26 Mart 2015 01:00

Burjuva 'çatlağı' ve halkın çıkarları!

Burjuva 'çatlağı' ve halkın çıkarları!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Burjuva iktidarı zirvelerindeki “tepişme“lerden huzursuz olarak, bu çelişki ve çıkar çatışmalarının zalim bir yönetim aygıtını işleten hükümet-devlet kurmayının mevzi kayıplarına yol açmasını “ülkenin kaybı“na yazmak isteyenler çanakyalayıcı takımı ile sınırlı değiller. Bir hayli liberal sözde aydın, kaderlerini Erdoğan’ın “Halife sultan“lığına bağlamış hayli taklacı çömez “şaşkın ördekler“ örneği, çatlakların üzerini kireçle örtüp, yağma ve talana ortaklıklarını da gizlemek üzere, günü kurtarma telaşında.
Ancak, ekonomik-sosyal ve politik sorunların çözümsüzlüğü; yalnızca sömürülüp-ezilen halk kitleleriyle sermayenin en saldırgan ve gaddar temsilcisi hükümet-iktidar gücü arasındaki çelişki ve mücadelenin büyümesine değil, ülke kaynakları ve zenginliklerini bireysel-ailesel ve zümresel çıkarları için yağmalayıp mülk haline getirmekten kaçınmayanların çıkarcı ve fraksiyonel çatışmalarının keskinleşmesi yönünden de, “kapağı attıracak“ şekilde yoğunlaşmış bulunuyor. Bu, işçi sınıfı, kent-kır emekçileri, Kürt ulusu, Alevi halk kitleleri ve tüm diğer ezilen kesimler ile emperyalizm işbirlikçisi gericiliğin iktidar gücü arasındaki mücadelenin daha da sertleşeceğini işaret ettiği gibi; içeride ve dış politika alanında saldırgan ve “pay kapma“cı politikalarıyla rantını artırmak isteyen Erdoğan yönetimindeki iktidar partisi ve hükümetinin hem temsil ettiği sermaye güçleriyle hem de kendi içinde daha fazla sorun kaynaklı çelişkilerinin büyümesinin önlenemezliğini de gösteriyor. Bu demektir ki, politika alanındaki herkes hesabını buna göre yapmalı!
Bu iktidarın “ömrü“nün bugüne dek dahi fazlasıyla uzun olduğu bir gerçektir. Ne var ki, o, politik baskı yoğunluğuna ve ekonomik-sosyal yağma politikalarına rağmen, çok sayıdaki dayanağından aldığı güç ile bugüne kadar “saltanat etme“yi başarabildi. ‘An‘ üzerinden söylenirse, bugün de, onu mücadelesiyle yıkacak bir halk alternatifi henüz somut olarak söz konusu değildir. Buna rağmen, mevcut durum ve açığa çıkan-ve de çatlağın büyümesine götürecek yenilerinin çıkması güçlü olasılık olan-çelişki ve çatışmalar, işçi sınıfı başta olmak üzere sömürülüp ezilenlerin, kendi durumlarını iyileştirmek için daha ileriden ve daha yaygın şekiled mücadeleyi büyütme tutumlarına “gebe“dir!
Erdoğan “kliği“nin dayattığı politik zorbalığı otokratik despotizm ile güçlendirilmiş tekelci şiddet hummasına dönüştürme girişimleri; polis devletini güçlendirme, kişi hak ve özgürlüklerini tümüyle sona erdirme, halkın en küçük mücadelesini ve taleple bulunmasını zorbaca bastırma; ücretleri daha da düşürme, sosyal hakları tümüyle yok etme, kıdem tazminatını silme, taşeron sistemini yaygınlaştırma, kent yağmasını tüm ülke düzeyinde gerçekleştirerek rantı kasalarına aktarma, Kürt ulusal taleplerini yok sayarak direniş hareketini etkisizleştirme, Alevi halk kitlelerini yok sayma ve aşağılama politikasını sürdürme, vb, vs. gibi, bütün bunların hiçbir karşılık görmeksizin boyun eğişi kabullenmekle yürürlük kazanacağı beklenemez. Burjuva iktidar cephesinde görülen çatlakların bu mücadelenin bugünkü düzeyinden bağımsız olmaması gibi, mücadelenin büyümesiyle birlikte bu çatlaklar daha da genişleyecek; bunun bir yanı olarak saldırı yoğunlaştırılırken, diğer yanında kendileri birbirleriyle daha fazla vuruşarak sonlarını yakınlaştıracaklardır.
Öyleyse, ortada “bozulmaması gereken bir denklem“ yoktur! Sömürülen ve ezilenlerin ekonomik, sosyal ve politik talepleri için mücadelenin fabrika, işyeri, semt, okul, kurum, sokak, meydan mekan birliğinde ve parlamenter mücadele alanında yükseltilmesiyle, gericiliğin saldırılarını püskürtmek için, ve halk güçlerinin birliğini gerçekleştirmek üzere çalışmayı yoğunlaştırmak, kesin gerekliliktir. Ülkenin bir seçim ortamına girdiği koşullarda, toplumsal tüm çelişkilerin daha kesin ve yoğun olarak görünürlük kazandığı bir dönemde, halkın somut sorunları ve taleplerini konu edinen siyasal teşhir ve ajitasyonun yoğunlaştırılması; sömürülüp ezilenler ile sömürücü ve hakim sınıf güçleri arasındaki mücadelenin, “emek ve demokrasi güçleri“, ya da “cephesi“ yararına geliştirilmesine hizmet edecek, siyasal gericiliğin yoğunlaştırılması politikalarının önünün kesilmesi için daha ileri mevzilerin kazanılmasında etkili olacak; işçi ve emekçilerin daha geniş kesimlerinin devrimci-sosyalist politikalar ile birleşmeleri mümkün hale gelecektir. Sermaye iktidarının, bir tiranın yönetiminde yoğunlaştırılmış saldırganlığını durdurmak için, bunu başarmalıyız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...