03 Nisan 2015 00:56

Elvan: Saraylar, sıkıştırmalar, kamplaştırmalar

Elvan: Saraylar,  sıkıştırmalar, kamplaştırmalar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi hareket değildi, ama büyük bir dirençti. Birbirinden kopuk, uzak, yalnızlaşmış çeşitli kesimlerin duygu patlamasını bir ağacın etrafında nesnelleştirmişti. Mesele elbette tek başına ağaç değildi. Gezi parkı, oradaki birkaç ağaç hem gerçek hem de metaforik bir nesnelleşme, halkın biriken paracılaşma, dincileşme, ticarileşme, otoriteerleşme süreçlerine, AVM’ye, karizmaya, benden gerisi tufana, talana, yalana karşı insanların saf bir ayağa kalkışıydı. Ayaklanma değildi ama ciddi bir uyarıydı. Varoluş alanlarını sıkıştırma, farklı yaşam biçimlerini sıkıştırma duygu patlamasına yol açtı ve bir iki günde tüm Anadolu’ya yayıldı.

Berkin Elvan’a sıkılan gaz fişeği, sıkıştırılmış, ötekileştirilmiş Anadolu halklarına sıkılmış fişekti. Duygu patlaması Berkin, Ethem, Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Medeni… etrafında vicdani bir duruşa ve dayanışmaya dönüştü. Barışçıldı, insani idi, saftı, duyulacağını sanmıştı... Öyle olmadı. Bugün de bu vicdani hareket bir karşılık bulabilmiş değil.

AKP bu mesajları okuyabilseydi, gençleri, Alevileri, uzaklaştırdığı, ötekileştirdiği kesimleri duyabilseydi böylece de kazançlı çıkabilirdi ancak bizzat Başbakan Erdoğan kamplaştırma yolunu seçti, otoriterleşme karşıtlığına daha da otoriterleşerek yanıt verdi. 

AKP oyunu karizmatik liderlikten aldığını hesaplıyordu, dinci kesimden aldığını hesaplıyordu, bunlara oynadı. Camide bira meselesi de, Kabataş’ta çocuklu kadına işendiği yalanı da bunun üzerine kurgulandı.
Berkin Elvan’a atılan fişekte bizzat Erdoğan’ın tavrının rolü, kamplaştırma stratejisinin payı, “Benim polisimi size yedirtmem” anlayışının payı büyüktür. Davaların sonuçsuz sürüncemede bırakılması, dahası yeni güvenlik paketleri kamplaştırma stratejilerinin yeni nesnelleşme, yeni sembolleşme biçimleri oldu.
Kamplaştırma süreci sertleştirir. Birinci evrede kârlı gibi çıktığı düşünülen süreç daha da sertleşerek yönetilemez hale gelir.

Tarihteki örneklerine bakılırsa, kamplaştırmanın ikinci evresi otoriterleşme, üçüncü evresi kanlıdır.
Gezi’den sonrası ikinci evreye doğru evrildi. Her geçen gün bırakın ders çıkarmayı, farklı kesimlere ulaşmayı, tam tersine onları daha da uzaklaştırıcı, daha da yok sayıcı, daha da baskılayıcı bir tavırla sürdürüldü, sürdürülüyor.

Dahası artık üçüncü daha şiddetli bir evreye evriliyor.

Savcıya yazık oldu.

Gençlere yazık oldu.

Konsolosunu kaçıran IŞİD’e üç ay sabreden, her tür tavizi, her istediğini veren hükümet bir savcısı için 10-15 saat sabredemedi, şiddet gösterisine girdi.

Eline yüzüne bulaştırdığı basit bir operasyon değil, kandır.

Ortadoğu kanlı bir süreçten geçiyor. Suriye, Irak kaç parça oldu. Yemen altı parça halinde haritalarda gösteriliyor. Erdoğan Yemen’de Ortadoğu’nun en otoriter rejimleriyle çıkar ve mezhep savaşlarına ortak oluyor. Yemen, Suriye, İran, Rusya, ABD, İsrail, Erdoğan, Suud Kralı, İsrail, NATO… bunun hangisi veya hangileri olduğunu bugünden söyleyemem, ama kimi o tarafta kimi bu tarafta çoğu Çağlayan Adliyesinde buluşuyor.

İş Gezi ile de sınırlı değil. Suriye’de, Irak’ta, Ortadoğu’da Sünni-Şii blokuna taraf olmak, Anadolu’da başka yansımalarla kamplaştırmayı derinleştiriyor.

Adına ne derseniz deyin, ister terör ister suikast ister silahlı baskın veya eylem deyin, yapılanların arkasında illiyet bağları olmadığını söyleyebilir miyiz?  

İçeride ve dışarıda kamplaştırmanın üçüncü basamağına varıldı gibi. 

Kamplaştırma, başkanlık söylemleriyle daha da otoriterleşme eğiliminde. Hatta camiye cenazeye gidecek gazeteciye de padişah karar veriyor.

Totalleşme eğilimleri direnci de ortaklaştırma eğilimi taşıyor.

Gezi sürüyor. Beklemediği, öngörmediği, yepyeni bir evreye doğru evrilerek sürüyor. Gezi bahar havasında başlamıştı. Sonbahar ve kış sert geçti. Gelen bahar ve yaz daha da sert geçecek gibi.

Saraylar. Adliye Sarayı. 

Elvan ailesi: “Acımızı kimse anlamıyor.” “Gezi davaları ortada. Öldürülen ve sakat kalan kardeşlerimizin açılmayan, sürüncemeye bırakılan davaları ortada. Dün itibarıyla bizim davamızın adil bir yargılama ile sürdürüleceğine olan inancımız iyice bitmiştir.”

Abdullah Cömert’le ilgili dava 12 Haziran’a ertelendi.

Elektrik alamıyoruz.

Ortadoğu’da NATO komutasında Sünni Arap Ordusu kuruluyor.

Tarih ölü kahramanlarla dolup taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa