06 Nisan 2015 00:55

Erbakan’ın ruhu size ‘hadi ordan’ diyor

Erbakan’ın ruhu size ‘hadi ordan’ diyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul Bayrampaşa’da bulunan bir fabrika arazisi için, bugün (6 Nisan), nihai pazarlık görüşmeleri yapılacak. 

Bu basit bir satış hikayesi değil! 

Tarihi olan, günümüzü anlamamızı kolaylaştıran bir ayna.

Çünkü bugün kaç yüz milyona gideceği belli olacak olan o arazide Türkiye’nin ilk yüzde 100 yerli motor fabrikası Pancar Motor kurulu.

O fabrika 4 yıl önce kapatılmış olsa da bize üzeri kapatılamayacak bazı gerçekleri anlatıyor.

Mesela! Geçen hafta Başbakan tarafından açıklanan pakette yer alan, ‘teknolojiyi teşvik’ söylemindeki ufuksuzluğu.  

Mesela, iktidar kurmaylarının ağızlarından sıkça duyduğumuz ‘yerli teknoloji’, ‘milli sanayi’ vurgusunun altının boşluğunu.

Pancar Motor, Türkiye’nin dizel motor ihtiyacını karşılamak için 1956 yılında devlet tarafından kuruldu. 
Önderliğini ‘Milli Görüşçü’ Necmettin Erbakan yaptı. Yıllarca Milli Görüş çizgisinin yerli sanayii propagandasının ‘gurur’ örneği oldu o fabrika.  

Şimdi dönemin ruhuna uygun bir gurura dönüşecek. Arazi satılacak. Büyükçe bir AVM dikilecek. Hop diye bir anda değer artı verecek. Niye uzun uzun motor üretimi ile uğraşılsın ki? Niye o motorlar geliştirip uçak motoru yapmaya doğru adım atılsın ki?

TEKNOLOJİ HOKUS POKUSLA HALLOLUR MU?

Peki, hükümetin ‘yerli tank’, ‘yerli helikopter’, ‘yerli savaş gemisi’ girişimlerine ne diyeceğiz? 

Türk muharebe tankı; ALTAY yalan mı?

Ya, insansız hava aracımız; ANKA... 

Savaş gemimiz MİLGEM, 

İlk savaş helikopterimiz; ATAK. 

Eğitim uçağımız; HÜRKUŞ!

Gözümüzün önünde yapılmıyor mu tüm bunlar?

Tüm bunlardan olsa olsa militarist, savaşçı bir atılım çıkar, teknoloji değil!

Savunma sanayiinde olan şu: Kamu kurumları kendi içlerinde, şu veya bu şekilde, milli ürün geliştirip el altından yabancılara bunun bazı bölümlerini sipariş ediyor. Bu ürünü de bize  ‘milli’ diye pazarlıyor.
“Yerlileşme”, “millileşme” deyince hemen olmuyor. Öyle sihirbazlık işi değil ki; bir ‘hokus  pokus’la çıkıversin ortaya. 

Epeydir her şeyin önüne arkasına ‘milli’ kelimesini koyan hükümet öyle olacağını zannediyor olmalı! 
Başka bir sosyo ekonomik anlayış gerekir; sanayileşmek için, yerlileşmek için. 

Et bulamadığında, hayvancılığı geliştirmek, meraları koruma altına almak yerine, Angus ithal eden anlayışın işi değil bu makas değişimi.

Dönüşümün alt yapısı kurulmalı önce. Var mı altyapı? Yok! 

Yeri gelmişken değinelim. Örülmek istenen başkanlık sistemine de ‘milli’ ön ad getirince diktatörlük gerçeği değişmiyor. 

ELEKTRİĞİ KONTROL EDEMEZKEN

Malumunuz geçen hafta, Başbakan Davutoğlu bir paket açıkladı.

Adı ‘istihdam ve teşvik paketi’.

Onca teşviğe rağmen neden hâlâ işsizlik en büyük sorun? 

Ya da bunca teşviğe rağmen yatırımlar niye istenen düzeyde artmıyor. (Bu patronlar da beleş olmadan iş yapmıyor mu ne?)

Paketi sorgulayacak bu sorulara girmeye hiç niyetim yok. Geçen hafta bu konular tartışıldığı için gerek de yok. 

Fakat paketin içinde ‘teknoloji yatırımı yapana bol teşvik verilecek’ kısmına konumuzla alakalı olduğu için değinmek lazım. 

Tüm Türkiye’de elektrikler kesilince, ne yapacağına dair akıllı bir projesi olmayanlar ileri teknolojiyi teşvikle geliştirecekler öyle mi?

Teknoloji fetişisti değiliz. Çok şükür, ‘teknoloji eşittir iyilik, zenginlik’ gibi bir yanılsama içinde de değiliz.
Sınıfsal bir analizle yaklaşınca teknolojinin mahkum edilecek bir çok yanının da olduğunun farkındayız. Lakin şunu da demeden edemeyeceğiz!

İthalata, yabancı sermayeye ve ucuz emeğe dayalı bir üretim ekonomisi üzerinden saltanat kuran sizlerin, ‘ileri teknoloji’, ‘yerli sanayi’ lafları etmesi karşısında... 

‘Parcar Motor’un arazisinin kaça gideceğinin beli olacağı bugün, Erbakan hocanın ruhu bile yukarıdan size ‘hadi oradan’ diyordur emin olun! 


ŞİMDİ BU TEŞVİK NEYİN NESİ?

İmalat sanayiinde şirketlerin kârlılık oranları ne durumda.

Gayet iyi. Şöyle ki; imalat sanayiinin kârlılık oranı 2006-2014 arasında yüzde 3,4’den yüzde 5,7’ye fırlamış. Yani sömürü artmış! 

Türkiye şirketler için AB ülkeleri arasında en kârlı ülkeler arasında. 

Peki vergi yükü artmış mı? 

DİSKAR’ın verilerine göre kârdan alınan vergi oranı ortalama yüzde 20’den yüzde 3,4’e düşmüş. 

Türkiye kâr, servet ve gelir üzerinden alınan vergilerin payı bakımından 34 OECD ülkesi arasında sondan ikinci sırada. 

Şimdi bu tablo içinde hâlâ şirketlere teşvik neyin nesi? 

İşçiye düşen kısmı tam bir felaket. (Paketin bu yönü için Evrensel’in, ‘Patrona teşvik toplum yararına mı?’ manşetine bakılabilir.)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...