03 Nisan 2015 00:52

Taraftar yalakalığı!..

Taraftar yalakalığı!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hayatın merkezine futbolu/tuttuğu takımı koyan ve sahadan galibiyetle ayrılmanın zevkini, mutluluğunu başka hiçbir şeyde bulamadığı izlenimi veren o kadar çok insan var ki... Günlük hayattaki tatminsizliklerden, hayal kırıklıklarından, hüsranlardan kaynaklanan moralsizliği gidermenin belki de en kolay yolu futbol... Bir tür antidepresan!.. Buna karşılık sadece bizim ülkemizde değil, dünyanın pek çok ülkesindeki stadyumlarda, fanatikleşmeyle doğru orantılı olarak gerilim, küfür, hakaret, taciz, şiddet, nefret, düşmanlık, ırkçılık ve cinsiyetçilik artıyor... Futbola yönelik fanatizm düzeyinde ilgi, kişileri insanlıktan uzaklaştırıyor. Söz gelimi, rakip oyuncuların sakatlanmasına, “ohhh ohhh” şeklinde zevk tepkisi veren insanların sağlıklı olduğu iddia edilebilir mi?..

Bu anlamda stadyumlar, dışardan bakıldığında istediği kadar görkemli görünsünler, ürettikleri ve besledikleri değerlerle gezegenimizin en gerici, en utanç duyulası mekanları arasındadırlar... Toplumsal yaşam içinde başka hiçbir mekanda ya da ortamda; küfür, hakaret, tehdit, aşağılama, ırkçılık, cinsiyetçilik stadyumlardaki kadar alenen ve pervasızca ortaya konmuyor... 

Evet, “kazanmak adına” taraftarlarca sergilenen insanlık dışı davranışlar dünyanın pek çok ülkesinde var ancak bizdeki gibi taraftar yalakalığına başka yerlerde rastlamak zor... Diğer ülkelerde de taraftarlardan kaynaklı benzer olumsuzluklar, taşkınlıklar olmasına karşın bunlar tepkisiz kalmıyor. 

Mesela hafta içinde Hollanda ile İspanya arasında oynanan özel karşılaşmada, İspanyol oyuncu Andres Iniesta, Hollandalı taraftarlar tarafından yoğun şekilde protesto edildi. Bunun nedeni, 2010 yılındaki Dünya Kupası finalinde İspanya’nın Iniesta’nın attığı golle Hollanda’yı 1-0 yenerek kupayı kazanmasıydı. 

Görevini/işini yaptı diye bir oyuncuyu protesto etmenin mantığını anlayabilmek imkansız. Kinle, intikamla bilenmiş/beslenmiş fanatik zihinlerin ne denli şuursuzlaşıp ahmaklaşabileceğinin bir örneği bu. 
Maçtan sonra Hollanda Teknik Direktörü Guus Hiddink taraftarların bu davranışına, “Hepsi kendilerinden utanmalı” diyerek tepki gösterirken, İspanya Teknik Direktörü Vicente del Bosque de Hollandalı taraftarların Iniesta’ya kin gütmesini anlayamadığını belirterek, “İspanya Milli Takımı’nın başında 98. maçıma çıktım ve ilk kez böyle bir olaya şahit oluyorum” diye konuştu.

Benzer biçimde geçtiğimiz hafta Borussia Dortmund Teknik Direktörü Jurgen Klopp, taraftarlarının Schalke maçından önce yaptığı taşkınlıklar için utanç duyduğunu söylemişti. Dortmund’un Türkiyeli Oyuncusu Nuri Şahin de kulübün resmi sitesine yaptığı açıklamada taraftarları eleştirmişti.
Bizde ise taraftara bakış açısı, “müşteri velinimetimizdir” yaklaşımının ötesine geçmiyor. Taraftar ne yaparsa yapsın, sonuna kadar haklıdır. Binlerce kişinin yediği haltlar görmezden gelinir ve her türlü olumsuzluktan hep “Üç beş kendini bilmez” sorumlu tutulur. Bu “Üç beş kendini bilmez” her kimse...

Taraftarlar küfür ederler, taşkınlıklarda bulunurlar ve böylece sürekli olarak takımlarının para ya da saha/tribün kapatma cezası almasına neden olurlar. Acaba başka hangi ülkede futbol kulüpleri, aynı sebeplerden ötürü sürekli olarak ceza alır?.. Buna karşın taraftarlar hakkında en ufak olumsuz bir söz duymayız. Taraftara yönelik tepki ve eleştirilerin onları stadyumlardan kaçırabileceği endişesi hep ağır basar çünkü. Yöneticilerin, teknik adamların, futbolcuların her fırsatta dile getirdiği gibi taraftarlar takımın en büyük itici/ateşleyici gücü ve en büyük moral, motivasyon kaynağıdır ne de olsa. Bu nedenle de taraftar her daim baş tacıdır!.. Öyle ki kulüpler “taşkınlık-ceza” döngüsünün esiri olsalar da taraftar yalakalığından asla vazgeçmezler... 

Taraftara yönelik hiçbir eleştiri olmadığı gibi, aksine sürekli olarak taraftarı yücelten, taraftarlığı kutsayan vıcık vıcık bir popülizm var. Böyle bir durumda elbette taraftarlar da taşkınlıklardan ve kulübün aldığı cezalardan kendilerini sorumlu tutmayacak ve bildiklerini okumaya devam edeceklerdir...

Fanatik taraftarlığın; endüstrinin piyonu olmanın yanı sıra bulandırdığı zihinler ve yarattığı düşmanlıklarla ideolojik olarak da düzen sahiplerine hizmet etmek anlamına geldiği fark edilmedikçe, futbol yitirdiği insani değerlere  kavuşamayacaktır..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...