14 Mart 2015 01:00

Her zulüm bir gün yıkılır

Her zulüm bir gün yıkılır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumsal yaşam devamlı yürüyen şerit gibidir. Bu yürüyüşte iki konu vardır, ki bu konular insanların yüreğinde umut ışıklarının devamlı yanık kalmasını sağlar. Konulardan biri devamlı değişim, diğeri ise değişimin şöyle ya da böyle doğruya veya hakkaniyete yönelik olduğudur. Bu iki güçtür ki, insanları ve ulusları faşizmin ve zulmün zindanından bir gün çeker çıkarır. Türkiye, bu yola girmiş olup, zamanla hızlanırcasına yoluna devam edecektir. Artık bir gafilin dediğini doğru okuma zamanı gelmiştir; “12 yıllık reklam arası”(!) bitmek üzeredir.
Üniversiteler uyanıyor ve başkanlık zorbalığına karşı direniyor; bildiriler yayımlayarak “Türki Tipi Başkanlık” zırvalığını ayaklarının altına alıyor.
En eski üniversitelerimizden İstanbul Üniversitesinde üniversiteye yakışır bir rektör seçimi yapıldı. Eğilim yoklamasına katılmış her haysiyetli üniversite hocasının böylesi bir oy potansiyeli karşısında hocalık namusuna yaraşır şekilde bu sonuca saygılı olması gerekir. Böylesi dik duruşla, siyasi hegemonyanın üniversiteler üzerinde kurmaya yeltendiği baskıya karşı çıkarak, üniversiteye ve bilimsel haysiyete yakışır tavır sergilemesi gerekir.
İki gün önce Kemerburgaz Üniversitesinde “Türkiye’de Öteki Olmak” konulu çok zengin içerikli bir toplantı gerçekleştirildi. Türkiye’de Erkeksiz Kadın Olmak; Toplumsal Cinsiyet Kodları ile Bir Mücadele Hattı Olarak LGBTI Hareketi; Namusuyla Ölüm ile Yaşam Arasında [bir kadın]; Ekonomik Krizde Kadın İstihdamı; Vatanın Haritalanması; Göçmen Hakları; Öteki Çocuklar, Yoksulluk ve Çocuk İşçiliği; Şiddet Devletten Geldiğinde Özgürlükçü Çocukluk Mümkün mü; Türkiye’de Çocuk Olmak gibi çok can alıcı olduğu kadar, tartışılmasında siyaseten risk taşıyabilen konular akademisyen dostlar tarafından etraflıca tartışıldı. Üniversitelerimiz de siyasetin baskısından kurtulma ve toplumsal sorun ve konuları akademik objektiflikle ele alma yolunda hızla ilerlemekteler.
Karanlık çağ olarak andığımızı Orta Çağ nasıl aydınlanma hareketini doğurmuşsa, aynı şekilde Türkiye’de de AKP karanlığı toplumun aydınlığa kavuşmasıyla sonlandırılacak ve tarihin çukuruna gömülecektir. Ekonomik, sosyal ve siyaset sorunlarıyla boğuşan toplumlar, insiyaki olarak çıkış yollarını bulur ve yaratır.
Bu yürüyüşe yargı organları ve medya da katılacaktır. Toplumsal silkiniş yeni bir moda gibi belirli odaklardan zincirleme reaksiyon şeklinde tüm toplumsal kurumlara yansıyarak yaygınlaşacak ve toplumun tümünü kucaklayacaktır.
Önümüzdeki seçim tüm halklar için salt bir umut değil, kesin bir dönüşüm yapma ve çıkış hareketi olacaktır. Bugünlerde görülen kıpırdanışlar; olumlu cephede böylesi aydınlığa yönelişin hazırlıkları ve sevinç işaretleri, AKP ve yandaşları cephesinde ise kabusun ve önüne geçemeyecekleri derin korkunun hezeyanlarıdır. Hakan Fidan olayı fiyaskosu; Merkez Bankası tartışmasında, cehalet ve hırsla oluşturulmaya çalışılan seçim propaganda balonunun aklı selim ve sükunetle söndürülmesi; seçim anketleri firmalarına yönelik maliyeci baskınları gibi açıklanamayan garipliklerin tümü aydınlığa açılan toplumun siyasilere saçtığı derin korku reflekslerinden başka bir şey değildir. Böylesi aşamalar, alan kazanan aydınlık güçler açısından sükunet ve basiretle davranılması, zalim ve karanlık siyasi  çevreler açısından  ise panikleme ve şiddet uygulama zamanıdır. Ters yönde gelişebilecek böylesi toplumsal davranışlar nedeniyle zor bir dönemden geçiliyor. Dikkatli ve basiretli davranışlarla aşılabilecek bu süre seçimlere kadar devam edecektir. Siyasi güç, siyaset zırhından uzaklaşmamak için elinden geleni arkasına koymayacaktır. Emekçi güçler, Türk ve Kürt halkları açılarından, birlikte yürütülecek mücadelede çok dikkatli olma zamanıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...