtulmak için örgütlenip, kendi iktidarını kurması için de bir dönemeçtir.
1 Mayıs 1856’da Şikago’daki Haymarket’te başlayan protestolarda da bu dönemecin izleri var. Şikago’daki gösterilerde Almanca yayınlanan “Arbeiter Zeitung”un (İşçi Gazetesi) payı büyüktü. Ardından yaşanan katliam ve idamlarda Alman devrimciler can verdi. İşçi sınıfından intikam almak için idam edilen dört devrimciden üçü Almanya’dan göç edenlerdi.
Hareketin lideri konumundaki Almanya doğumlu, “Arbeiter Zeitung” Yayın Yönetmeni August Spies’in darağacındaki son sözleri, “Mezardaki sessizliğimizin konuşmamızdan çok daha güçlü olacağı vakit mutlaka gelecektir” olmuştur.
Gerçekten de öyle oldu, vakit geldi ve işçi sınıfı nice büyük mevziler kazanarak yoluna devam etti.
Geçmişte dünya işçi sınıfı mücadelesinde önemli bir rolü bulunan Alman işçi sınıfı ve onun örgütlerinin, önderlerinin ne dediği hep önemsenmiştir.
Peki geçmişte büyük bedeller ödeyen Alman işçi sınıfı ve örgütleri bu yıl 1 Mayıs’a nasıl giriyor?
6 milyon 104 bin işçi ve emekçiyi temsil eden Alman Sendikalar Birliği (DGB), bugün “Geleceğin işini biz düzenliyoruz” (Die Arbeit der Zukunft gestalten Wir) sloganıyla alanlarda olacak. Sendika tarafından çıkarılan bildiride 14 soruda sorunlar özetlenmiş ve “Bunlara evet diyorsanız 1 Mayıs’a katılın!” deniliyor.
İnsan soruları okuyunca ister istemez sormadan edemiyor: “DGB bunlar için bir yıl boyunca ne yaptı?”
Adeta 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a işçi sınıfı ve emekçilerin acil taleplerini hatırlayan DGB yönetimi, denilebilir ki yılın “1” günü emekçilerin hakları ve talepleri için hareke geçerken, geriye kalan 364 gün yan gelip yatıyor.
Hal böyle olunca da en radikal talebi bile inandırıcı olmuyor. Bu elbette Alman sendikalarının içine girdiği ideolojik durumla yakından ilgili.
Uzunca bir süredir işçilerin kazanılmış haklarını koruma ve geliştirme yerine “danışmanlık şirketi”ne dönüşen DGB, bir taraftan ABD-AB Serbest Ticaret Anlaşması’na tam destek veriyor diğer tarafta hükümetin küçük sendikaların grev hakkını yok etme hamlesine karşı sessizlik içerisinde...
DGB ve ona bağlı sendikaların yönetimi bunlarla da kalmayıp, sermaye tarafından başlatılan “Endüstri 4.0 tartışması”na aktif katılıyorlar.
Yani, burjuvazinin iş yaşamını daha fazla esnekleştirme, daha az işçinin çalıştığı yeni üretim biçimlerinin hayata geçmesi üzerine kafa patlatıyorlar!
Halbuki, eğer aynı çabayı farklı iş kollarında yaşanan grevlerle dayanışmaya, yoksulluğa ve düşük ücretli çalışmaya karşı mücadele için verseler, ülkedeki emekçilerin durumu bugün mutlaka daha farklı olurdu.
Şimdi vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Hafta başında açıklanan bir raporda Almanya gibi zengin bir ülkede halkın yüzde 15.5’i yoksulluk içerisinde. Oran yıldan yıla artıyor. 7.8 milyon emekçi “atipik işler” diye tanımlanan düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışıyor. En önemlisi de bu işlerde çalışanların sayısı son 20 yılda yüzde 70 artmış.
Avrupa’nın en zengin ülkesi Almanya’da tablo buysa gerisini siz düşünün...
Ekonomik, sosyal ve çalışma koşulları işçi ve emekçilerin 1 Mayıslara neden güçlü bir şekilde katılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Yarın çok geç olmadan bugün alanlarda olmanın, güçleri birleştirmenin zamanıdır.
- Irkçılık ve yoksulluk bağlantısı 22 Mart 2024 04:02
- Savaş, enerji tekelleri ve rekor kârlar 15 Mart 2024 04:50
- Savaş borsası 08 Mart 2024 05:00
- Savaşı büyütme hamleleri 01 Mart 2024 04:54
- Avrupa halkları Ukrayna'da barış istiyor 23 Şubat 2024 04:30
- Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken yıkım tablosu 16 Şubat 2024 04:45
- Kızıldeniz’de ABD saldırgan, AB koruyucu mu? 09 Şubat 2024 04:52
- NATO, Rusya ve Almanya’nın savaş planları 02 Şubat 2024 04:45
- Yükselen aşırı sağ, faşizm ve büyüyen antifaşist mücadele 26 Ocak 2024 03:29
- Yeni faşizm, ‘Tersine Göç’ ve ırkçılıkla mücadele 19 Ocak 2024 04:17
- Feminist dış politikadan silah tekelleri lobiciliğine 12 Ocak 2024 04:20
- Ortadoğu’daki kanlı şiddet ve Avrupa’nın ikiyüzlülüğü 05 Ocak 2024 04:18