24 Mart 2015 00:22

Oyunu güzelleştirene veda

Oyunu güzelleştirene veda

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Topla ve belli bir alanda oynanan sporların iki kritik unsuru var: Top ve alan! Kulağa basit geliyor ama sporların tarihçesine, gelişme seyrine baktığımızda ileriye doğru adım atmak için bu iki aşikar unsuru temel alarak hareket etmeyi göze alanların sayısının o kadar da fazla olmadığını görüyoruz. Bu sebepten, örneğin futbolda total futbol ve geleneğinin ayrı bir yeri var. 
‘60’lara yaklaşıldıkça İngiltere’de Arthur Rowe, sonrasında Hollanda’da Rinus Michels ve SSCB’de Valeriy Lobanovskyi, futbolun gelecekte nasıl oynanmasına dair yeterince ipucu toplamış isimlerdi. Jonathan Wilson’ın klasikleşen ‘Inverting the Pyramid’ kitabından aktarırsak, “Oyun, alanla ve onu nasıl kontrol ettiğinizle ilişkiliydi. Topa sahip olduğunuzda alanı büyütün ki topu korumanız kolaylaşsın…”
Topa sahip olmayı ve pas futbolunu önceleyen bu anlayış, sahada amaca (gol) ulaşmanın en konforlu yolu olan gerekli boşluğu yaratmanın da ustası oldu. Haliyle sınırlı alanda yaratılan boşluğu kullanmanın ustaları da bu sistemden çıktı: Dahi oyun kurucular.
Futbol gibi belli bir alanda ve topla oynanan basketbol, dinamikleri çok daha farklı olmasına karşın 2000’lerde oyunu değiştirecek adımları atarken benzer noktalara odaklandı. Sınırlı alanın nasıl değerlendirileceği, boşluğun nasıl yaratılacağı temeldi. Basketbolun futboldan çok daha farklı olmasını sağlayan unsurlardan “24 saniye hücum süresi” topa (yani oyuna) hakim olmanın yolunu, onu en hızlı ve efektif biçimde paylaşmak ve potaya göndermek olduğunu keşfetti. Phoenix Suns ile Mike D’Antoni’nin 2002’den itibaren 7 saniyede tamamlamaya çalıştığı hücum oyunlarıyla basketbolun oynanış biçimi değişti. 
Felsefe, Avrupa ilhamlı Mike D’Antoni’ye aitti ama bu kadar hızlı oynayıp, uygun boşlukları yaratmak  bir saha içi dehasına ihtiyaç duyuyordu. Bu isim, hafta sonu emekliliğini açıklayan Steve Nash oldu.
Steve Nash-Mike D’Antoni bütünleşmesi olmasa, bugün basketbolu temelden değiştiren tarzın temellerinin yaygınlaşması büyük ihtimalle çok daha uzun zaman alacaktı. Suns, 2002’den itibaren herkesin şutör olduğu, 4. uzunun da pota altından uzaklaşıp alanı genişlettiği sistemin zorunlu hale gelmesini sağladı. 
D’Antoni’nin takımı hiç şampiyonluk kazanamasa da geleceğin şampiyonlarının oynadığı oyuna ilham verdi. Keza Steve Nash de Chris Paul’dan Stephen Curry’e, hem atan hem oynatan oyun kurucuların altın jenerasyonunu muştuladı.
Oyunun değişmesinde oynadığı rolün yanı sıra Nash’in saha içi becerileri de ona sayısız paye kazandırdı.
Onun direksiyonundaki takımlar, 2001’den 2009’a ligin en iyi hücum takımları oldu. Nash, 2005 ve 2006’da arka arkaya 2 normal sezon MVP’si ödülünü kazanarak, NBA tarihinde bunu başaran 10 oyuncudan biri oldu. Aynı zamanda sistemde yaratılan değişikliğin ruhuna uygun olarak bu 10 oyuncu içerisinde 1.98’den kısa olan tek isimdi. Fiziksel olarak ‘normal insanlar’dan hiçbir fazlası yoktu ama müthiş bir savaşçıydı. Sakatlıklara, oyun içinde aldığı darbelere, kronik sırt ağrılarına boyun eğmedi (Artık 40 yaşını aştığı son 2 yıla kadar).
Müthiş bir pasör ve şutör olmasının yanı sıra Dallas yıllarında Don Nelson’ın da zorlamasıyla, istediğinde her türlü kilidi açabilen, sahanın her yerinden sayı bulabilen bir skorerdi. 4 kez 50-40-90 (Yüzde 50 saha içi yüzdesi, yüzde 40 3 sayı yüzdesi ve yüzde 90 serbest atış yüzdesi) sezonlarına imza atarak bu alanda rakipsiz oldu (Larry Bird 2 kez yaptı). 
Yüzde 90.4’lük yüzdesiyle Mark Price’ı geride bırakarak kariyerini NBA tarihinin en iyi serbest atışçısı olarak tamamladı.
Bazıları Nash’i hiç kazanamadığı şampiyonlukla değersizleştirmeye çalışsa da onun buna verdiği yanıt, oyunu değiştiren isim olmanın da  “2 normal sezon MVP’si”, “NBA tarihinin en çok asist yapan 3. oyuncusu”, “NBA tarihinin en iyi serbest atışçısı” olmanın da ötesinde bir mirasa sahip olduğunu gösteriyor: “Evet, hiç şampiyonluk kazanmadım. İnsanların benim hakkımdaki fikrini bu belirleyecekse, bu kendi fikirleridir. Arkamda bir miras bırakacaksam harika bir takım arkadaşı olarak anılmayı isterim. Şampiyonluk, ne kadar başarılı olduğunuzu belirleyen önemli bir bileşen olabilir. Ama bu benim kariyerimden ne kadar memnun olduğumu değiştirmeyecek. Şampiyonluk kazanamadığım için her zaman bir hayal kırıklığı yaşayacağım ama hayat bundan çok daha fazlası. Savaşı kaybettim ama savaştım. Önemli olan bu.”
Güzel oyunu daha da güzelleştirdiğin için teşekkürler Nash.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...