Seçim öncesi aile ve sağlık: AKP
Fotoğraf: Envato
Seçim süreci başlayınca kurumların kerameti bir bir ortaya saçılıyor. Bu bağlamda, nice ilde AKP’den aday adayı olanlar arasında sağlıkçıların öne çıkmasını bir kenara not düşmek gerekiyor.Yakın zamanda Kamu Hastane Birlikleri yönetici kadrolarının yeni sözleşme döneminde yönetici listesinin “adeta Memur-Sen tarafından belirlendiği” algısını da birlikte değerlendirmekte yarar var.
Malum AKP “Her iki kişiden birisinin oyunu alıyoruz” derken “Ailenizin partisiyim” demeye getiriyor. Hükümet olarak icraatlarının propagandasını ise “aile” kavramının yanı sıra sağlık hizmetleri çeperinde tutmaya çalışıyor. Aile hekimliği, Diyanet İşleri Aile İrşad Birimleri bu hükümet döneminde hayata geçirilen ve içinden aile geçen kurumlardan sadece ikisi.
Tüm bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü yönetici kadrolara yakın zamanlı bir yazı ile ev ziyaretlerini ödev kılmış oldu. Özeti çat kapı biz geldik ziyaretlerinde “AKP’nin sağlık uygulamalarından memnunsunuz değil mi” telkininin ötesinde varsa ötelenmiş tetkik ve ameliyatlar için hemen iş bitiriciliğe soyunabilecek kamu sağlık kurumlarının yöneticileri ile evimizde karşılaşmamız an meselesi. Kişisel kanaatim bu ziyaret edilecek aile hane seçimlerinin hiç de tesadüfi olmayacağı yönünde. İnsanların hastalık süreçlerindeki yalnızlık duygusunu siyaseten örgütlemenin çok eski bir yöntem olduğu bilinir. Özellikle de kamu sağlık hizmetleri ve sosyal güvenlik kurumlarında aşınma olduğu veya hizmet sunumunda aksaklıkların yaşandığı dönemlerde sorun çözücü olmak dini referanslı yapıların en önemli örgütlenme araçlarındandır.
Yeşil Kart’lı yılları hatırlamakta yarar var. On milyonu aşkın yoksul bu haktan yararlanmak için karakol / jandarma gibi kurumlardan belge almaya zorlanırdı. Sağlık hakkı için polis ve jandarma devreye sokulmuş yani insanların hastalıkları, yoksullukları istihbarat aracı kılınmış, siyasi tercihleri adeta “pazarlık aracı” kılınmış, kimi zaman da kart alabilme seçimlerde yandaş partilere oy verme şartına bağlanmıştı. Şimdi MİT başkanı AKP’ye geçmiş oldu. İnsanların hastalıkları, yoksullukları, GBT’leri onunla birlikte gider mi varın siz değerlendirin!
Tüm bunların ışığında ola ki evinize bir sağlık bürokratı seçim arifesinde “görev icabı” uğrarsa ne yapabileceğimizi birlikte tartışmakta yarar var. Tavsiyem onlara birkaç soru sormanız:
* Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastanelerinde muayene için cepten 15 TL ödüyoruz. Hani muayeneler ücretsizdi? Gittiğimiz kimi polikliniklerde günde yüz hasta bakılmakta.Yani bir masa, bir sandalye ve tek hekim üzerinden günde yüz hastadan toplam 1500 TL kazanırken sizler hangi yüzle ücretsiz sağlık hizmetinden bahsediyorsunuz?
* Muayeneye gittiğimizde hekimin istediği tetkiklerin maliyeti SGK ödemesini aşınca doktorun bilgisayarına “dikkat limiti aştınız” yazısını gönderirken haddini aşan kim? Hekime bu tetkiklerde ısrarcı olursan hem sen döner sermaye üzerinden gelir kaybına uğrarsın hem kurum zarar eder mi demek istiyorsunuz? Ya pazarlık konusu ettiğiniz bizim sağlığımız?
* Kullandığımız ilaçların kutularında yer alan ilaç sayıları çok farklı. Kimi ilaç kutusunda 10, kimisinde 20, kimilerindeyse 28, 30, 84, 90 ya da 100 tablet varken reçetedeki ilaçlar aynı günde nasıl bitebilir? Sürekli kullanmak zorunda kalabildiğimiz kalp, şeker, tansiyon vb. ilaçlar aynı günde bitmeyince ya cepten alıyoruz bitmeyen ilaçları ya da sık sık hekime başvurarak her defasında ek muayene ücreti ödemek zorunda kalıyoruz. Sağlığı piyasa, bizleri müşteri olarak görmekten ne zaman vazgeçeceksiniz? Ne de Sağlık Bakanlığı ilaç ruhsatı verirken ilaç kutularının içerdiği ilaç sayısını birlikte bitecek şekilde düzenlemez?
* Kamu hastanelerini A’dan E’ye yıldızlı oteller misali sınıfladınız. Seçimden sonra cepten para ödeyemeyince hangilerine biz yoksulları almayacaksınız?
* Hastaneye yatan tüm hastaların Emniyete ihbarını nasıl izah edeceksiniz?
Elbette sizlerinde çokça soru ve gözlemi vardır sağlık hizmet sunumuna dair.
Evinize sağlık yöneticileri çat kapı gelince hükümetin seçim / aile uygulamaları bitmiyor. Bakarsınız az sonra hanenize Diyanetten Aile İrşad birimleri gelmiş.Onlara mahreminizi Ankara’nın neden merak ettiğini sormanızda yarar var. Neden mi? Bakın ilgili mevzuat onların ziyaretlerini nasıl yapılandırmakta: “Yapılan görüşmelere ilişkin bilgiler kartekse işlenir, bu karteksler aylık periyotlarla müftülüklerce daire başkanlığına elektronik ortamda gönderilir. Ayrıca bu bilgiler büroda sistematik bir şekilde arşivlenir.” Diyanet’in Aile İrşad Birimleri neyle ilgileniyor diye internette kısa bir tur atmanızı öneririm. Temelde sağlık ve sosyal güvenlik başlığında sosyal faaliyet yürüttükleri anlaşılıyor. Yakında kadrolarında psikolog ve sosyal hizmet uzmanı da olduğunu duyarsanız sakın şaşırmayın.
Tüm bunlar adım adım hayata geçirilirken, AKP Hükümeti aile hekimlerine hafta sonu dahil nöbet tanımlayarak hayatımızın seçimli yıllarında aile üzerinden boy vermeye devam ediyor.
AKP sağlık ve sosyal güvenliği devlet olanakları yanı sıra oradan beslenmiş yapılarla da bir örgütlenme aracı olarak kullanma niyetini başka başlıklarda da ele vermiş oldu. Bir yandan hekim meslek örgütü TTB’nin yasasından “halkın sağlığını korumak” görevini çıkartmak isterken öte yandan vakıf vb. yapılara bu alanda faaaliyet alanı tanımladı çıkardığı yasalarla. Yine Gezi sürecini bahane ederek sağlıkçıların resmi kurumlardan izin almadan ücretsiz de olsa sağlık hizmeti yürütmelerini yasakladı.
Oysa tüm algı yönetimi çabalarına karşın AKP’nin halkı gözden çıkardığı temel alan sağlıktır diyebiliriz. Bu konuda seçim sürecinde yakın gelecekte sağlık hakkı bağlamında başlarına gelebilecekleri, tıbbi yoksulluğu, SGK primini ödeyemediği için sağlık hakkından yararlanamayan milyonlarca yoksul ve işsizi merkeze almakta yarar var.
Evet, yaklaşık sekiz yıldır bu köşeden sizlerle sağlık ve sosyal güvenlik bağlamında sohbet etmiş oldum. Her sohbette olduğu üzere eksik kalan sonraki yeni bir yazının gerekçesi oldu. Yazarın okuruyla birlikte ürettiği gerçeğinden yola çıkarak birikimimi yeni bir alanda değerlendirmek üzere
HDP’den İzmir milletvekili aday adayı olduğumu ‘kendi sözümden’ ilk sizlerle paylaşmak istedim. Elbette bu sürecin birikenlerini yine ilk sizlerle paylaşmış olacağım.
Sağlıcakla kalın.
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40