17 Mart 2015 01:11

Sunum olarak Power Point ve AŞ olarak TC

Sunum olarak Power Point ve AŞ olarak TC

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta MB Başkanının Erdoğan ve danışmanlarına yaptığı 130 slaytlık temel ekonomik göstergeler sunusu sonrası, iktidar koalisyonunda faiz-döviz tartışmasının şimdilik tatlıya bağlandığını anladık.
Biz anladık anlamasına da mesele o kadar gerçek dışı bir zemine doğru kaymakta ki, neredeyse her şey sembollerle yorumlanır duruma geldi. Örneğin kimi aklı evveller MB Başkanı Başçı’nın Ak-Saray’da gerçekten 130 slaytlık sunumu gerçekleştirdiğini ve Erdoğan’ın da bu slayt geçidini sabırla dinlediğini ve orada ifade edilen “ekonomik gerçekler”i öğrendikten(!) sonra ikna olduğunu iddia etmektedirler.
130 slaytı ortalama 3 dakika ile çarparsak 390 dakika eder ki bu da görüşmenin toplam süresini (Başka hiçbir şeyle vakit kaybedilmemiş ve el dahi sıkışılmamış olmalı) üçe katlamaktadır. Şimdi el bile sıkışılacak vakit olmayan bir toplantı sonucunda taraflar nasıl işi tatlıya bağladı bunu anlamak gerçekten zor!
Faiz-Döviz ikilemi tatlıya bağlanır bağlamaz, Merkez Bankası Bağımsızlığı konusu da tatlıya bağlandı. Ekonomi Bakanına göre Merkez Bankası hükümetin gösterdiği hedeflere yürümek konusunda araç bağımsızlığına sahipti. 
Öyle ya, memlekette tam bir hürriyet ortamı hakim! İktidarı sevmek ve övmek konusunda sınırsız bir özgürlük ortamı var.
Örneğin Merkez Bankası 130 slaytlık sunuşu için PowerPoint programını kullanma konusunda da (araç bağımsızlığı) özgürdür! Aksini kim iddia edebilir!
***
Seçim yaklaştıkça, başkanlık meselesini de akla hayale gelmeyecek tüm boyutlarıyla tartışmakta ve siyaset biliminin inceliklerine(!) vakıf olmaktayız. 
Cumhurbaşkanı Balıkesir’deki “toplu açılış töreni” ya da “millete teşekkür buluşması” ya da “400 milletvekili mitingi”nde ülkenin bir Anonim Şirket gibi yönetilmesi gerektiğini söylüyor. Bunu söylüyor ama önerdiği yönetim biçimi (Başkanlık) Anonim Şirket özellikleriyle pek örtüşmüyor. 
Bir AŞ’yi herhangi bir adi şirket, şahıs şirketi ya da limitet şirketten ayıran temel özellik çoğulculuğudur. Buradaki çoğulculuk hem ortaklık yapısındaki çoğulculuğu hem de karar alma ve denetim mekanizmalarındaki şeffaflığı içermektedir.
Şeffaflık ilkesi bir hesap verilebilirliğin de en temel unsurunu oluşturmaktadır. AŞ’ler kendilerine bağlı şirketleri böyle yönetirler!
Ha bir de AŞ’lerde ücret karşılığı çalışan CEO’lar (Chief Executive Officer) vardır. Genel Müdür yani. Holdingin ya da AŞ’nin çıkarlarını temsil eder bu başkanlar! Yönetim Kurulu istediğinde CEO’yu görevden alır.
Madem ülkenin bir tür AŞ’ye dönüştürülmesi düşünülüyor öyleyse bu başkanlık sisteminden vazgeçilmesi lazım. Parlamenter sistem daha uygundur “rekabetçi görünüm” için.
Yok, illa da başkanlık olacaksa o zaman, AŞ yerine şahıs şirketi düşünülebilir!
*** 
Bütün bu aklın sınırlarını zorlayan gerçekliğimiz içerisinde henüz “tatlıya bağlanmamış” meseleler de var. Ertelenen metal grevinin hakemlik süreci, kamuda TİS görüşmeleri, tazminatları ödenmeyen Soma işçileri, sistematik hale getirilen iş cinayetleri,  dün açıklanan verilerle artışını “istikrarlı” biçimde sürdüren işsizlik sorunu, döviz artışına bağlı artan fiyatlar ve “fıtrat” haline getirilen yoksulluk var.
Bu sorunların nasıl çözüleceği ve geniş halk kesimleri için tatlıya bağlanıp bağlanmayacağı özellikle önümüzdeki 3 aylık sınıf mücadelesinin biçim ve yaygınlığına bağlıdır. 
Önümüzdeki süreç, demokrasi güçlerinin hiçbir “gerekçeyi” kendisine ayrılık sebebi yapmasına olanak tanımayan yakıcılıktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...