13 Şubat 2015 00:52

Haksever yöneticiler!..

Haksever yöneticiler!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İş artık iyice zıvanadan çıktı. Herkes her türlü kozunu(!) -gizlemeye hiç gerek bile duymadan- açık açık ortaya koyuyor. Baskıysa baskı, tehditse tehdit, şantajsa şantaj, zorbalıksa zorbalık... Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin hakkını korumak adına gerekirse hakemlerin soyunma odasını basacağını ilan etmişti. Şimdi de İbrahim Hacıosmanoğlu, Trabzonspor’un hakkını korumak adına hakemlerle telefon diyaloğu kuruyor. Her ne kadar mafya yöntemlerini kullansalar dahi, kendilerini hak mücadelesine adamış erdem timsali(!) yöneticilerin hakemleri etki altına alarak haksızlığa sebep olmak gibi bir niyet taşıdıkları iddia edilemez elbette!.. 

Hakemi aramak Hacıosmanoğlu’nu kesmiyor, daha da ileri gidiyor ve hakem hatası olması durumunda takımı sahadan çekeceği şantajını yapıyor. Hakem hatası ile yenilmektense hükmen yenilgiyi tercih edermiş!.. Olası yenilgiye kılıf hazırlamanın böylesi de görülmedi.

Ayrıca bir yandan, “Ben hiç değilse hakemi aradığımı söyledim, hakemleri herkes arıyor ama hiç kimse bunu açıklamıyor” diyerek müthiş bir dürüstlük(!) örneği sergilerken diğer yandan da, “Bizim kültürümüzde hak edilmeyeni istemek yok” diye konuşarak meseleye mizahi boyut eklemekten de geri durmuyor...
Futbolumuzun işte en çok böyle dürüstlük ve hakseverlik ateşiyle yanıp tutuşan(!) yöneticilere ihtiyacı var!.. 

“Bu kadar para harcadık, çok iyi bir kadro kurduk, önümüze büyük hedefler koyduk.Birkaç hakem yüzünden hakkımızı kimseye yedirmeyiz” sözleri ise asıl sıkıntıyı ortaya koyuyor. Transfere harcanan yüksek miktardaki paranın karşılığını alabilmek için başarılı olmak şart. Aksi takdirde kulübü zor günler bekliyor. İşte bu nedenle gözler dönüyor ve başarıya ulaşma adına her türlü çirkefliğe başvuruluyor. Tabii aynı sıkıntı, transferler üzerinden kısa vadeli başarı hedefleyen bütün kulüpler için geçerli...
Kışkırtıcı açıklamalar, kupadaki Sivasspor maçında karşılığını buldu. Sahaya yağdırılan yabancı cisimlerden biri Sivasspor kalecisi Ertuğrul Taşkıran’ı başından yaraladı.

Tiraj ve reyting kaygısı yüzünden çanak yalayıcı pozisyonundan bir türlü kurtulamayan medya maçtan sonra hakem hatalarını manşetlere çıkarırken, Ertuğrul’un yaralanmasına ise minik bir unsur şeklinde yer bulabildi. Ortada yakıcı(!) hakem hataları varken bir sporcunun/insanın yaralanmasına kim ilgi gösterirdi ki zaten?.. Trabzonspor onlar için önemli bir nimetti ve ne olursa olsun taraftarların/müşterilerin gönlünü hoş tutmak lazımdı...

Tabii diğer tarafta da Mahmut Uslu gibi bir yönetici var!.. O da elinden geldiğince, taraftarları kışkırtma ve hakemleri hedef gösterme faaliyetini sürdürüyor. Hakem Bülent Yıldırım’ın maçtan önce rakip takımın başkanı tarafından telefonla aranması, onlar için galip gelememeleri durumunda kullanabilecekleri önemli bir kozdu. Nitekim Mahmut Uslu, golsüz berabere sonuçlanan maçın faturasını Bülent Yıldırım’a kesmekte gecikmedi... Zaten galip gelememişlerse bunun sebebi kesinlikle hakemdir. Penaltılarını vermemiştir, kartlarını ve takdir haklarını rakibin lehine kullanarak oyunun gidişatını etkilemiştir, vs... 

Ama hakemi hedef göstermek de Mahmut Uslu’yu kesmedi. Galip gelememenin acısını “Bugün ezilmiş bir takım gördünüz. Türkiye’nin 4. büyüğü diyorlar. Bir atakları yok. Futbol nasıl kalkınacak bilmiyorum” laflarıyla rakibini aşağılayarak çıkartmaya çalıştı.

Arada futbolun nasıl kalkınacağını sorması oldukça ironik. Kendisi bu soruya yanıt araya dursun, bizim; Mahmut Uslu ve onun zihniyetindeki çapsız yöneticiler var oldukça futbolda kalkınma bir yana, yerinde saymanın bile mümkün olamayacağından hiç kuşkumuz yok.

Teknik direktör İsmail Kartal da 0-0 biten maçın ardından, “Baştan sona çok üstündük. Rakibimizi sahadan sildik. Orta çizgiyi geçirtmedik. Bir frikiğin haricinde kalemize bile gelemediler” şeklinde konuşarak mastürbasyon ayinine katıldı!.. Sahada yenemediysen de maçtan sonra medya önünde rakibini aşağılayarak rahatlayabilirsin!.. Soran yok tabii, “Madem o kadar ezici üstünlük kurdun o zaman niye galip gelemedin, bütün sorumluluk sadece hakemin mi” diye...

İş o hale geldi ki; kim, rakipleri aşağılayıp düşmanlaştırıyor, hakemleri suçluyor, önüne gelene posta koyuyor, hak kavramından sadece kendi çıkarını anlıyorsa, taraftarların gözünde en muteber yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular onlar oluyor. Sonra böyle bir ortamda futbolun gelişmesi bekleniyor. Rakibe saygı kavramının tamamen ortadan kalktığı, yozlaşmış, çürümüş, kokuşmuş ortamda gelişme mümkün mü?..

Dibe gitmenin sonu yok. Futbol ortamı her geçen gün daha da tiksinti verici bir hal alıyor. Şu aşamada, taraftarlık tuzağına düşmemek ve bu kirli oyunun bir parçası olmamak önemli...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...