30 Nisan 2015 00:58

Mayıs, ümit ve direniş çağrısıdır

Mayıs, ümit ve  direniş çağrısıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yarın I Mayıs! Bilenler bilmeyenlere anlatmışlardır, anlatacaklardır. Mayıs, bizim(bugünün sömürülen ve ezilenleri) dünyamızda, bugünün sömürü, zor ve barbarlık düzeninin eninde-sonunda mahkum bulunduğu yıkım ve sonun müjdecisi bir gün‘ü, bir ay‘ı değil sadece, koca bir tarihi anımsatır-çağırır! Mayıs, mücadelenin, birleşmenin, dayanışmanın kızıl bayraklarının, insan yaşamının devamını emekleriyle, emek güçlerini kullanarak sağlayanların ellerinde dünya topraklarında dalgalandırıldığı gün, ay ve tarihtir! 
İnsan soyunun asıl olarak iki büyük sınıf halinde; işçiler ve burjuvalar olarak karşı karşıya durdukları dünyamızda; sayıları 3.5 milyarı aşmış olan işçiler, bu dünyanın sömürüsüz ve savaşsız, baskısız ve ayrıcalıksız insan kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğüne sahne olduğu; insanın ezilmiş ve sömürülmüş olanının kendi tüm tarihinde ümitle bağlandığı bu “düş“ü gerçekleştirebilecek, yer yüzünün en büyük, en yenilmez gücünü oluşturuyorlar. 

Bunu; bu gerçekleşebilir ve gerçekleştirilebilir değişimin en fazla farkında olanlar, kapitalistler ile onların hizmetine koşmuş siyasal partilerin tüm asalakları, yöneticileri, aydınlar, bilim insanları, sermayenin işçilerin saflarındaki temsilcisi sendika patronları, din bezirganları vb. dirler. Onlar biliyorlar ki, işçiler; dünyanın bütün işçileri ve herbir ülkedeki işçiler, kapitalistlerin sömürü dünyasına karşı, diğer ezilen emekçileri de yanlarına alarak ayağa kalkarlarsa/kalkabilirlerse eğer, dünyanın hiçbir ordusu ve polis gücü onların kaşışında tutunamaz. Dünya burjuvazisi bunun örneklerini yaşadı, biliyor ve korkuyor. 
Bu bilinç, bu korku, onları, kendi yaptıkları yasaları ayaklar altına almaya; zor, baskı ve yasakla ve buna işlik eden entrikalarla, gerçekleri çarpıtmayla halk kitlelerini sömürü, yağma ve talan sistemine yedeklemek üzere aralıksız kara propaganda yürütmeye yöneltiyor. Yaptıkları her şey, halkın kanından emerek yaşayan insan görünümlü kenelerin asalak yaşamının devamı içindir. Burjuva devlet-hükümet yöneticilerinin tümü, bundandır ki, kendilerini polis ve ordu birliklerinin silahlı gücünün korumasına almışlardır. Mülklerini, saraylarını, tahtlarını, arazilerini, vilalarını, ortak oldukları işletmeleri ve fabrikalarını, bankaların gizli hesaplarında tuttukları milyar ya da trilyonlarını; tümünü işçi ve emekçilerin sıntından; halkın kanından emerek sağlamışlar; asla emek harcayarak sahip olmamışlardır. İşçi sınıfı ve ezilip-sömürülenler bu yükü, bu asalakların oluşturduğu çamur deryasını taşımak zorunda değillerdir. 
I Mayıs, 6 Mayıs, baştan sona Mayıs ayı, işçileri, bu zulüm cenderesine ve onun asalaklarına, zorba bürokratik aygıtına karşı silkinip birleşmeye ve hakları için mücadeleyi daha bilinçi, daha kararlı ve daha ileriden yürütmeye çağrıdır.

Bir işçi, diğer işçilerle, ama burjuvazinin yedeğinde değil, asalak sendika patronlarının ardına düşerek değil, kendi talepleri için dövüşmek üzere ve kendi sınıf örgütünde(partisi ve gerçek sendikasında) birleştiğinde, sınıfının bireyi olarak hareket etmeyi öğrenmiş demektir. 1 Mayıs, işçileri buna çağrıdır.
Bizim ülkemizde, resmi açıklamalar, 11 Milyonun üzerinde işçi olduğunu bildiriyor. Bunun ancak 600 bin civarında olanı sendikalı. 5 Milyon civarında işçi asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret 2015 Nisan’ı itibariyla 949 tl. 6 milyon işsiz var. Hükümet sendikalarından biri olan TÜRK-İŞ, birkaç gün önce açlık sınırını 1.334; yoksulluk sınırını 4.238 TL olarak açıkladı. Son bir yılda 1886 işçi iş cinayetlerinde can verdi. 350 bin işçi iş kazası geçirdi. Aileleri büyük yoksunluk içinde. 

Buna karşı, sermayenin karları katlandı. Milyarder sayısı 35’e çıktı. Devlet-hükümet yöneticilerinin servetleri büyüdü. 5 milyar(eski hesapla 5 katrilyon) liralık sarayında, her odasında bir silahlının korumacılık yaptığı 1150 odalı “külliyesi“ndeki “Son Osmanlı hanedanı“, işçilerin ölümünü “fıtrattan“  sayıyor. Recep sözcüğünü eleştirel olarak anan herhanği biri, Tayyip tarafından derhal tutuklatılıyor. “Ecdadı“, 1.5 milyon Ermeni’yi zülüm ile soykırımdan geçirip yok etmiş ve o kıyımın kararını verenlerden birinin “anı defteri“nde dahi 1 milyon 100 bin kişinin yok edildiği kaydı yer almışken, “Ecdadımıza, miletimize iftira ediliyor“ diye, nara atılarak, ırkçı politikada ısrar ediliyor. 

Şimdi her işçinin, her emekçinin, bir durum değerlendirmesi yaparak, kendisiyle, kendilerini ülkenin ve halkın sahibi ilan etmiş olan, ülkenin ve halkın kaynaklarını yağmalayıp zenginleyen, hak, özgürlük, yasa tanımadıklarını hergünkü uygulamalarıyla gösteren, ve bütün bunlar yetmezmiş gibi saltanatlarını sürdürmek üzere halktan oy isteyen sermayenin gaddar ve doymak bilmez temsilcileri arasındaki uçurumu düşünmesi ve buna göre hareket etmesi zamanıdır. Parça parça grevler-direnişler birleşmeli; tüm fabrikalar-işyerleri-emekçi semtleri I Mayıs direniş ve çoşku alanı olmalıdır. Hak alma mücadelesinde ilerlemenin başkaca yolu yoktur. Açlığa, yoksulluğa, yoksunluğa, örgütsüzlüğe, suskunluğa, ayrı ayrı durmaya mahkum ve zorunlu değiliz. Durumumuzu değiştirmek kendi ellerimizde! I Mayıs, ümit ile güne uyanmanın, sınıfımızın türkülerini ve marşlarını hep birlikte söylemenin; taleplerimiz ve bütün ezilenlerin talepleri için sermaye ve onun asalak tiranlığının karşısına dikilmenin günü, ayı ve daha fazlasıdır.

YAŞASIN I MAYIS!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...