26 Şubat 2015 00:54

Seçimler ve güçbirliği sorumluluğu

Seçimler ve güçbirliği sorumluluğu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

7 Haziran 2015 genel seçimlerine ittifak halinde gireceklerini açıklayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Emek Partisi (EMEP) yönetimleri; “Halkların eşit, özgür ve kardeşçe yaşadığı demokratik bir Türkiye”  mücadelesinde birleşmek ve bu mücadeleyi ilerleterek, içerde ve dışarıda bütün işçi ve emekçileri, bütün ezilenleri çatışmalara, savaşa ve yıkıma sürüklemekte olan AKP ve hükümetinin politikalarına bir emekçi barikatı örmenin zorunluluğuna dikkat çektiler. Her iki parti, daha önce de, yaptıkları açıklamalarında, AKP ve hükümetinin izlediği ve takviye ettiği gerici-faşist politikaları püskürtmek, Kürt sorunun çözümü ve halkın demokratik tüm taleplerinin karşılanması için yürütülen mücadelede, bütün işçi ve emekçilerin; bütün ilerici-demokrat ve sosyalist güçlerin birlikte hareketine ihtiyaç olduğuna dikkat çekmişlerdi.  Halk kitlelerinin; Kürt ve Alevi emekçilerinin; metal işçilerine karşı izlenen politikalarda açıkça görüldüğü üzere işçilerin karşı karşıya oldukları büyük tehdidi püskürtmek ve bunun mücadelesini alanlarda, fabrikalarda, sokakta ve parlamentoda daha güçlü şekilde vererek ilerletmek için ilerici, demokrat, sosyalist her kişi, çevre, örgüt ve partiye; tek tek aydınlara, halkının sorunları karşışında sorumluluk duyan sendikacı ve sendikalara daha fazla sorumluluk düştüğüne işaret ederek bu mücadelenin bir yönü olarak seçim barajı engelini yıkacak  bir seçim ittifakı çağrısı yinelenmiş bulunuyor.
Ortada çok açık, net ve eğilip-bükülmeye olanak tanımayan somut bir durum; ve bu durumda alınacak tutumun yüklediği ve yükleyeceği sorumluluk var. Bugüne dek, en çok CHP’nin çeşitli düzeylerdeki yöneticilerinin yaptıkları ve bütün öteki gerici düzen güçleri ve partileri karşışında CHP’nin yanında duran emekçi kesimleriyle aydınların da destekleyip ileri sürdükleri “oylar bölünmesin, onun için CHP’ni desteklemek gerekir” gerekçesi artık geçersizleşmiştir. CHP’nin yöneticileri de, bu parti ile birlikte hareket eden ilerici, demokrat ya da liberal aydınlar da artık şunu gayet iyi görüyor ve biliyorlar ki, AKP ve Erdoğan’ın ülkeyi ve tüm uluslardan halk kitlelerini uçuruma sürükleyen politikalarına parlamentoda da set çekmek, ya da bu yolda daha ileri mevziler kazanmak için, onun “sandık oyunu”nu da bozmak gerekir, ve bu da ancak HDP’nin seçim barajını aşmasıyla mümkün olacaktır. Bu bakımdan, HDP-EMEP ittifakının ÖDP başta olmak üzere BHH (Birleşik Haziran Hareketi) bileşenleri; TMMOB, Barolar, DİSK ve KESK başta olmak üzere işçi ve kamu emekçileri sendikaları, Alevi halk kitleleri ve onların dernekleri; neredeyse tüm ülkede ve ülke dışında- özellikle Avrupa ülkelerinde- kurulu bulunan çeşitli yöre ve il derneklerinin katılımı ve desteğiyle büyümesi ve genişlemesi, çok önemli hale gelmiştir. AKP ve hükümeti, uyguladığı zorbalığı takviye etmek için parlamentoyu polis şiddetini meşrulaştırma aracına çevirmişken, onun liberal destekçilerinin önemli bir kesimi dahi ülkeyi felakete sürüklemekte ve Nazi türü bir faşist gaddarlığa yol aldığına işaret etme durumuna gelmişken, ÖDP gibi partilere, bir an önce bu ittifak içinde yer alarak halkın arayışına ortak bir yanıt oluşturma çabasına katılma sorumluluğu düşer. İlerici-demokratik ittifakların tüm toplumsal sorunlara ilişkin çözüm anlayışlarında birebir ve tam fikir birliği koşuluna bağlı olmadığını birbirimize kanıtlama ihtiyacı duymayacak bir mücadele tecrübesi ve tarihine sahibiz. Kürt özgürlük mücadelesinin, ezilen bir ulusun siyasal kaderini eline alma hakkı çerçevesinde geliştiği ve Türkiye’nin ve bölgenin diğer ülkelerinin tüm uluslar ve ulusal topluluklardan işçi ve emekçilerinin sermaye ve gericiliğe karşı mücadelesinin ilerletilmesinin, özgünlükleri, özellikleri, yakın-uzak hedefleri farklılık gösteren bu mücadelelerin birliğini gereksindiği, onlarca yılın dersi olmalıdır. HDP’nin, bu daha geniş ve daha güçlü ittifaklarla gerici seçim barajını aşması, ittifak örgütleri, partileri ve güçlerini kendi proğramatik politikaları ve hedeflerinden ve kendi çalışmalarını yürütmekten uzaklaştırmayacak; aksine halk kitlelerinin çok daha geniş kesimleriyle içiçe, yüzyüze oluşlarının olanaklarını daha fazla açacaktır. Şu ya da bu gerekçe ile bu ittifakın dışında durmak ya da CHP’ni desteklemek ise, siyasal iktidarın yıldırıcı terörist bir diktatörlük için gemi azıya aldığı koşullarda, ayrı ayrı ve hep birlikte yürütmekte olduğumuz mücadeleye karşı, sınıf düşmanı güçlere mevzi üstünlüğü sağlayacaktır. Bundan kaçınmak, her hak talebinde hükümet ve polisinin zorbalığı ve yasaklarıyla karşılaşan tüm işçi ve emekçilerin, tüm gençlik kesimlerinin, tüm ilerici aydınların, sadece ikincil cins konumuna itilmişliğiyle değil iktidar ve polis-savcı-yargıç korumasındaki erkek tetörünün hedefindeki kadın kitlelerinin durumu, talepleri ve içinde bulunulan bu barbarlık koşullarından çıkış çabası ve mücadelesine gereken duyarlılığı göstermemek olacaktır ki, bu ağır bir yük olmalıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...