İşte sandık işte deve!
Fotoğraf: Envato
İstanbul Üniversitesi yeni rektörünü 2 bin 596 oyun 1202’sini vererek seçti. Seçimi Prof. Dr. Raşit Tükel kazandı ama bu henüz rektör olabileceği anlamına gelmiyor. Üniversite demokrasisi Demokles kılıcına kadar olduğundan, üniversiteliler eğer YÖK ve Cumhurbaşkanının onayını alamazlarsa sandıktaki irade beyanının fazlaca bir hükmü yok. Şimdiye kadar birçok üniversitede sandık sonuçları bu iki kurum tarafından kaale alınmadı. Cumhurbaşkanı sandıktan çıkan adayı değil gönlünün çektiğini, işine geleni atamayı tercih etti. Ancak bu bardak bugünlerde fena halde taşmak üzere. 2012 seçimlerine de katılan ve ikinci seçilen Raşit Tükel o zaman üniversitenin demokratik temayülünün hayata geçirilebilmesi talebini adaylıktan çekilerek göstermişti. O gün Raşit Tükel’i destekleyen ve demokratik üniversiteye oy veren akademisyenler bugün oylarına sahip çıkacaklarını duyurdular.
Mısır darbesi sırasında meydanlarda sandıktan çıkan iradeye saygı göstermediği için General Sisi’ye demediğini bırakmayan o günün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı için iddialarını sınayacağı bir durum ortaya çıktı. O halde hodri meydan! Cumhurbaşkanı, İstanbul Üniversitesinin iradesine saygı göstererek atamayı gerçekleştirsin ve ne kadar tutarlı olduğunu göstersin. Aksi takdirde darbecilikle eleştirilmesi işten bile olmayacak.
Tam da İstanbul Üniversitesi bir demokrasi sevinci yaşarken Balıkesir’deki Ekonomi Ödülleri töreninde iş adamlarına yaptığı konuşmada mevcut Anayasa’nın darbeci ürettiğini söyleyen Erdoğan’ın darbeyle ne kadar mesafeli olduğunu göstereceği zaman bu zaman.
Balıkesir’de, iş adamlarına yaptığı konuşmada ülkenin bir anonim şirket gibi yönetilmesi gerektiğini, yoksa bileklerine bağlanan pranga nedeniyle bir türlü yürüyemediğini de söyledi Erdoğan. “Darbeler üreten Anayasa’nın yazıldığı 12 Eylül dönemindeki devlet müdahalelerini yeniden güncelleyen Güvenlik Paketinin halkın ve Meclisteki muhalefetin tepkisi kaale alınmadan Meclisten geçirilmesi sanki darbeci bir yöntem değil.
Meclis eğilimlerinin ortalamasının alınmadığı, sokaktaki muhalefetin sindirilmeye çalışıldığı, hukuk sisteminin işlemez hale getirildiği, Bakanlar Kurulunun neredeyse Cumhurbaşkanına bağlandığı bir siyasal sistem kurumlaştırılmışken hâlâ “Başkanlık isterim” diye tutturan bir siyasi figürün hâlâ darbecilerden, lobicilerden yakınması anlaşılır gibi değil. Darbe ortamı başka türlü nasıl inşa edilirdi acaba.
Majestenin Bakanlar Kurulu, meclisi, basını, kamuoyu derken giderek kurumlaşan meşruti monarşinin başındaki kişinin bir padişah mı, şirket CEO’su mu, başkan mı olacağı konusunda karar verme veya verememe lüksünün kendine ait olduğunu sanması hiçbir demokrasi algısında yer bulamaz. Oysa bizde “Okullar olmasa Milli Eğitimi ne güzel yönetirdim” diyen Milli Eğitim Bakanları soyundan gelme siyasetçi figürü iyi kötü işleyen bütün demokratik kurumları ve halk iradesini kendine ayak bağı görmeye yatkındır. Çünkü bu kurumlar işlediğinde yetkiyi ve yetkeyi paylaşmak, halka sormak, eğilim almak gerekir. Bu soydan yönetici için halkın iradesi onunkinde tecelli ettiği sürece önemlidir, yoksa değil.
İÜ rektörlük seçiminin kaderi bugün yarın belli olacak. Üniversitenin demokratik yönetimini talep ederek tercihini Raşit Tükel’den yana kullanan akademinin iradesinin hiçe mi sayılacağı yoksa her demokrasi talebini kendisine yönelik bir darbe telakki etmeye meyyal Cumhurbaşkanının vetosunu mu yiyeceği merak konusu.
Ancak “Oylarımıza sahip çıkıyoruz” diyerek kampanya başlatan İÜ’lülerin ve buna destek olan üniversite çevrelerinin atama sistemini eleştirerek seçilmiş rektörün arkasında durma kararlılığında bulunduklarını ifade etmeleri Cumhurbaşkanının işinin pek kolay olmayacağını da gösteriyor.
İÜ iradesine karşı darbe mi demokrasi mi?
Hic Rhodus hic Salta!
İşte sandık işte deve...
- Vatan millet ıstakoz 19 Nisan 2024 06:05
- Kürt’e yasaklı, kavgalı gürültülü Türk demokrasisi! 05 Nisan 2024 05:53
- Bu daha başlangıç 01 Nisan 2024 05:40
- Yol boyu Kürtler 29 Mart 2024 05:00
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10