08 Mart 2015 00:00

Bilim kedisi

Bilim kedisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Onu doğuran kedi, Biber, insan olmak isterdi. Uzun uzun konuşur, insan olmayı tartışırdık. “Senin insan olabilmen için, önce iki ayağın üzerinde diklenerek yürüyebilmen, sonra ateş yakabilmen gerekir ki, anatomik yapın buna elverişli değil” derdim. İkna olmaz, benden medet umardı. Sonra dişi kedi Çocuk’u yavruladı, insan olmaktan vazgeçti; insan olursa yavrusu Çocuk’a yaşamı süresince bakmak zorunda kalacağını düşünüyordu ve insanlığın bu halini beğenmiyordu. Kedi kalıp insan türünden biriyle, yani benimle, ilişki kurabilmiş olmayı yeterli saydı; birkaç yıl sonra sessizce öldü.
Çocuk ise insan olmak istemedi; insandan biriyle, yani benimle, kedilik ve insanlık hallerini sorgulamaya yönelik bir iletişim ilişkisi kurmayı yeğledi. Kendini ‘bilim kedisi’ ilan etti, birbirimizle ve her birimizin kendi türümüzün diğer bireyleriyle olan ilişkilerimizdeki davranışları inceler olduk.
Ona göre, örneğin televizyon karşısında kucağımda oturduğu zamanlarda elimi, parmaklarımı yalamasını ‘sevgi ve biraz da yalakalık’ olarak değerlendirirken, birden parmağımı ya da elimi yumuşakça ya da az acıtarak dişlemesini şiddete başvurma olarak nitelemekle kedi türünün davranış biçimlerindeki tarihsel-türsel gelişme kodlarını anlamadığımı gösteriyormuşum. Eğer ‘insan ben merkezli’ değerlendirmeseymişim, elimi ya da parmağımı yalar yalamaz ıslanmış elimle başını, yanaklarını, gıdığını okşadığımı veya kendisinin başını, yanaklarını, gıdığını ıslanmış elime sürdüğünü görür, biraz üzerinde düşünmekle de kendisinin temizlenmesinde elimi-parmağımı araç olarak kullandığını anlarmışım. Kedilerin kısa bir süre için de olsa birlikte yaşadıkları zaman parçasında birbirlerini böyle temizlemelerinin türlerinin devamını sağlamış tarihsel/evrimsel bir zorunluluğun günümüze değişerek aktarılmış kalıtımsal, biyolojik bir durumu olduğunu öğrenirmişim. ‘Kedim beni seviyor, hatta yalakalık yapıyor, sonra oyun oynuyor elimi ısırıveriyor’ diye ‘insana mahsus halleri’ insan söylemiyle ve memnuniyet (Seviliyor olmak) ya da hafif kızgınlık (Isırılarak şiddete maruz kalmış olmak) gibi insansal duygularla ifade etmezmişim. Bilim kedisi kısa araştırmasının sonucunu da açıklamaktan kaçınmıyor: “Sen sıradan bir kedilik halini hem gerçekliğinden kopartıyorsun, hem de gerçekmiş gibi yaşıyorsun”.
Çocuk’un bilim kedisi pozlarına kızar gibi oldum; geçenlerde de köpekle kedi arasındaki farkı, köpeğin kendisini besleyen insanı ‘Her halde bu benden daha üst bir tür’ diye değerlendirirken, kedinin kendisini besleyen insanı ‘Her halde bu benden daha alt bir tür’ diye nitelemesiyle açıklamıştı. Bir başka araştırmasında ise, insanların birbirlerini yok etmek için meslekler icat ettikleri sonucuna varmıştı: Siyasetçi yok edilecek insanın davranışlarını ceza alanına sokacak ortamı hazırlar; ortamın ve yok etmenin meşru olduğunu hukukçu,  sağlıklı olduğunu doktor, caiz olduğunu din adamı söyler, bilimsel verilerin uygulama teknolojisini gerçekleştirecek meslek sahipleri ise gerekli araçları üretirler. “Siz insanlar birbirinizi yok etme ortamının en elverişlisi olduğuna karar verdiğiniz devlet biçimini kurgular, başına yok ediciyi getirir, ona taparsınız.”
Kedilerin birbirlerini yok etmeseler de uyguladıkları şiddeti anlatmaya başlayacaktım ki, bilim kedisi kucağımdan kalkmaksızın,  televizyon kanalında ‘Kabataş iskelesinde bebeğiyle eşini beklerken inanılmaz bir tacize uğradığını’ söyleyen ‘başörtülü kadın’ olayını tartışan, daha doğrusu tartışmayıp gerçek olduğunu saptayan ve saptadıkları gerçekliği bizlere de gerçek olarak yaşatmaya uğraşan kadınlı-erkekli insanları işaret etti : “İşte siz busunuz…Bir söylentiyi gerçekmiş gibi yaşayan ve yaşatanların bu temelde kurguladıkları siyasetle birbirinizi yok edeceksiniz. Söylentiyi otoritesiyle gerçek ilan edip yok etmeyi temellendirene tapacaksınız, söylentiyi gerçek gibi yaşatmaya uğraşanları baş tacı ederek zenginliklere boğacaksınız.”
Kendi türümün vahşetine daldım gittim; tartışır görünen yazar çizer konuşurların zavallılığına şaştım, bilim kedisine kedi türünün şiddeti üzerine çeşitleme yapmaya utandım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa