12 Mart 2015 01:00

Dışarının öyküleri

Dışarının öyküleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“İçeri” ve “dışarı” ile hapishaneleri anlatırız birbirimize. “Kapatarak cezalandırma” yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip. İnsanın insanı “cezalandırması” insanın bir icadı.
Anlaşmazlıkların, malların, alacak/vereceğin çözümü için mahkeme kurmak anlaşılır da, niye “ceza hukuku” var, bu pek anlaşılır değil. Hukukun adı, neden ceza? İnsan neden ceza yargısına tabii tutulur? Yaptırımın adı neden cezadır?
Dışarıyı genellikle biz, dışarıdan birilerinin anlatmasını ister, bekleriz. Öyle ya, “İçerisi ne bilir dışarının hallerini?”
Halbuki öyle değil.
İçeriyi tasarlayanlar, evet bunu bir ceza olarak tasarladılar. Çünkü özgürlüğün fiziksel olduğunu biliyorlardı. O nedenle hareket alanını daraltmak ve kapatmak, bir buluştu onlar için. Kapatarak cezalandırmanın mantığı özgürlüğün fiziğine dayanıyor. Fakat yanıldıkları bir şey var. İnsan beynini unuttular. İnsanın yaratıcılığını, hayal gücünü ve kurma gücünü.
İnsan kurma ustasıdır. Hem hayalde, tasavvurda hem de yapma eyleminde. Dünyaya şekil veriyor. Çok kötü şeyler de yapıyor kurarken, harika şeyler de…
İnsanın yaratıcı düşüncesinin ve eyleminin sınırı yok. Geçen hafta, 7 mart cumartesi günü,  Uluslararası  Ankara Öykü Derneğinin imza ve söyleşi gününe, izlemek için katıldım.
Bana göre, içeriden dışarıyı gören üç kitap için, imza ve söyleşi günü düzenlemişti dernek.
Murat Saat 1996’dan beri  mahpus. Geçen yıl, derneğin öykü birincilik ödülünü alan iki yazardan biri. İlk öykü kitabı Dedalus yayınlarından çıktı. Adı, “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?”
Dernek Başkanı Yazar Özcan Karabulut Murat Saat adına kitabı imzaladı. Ayşegül Tözeren, Murat’ın öyküleri, tekniği, üslubu üzerine çok güzel şeyler söyledi. Özel bir not düşmeliyim. Murat, benim  ablamın oğludur. Murat’ın küçüğü diğer yeğenim Turgut ile dinledik Murat hakkında dile getirilen düşünceleri. Çok sevindik.
İkinci kitap Mehmet Ergün’ün  “Emanet Gece” adlı öykü kitabıydı ve Mehmet Ergün imza gününde “dışarı”daydı. Dışarıdakilere çağrıda bulundu. “İçeride yazarlar var “ dedi. Yazarlar…
İmza gününün üçüncü kitabı “Korkma Kimse Yok”, 16 yazarın “Çöl, Taş, Zaman, Özlem, İnsan ve Sesler” başlıkları altında toplanmış öykülerinden oluşuyor. Kitabı “Dışarda deli dalgalar” inisiyatifinden  Sibel Öz ve eleştirmen Ayşegül Tözeren imzaladı.
Söyleşide konuşmacılar içerideki yazarlardan övgü ile söz ettiler. İçeridekilerin, insan hallerini estetik kurallara uygun olarak dile getirdiklerini ifade ettiler. Öyküleri okuduğunuzda insan hallerini görüyorsunuz zaten. Anlatımlardaki parıltıyı, zekayı, incelikleri… Öyküler hapishane öyküleri değil.
Hapishaneler yok mu? Olmaz mı? Hayatta hapishaneler nasıl varsa edebiyatta da var. Ve olacak elbette. Ama ‘hapisteki adam/kadın hapishaneyi yazar’ yaklaşımından uzak durmak lazım. Bu yaklaşım meseleye uzak bir yaklaşım. Mekanları evren. Yazarlar, şairler ufku geniş insanlar. Hayalleri geniş. Bakarsanız, mekan olarak hapiste geçen öykü, dışarının öyküsüdür.
İçerideki yazarlar, insanı anlamaya çalışıyorlar. Bize de sözünü ettiğimiz üç kitapta olduğu gibi, bir edebiyat türü ile öykü ile anlatmaya çalışıyorlar. Bunun romanı, tiyatrosu, şiiri de var. Biz dışarıdakiler de insanı anlamaya çalışmalıyız. İçerisi dışarısı fark etmez. Anlamaya çalışmalıyız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa