Hangı değer, hangı okul: Sömürü ve serflığe karşı ‘eşıtlık ve hürrıyet'
Fotoğraf: Envato
Alem gider Mersin’e, biz gideriz tersine... Alem de biz de tersine gidiyoruz bugünlerde. Ağır krizler, bir boyutuyla ekonomik, diğer boyutlarıyla sosyopolitik, kültürel, kimliksel… Pek çok yansıma buluyor.
Demokrasi nasıl gelişti? Eşitlik özgürlük fikri ve pratiği nasıl gelişti? Krallık, aristokrasi, monarşi, teokrasi, paşalar, padişahlar, manastır, katedral, ulema yerinde duracaksa arada ne fark var?
Magna Carta, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, Komünist Manifesto… Özetle “Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır”, “İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar.” “Herhangi bir şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak o halkın hakkıdır.”
Tüm bu bildirgeler, felsefe ve bilimsel gelişmelerle, edebiyat ve sanattaki gelişmelerle, Locke ile, Montesquie ile, Komün ile, Kant ile, Marx ile ve daha nicesiyle birlikte gelişti. Emeğin ve kafanın özgürleşmesi ve eşitlikçilik çoğulculuğun temelini, bugünkü demokrasi idesinin temellerini oluşturuyor. Mücadelenin son bin yılı önce akademi-üniversite-manastır, sonra fakülteler çatışması, mektep-medrese çatışması ile yansıma buldu.
Eşitlikçilik, özgürlükçülük yoksa çoğulculuk olması mümkün değil, çoğulculuk yoksa demokrasi de yok demektir.
Peki, okul bunun neresinde?
Okul sürecin her yerinde bulunuyor. Okul her şeyden önce zihin biçimlendirici, zihniyet/ideoloji fabrikası gibi sayılabilir, buradan iyi kafalar da kötü kafalar da yetiştirebilirsin. Okulun yazılı-idealize edilen amacı zihinleri/entelektüel potansiyeli artırmak, özgürleştirmek olarak tanımlanıyor. Pratikte iktidarın aracı durumuna düşüyor. Esaretse esaretin, özgürlükse özgürlüğün oluşturucusu ve aracısı konumunda bulunuyor.
Bugünlerde değerler eğitimi, daha doğru bir anlatımla ‘Değerler ve Normlar Eğitimi’ tartışmanın merkezine oturmuş durumunda.
Avusturalya Nasyonal Üniversitesi, Düseldorf Heinrich Heine Üniversitesi, Bielefeld Üniversitesi ‘Değerlerin gerçekleştirilme aracı olarak sosyal normların rolü’ başlığı ile konferans düzenliyor. Çağrı metninde yaşam, sağlık, güvenlik, sevgi, sosyal tanınma temel değerler olarak sayılıyor. Özgürlük, eşitlik, refah, demokrasi… daha pek çok değerin sayılabileceği, değerlerin de değiştiği, kolektivizmden bireyciliğe, materyalizmden postmateryalizme geçildiği söyleniyor. Sosyal normlar ve eylem kalıplarının değerlerle uyuşum içinde hareket etmek ve değerlerden kaynağını alan amaçları gerçekleştirmek için çerçeve ve itki oluşturduğu, normların değerlerin yaşama geçirilmesinin aracı olduğu ileri sürülüyor.
Söylenen şu ki normlar kaynağını değerlerden alıyor, değerler normlar üzerinden hayata geçiriliyor. ‘Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi’, ‘Moral/Ahlâk Eğitimi’ bunun ana unsuru gibi. Din ahlâkı, yani değer ve normları kendi tekeline almak, buradan tüm toplumu kendi güdümünde tutmak istiyor. İktidarlar, burjuvazi de sistemle uyumlu yurttaş istiyor. Sami dinleri de zaten krallıklarla, düzenle, sınıflı toplumlarla uyuşumlu değer ve normlar öneriyor. Patriarkal oldukları, erkek yanı oldukları kadar, aynı zamanda pek çok sınıfsal ve zümrevi eşitsizlikleri de destekliyor, insanı sınıflıyor, kadını sınıflıyor, kaderi ve kulluğu cennetin anahtarı sayıyor.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, Komünist Manifesto… bilim, aydınlanma, özgürlük, eşiklik, demokrasi… bu topraklara uzak mı? Okul bunun merkezi rolünde değil mi?
Din ve para yazı ve tura gibi. Piyasa çarşının temel taşı, yanı başında bankalar, katedraller yükseliyor. Bilim ve felsefe ile bir miktar olumlu rol oynayan okullar da giderek burjuvazinin, kilise ve tarikatların etkisine giriyor, yaşadığımız sorunların en önemli ideolojik ayağını oluşturuyor: Neoliberal muhafazakârlık.
Bugün Eğitim Sen’in de destek verdiği ‘Laik-Bilimsel-Anadilinde Eğitim ve Demokratik Bir Yaşam İçin Mücadele’ Türkiye ve Ortadoğu kadar Dünya için de özgürlük, eşitlik ve kardeşlik mücadelesinin önemli bir ayağını oluşturuyor.
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45