Organize ve sistematik
Fotoğraf: Envato
Özgecan’ı bıçaklayarak öldüren şoföre babasının ve arkadaşının gönüllü suç ortaklığı yapmaya hiç tereddüt etmeden koşması değil mevzubahis olan. Baba ile oğulun, iki kankanın, kardeşlerin hem en yakınlarındaki kadınlara hem hiç tanımadıklarına beraberce ve soğukkanlılıkla tecavüz edibildiklerine dair sayısız vaka var bildiğimiz. Kışkırtılmış erkekliğin baba oğul kardeş ayırmadan yüz kızartıcı bir ahlaksızlıkta nasıl örgütleyici bir güç haline geldiğini şimdiye dek ezberledik. Kadına düşmanlığında edeb kolaylıkla ıskartaya çıkıyor; cürüm ortakları, yancılar, peçeteciler ortamda hemen bitiveriyor.
Bu ortaklığa gönüllülük motivasyonu bir anda, kendiliğinden ortaya çıkmadı. Eylem yapan bir kadına “Kız mıdır kadın mıdır bilemem” diyen bir başbakanın, tahrik olmamak için kendi kızını bile öpmediğini söyleyen cübbelilerin, erkeklere cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için ödenek talep eden avukat müsveddelerinin, tecavüz davalarında önce kadında kusur arayan hukuk sisteminin bu iklimin oluşmasında büyük rolü var. Özgecan cinayeti sırasında hepsi oradaydılar!
Daha önemlisi; bütün bu sözlerin, nihai hukuksal biçimini “aile paketi”nde bulmuş olan, Türkiye’nin ucuz emek cenneti haline getirilmesi sürecinde kadına biçilen rolün alt yapısını hazırlamak için sarf edilmiş olmasıdır. Kadınlar bir lokma bir hırkaya razı olsunlar diye, talep terbiyecisi olarak başlarına ve sokaklara gardiyan olarak dikilmiş erkekliğin atanması bu laf salataları eşliğinde oldu. Bunu yok sayan her kadın giydiklerinden, yediklerinden, konuştuklarından suçluydu ve cezalandırılmalıydı. Kadınlar bu yüzden organize bir güç tarafından dövüle dövüle, bıçaklana bıçaklana, tecavüz edilip öldürüle öldürüle hizaya getirilmeye çalışılıyor.
Erkekliği tahrik eden kadınların giyimi kuşamı, karanlıkta sokakta bulunma veya kamusal alanda var olabilme cüreti değildir aslında. Bu tahrik yıllardır bizzat siyasal iktidar tarafından yapılıyor. Kadın katillerini onları aynı duygudaşlıkta buluşturarak örgütleyen odur.
Sanki bu böyle değilmiş gibi, Özgecan’ın katli vesilesiyle yeniden idam cezasının veya Eski Kadın Bakanı Fatma Şahin’in ucube çözüm önerisi “hadım edelim”in ısıtılıp piyasaya sürülmesi suç ortaklığındaki rolün tartışılmasının üzerini örtmeyi amaçlıyor bal gibi. Zaten ne zaman bir faciadan yola çıkarak hak hukuk demokrasi talep edilse mevcut Hükümet hep aynı şeyi yaptı; en gerici çözümlerle, en akla ziyan önerilerle tartışmayı başka bir boyuta kanalize etmeye çalıştı. Roboskî’nin katilleri bulunsun talebini “Her kürtaj bir Roboskî’dir” gibi tarihe geçecek bir lafla boğmaya çalışan zamanın Başbakanını hatırlayalım.
Yine böyle bir durumla karşı karşıyayız. 20 yaşındaki genç kızın hunharca öldürülmesinden bile siyasi fayda sağlamaya çalışan bir siyasal irade ile muhatabız. Özgecan’ın katli ile siyasal irade arasında dolaysız bir sebep sonuç ilişkisi varken idam cezasının kadın cinayetlerini durdurmayacağını ve salt bunun için kamuoyunun önüne sürülmediğini de azıcık aklı olan herkes kestirebilir. Balık baştan koktukça kadına şiddet bir biçimde devam edecektir çünkü.
Çökertilmiş hukuk sistemi sayesinde denetimden de şirazeden de çıkarak diktatörlüğe dönüşmüş egemen siyaset biçiminin bir musibetten tarihin çöplüğüne atılmış bir cezalandırma sistemini çıkaran zihniyeti, aklı sıra bizimle dalga geçiyor. Biliyoruz ki idam hak ve özgürlük talep eden kesimlere karşı kolayca kullanılabilecek bir cezadır ve bunun tarihimizdeki örneklerini unutacak kadar nisyandan malul değiliz.
Hayır idam cezası kabul edilemez. Asıl kurtulunması gereken masum bir genç kızı katleden vicdansızla erkekliği mütemadiyen kışkırtıp tahrik ederek suç ortaklığında bulunan siyaset biçimidir. Hadım edilmesi gereken de cinayet mahallindeki esas yancı da odur.
Hatırlansın; kadınlar yasta değil isyandadır. Gözönündeki ve kolay yakalanan katillere ne yapılırsa yapılsın, sistem değişmedikçe yürek soğumayacaktır. Mesele üç beş katilin cezalandırılmasından ibaret değildir yani.
- Vatan millet ıstakoz 19 Nisan 2024 06:05
- Kürt’e yasaklı, kavgalı gürültülü Türk demokrasisi! 05 Nisan 2024 05:53
- Bu daha başlangıç 01 Nisan 2024 05:40
- Yol boyu Kürtler 29 Mart 2024 05:00
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10