07 Şubat 2015 00:54

Holokost kurbanlarını anmak

Holokost kurbanlarını anmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün, Köln, Alte Feuer Wache’de Belge yazarları ile buluşmak benim için bir mutluluk oldu. Selami Gürel, Doğan Akhanlı, Emine E. Şengül... Sevgili Roza, Mütercim Erol... Keşke A. Kadir Konuk’a da ulaşabilseydik. Akşam, Solingen’e bir baskın yapmayı düşündüm, hepimizin ortak savunmanı Sennur Baybuğa ile ona, ama rahatsızlığım engel oldu buna. Belge sadece hapiste yazarların degil, sürgündeki yazarların da mekanı olmuştur ‘80’lerden bu yana... Keşke bir gün sürgündeki Belge yazarları ve çevirmenleri bir etkinlikle buluşsa...

Hatırladıklarım. Doğan Özden, Haydar Işık, Kerim Yıldız, Necati Bozkurt, Bülent Tarakçıoğlu, Ümit Kosan, Bayram Ayaz, Halis Çicek, Emrah Cilasun, Ali Haydar Cilasun, Faysal Dağlı, Ergün Aydınoğlu, Ahmet Akif Mücek, Garbis Altınoğlu, Hüseyin Şimsek, Fügen Eryılmaz, Haşim Kutlu, Yaşar Kaya, Füsun Erdoğan, Durdu Gevher, Nuray Bayındır, Gazi Çağlar, Erdal Boyoğlu, Fevzi Karadeniz, Gün Benderli, Mehdi Zana, Nihat Gültekin, Hayri Argav, Ali Ekber Gürgöz, Mehmed Deste, Faysal Dağlı, Şükrü Gülmüş, Ayşe Hülya, Berfin Jale, Nuri Akalın, Engin Günay, Musa Yavuz, Orhan Çelik, Berjin Haki, Azimet Ceyhan, Cezmi Ancil, Murat Kahraman, Baran Funderman, Yusuf Yeşilöz, Ayfer Coşkun, Sükrü Bilgiç, Ahmet Sefa, Hüseyin Turhalli... Bunlardan bir bölümü hâlâ ülkeye gelemiyor. İbrahim Sevimli gibi kimi arkadaşlarımızı da sürgünde yitirdik.

Kocaman yuvarlak bir masaya yayılmıştık. Ve Dersim’in canlı belleği Hıdır Aytaç da, Seyid Rıza’nın büyük torunu Rüstem Polat ile çıkıp gelmez mi? Bir Erivan’dan Sarkis Hastpanyan eksikti masada. Onun eksikliğini de, yeğeni İlyas giderdi.

Hıdır Aytaç, Dersim’in ‘38’den bugüne ağir bedeller ödemiş ailelerinden. Onunla o şiirsel Zaza dilinde yazmanın, Zaza kültürünü ayakta tutmanın önemi üzerine söyleşiyoruz. Ve devlet söylemi ile, bazı saptırmacalara, bazı araştırmacıların nasıl yeniden kandırıverildiğine değiniyoruz. Madanoğlu bile, Cumhuriyet’te yayını durdurulan anılarında, Dersimlilerin masum olduğundan bahsettiğini, isyan diye bir olayı jandarmanın bir tecavüz vukuatına gösterilen doğal ve insani bir tepkiden kaynaklandığını hatırlıyorum sohbet sırasında.

Hıdır Aytaç’ın, geçen yıl yayımlanan “Dersim Tanıklıkları” (Fam Yayın, 2014, Yön Basım) çok önemli bir sözlü tarih belgelemesi araştırmacılar açısından. 

24 Nisan gibi, nihayet Holokost kurbanları da anılmaya başlandı İstanbul’da, soldan insanların ve insan hakları savunucularının başı çekmesi ile... Antisemitizmin en güçlü olduğu ülkelerden biri Türkiye... Tarihle yüzleşmekten kaçınmanın doğal sonucu bir yerde.

Geçen yıl Başkan Erdoğan utangaç bir başsağlığı yayımlamıştı 24 Nisan’da... Türkiye için “büyük” adımdı. 99 yıl sonra da olsa... Bu yıl ise, Azeri lobisinin etkisi ile resmen tüy dikti. Geleneksel 18 Mart Çanakkale anmalarını 24 Nisan’a aldı. Bu yetmedi, hakaret kabilinden, bir de Ermenistan

Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ı bu anmalara davet etti!

Geçen yıl perhiz, bu yıl lahana turşusu!

T.C. resmi yetkililerinin bugüne değin Holokost kurbanlarını anmak için bir mesaj yayımladığını hatırlamıyorum. 

Bu yıl kurbanlar, Krakow kenti yakınlarındaki Auschwitz Kampının girişinde kurulan devasa bir çadır altında anıldı, İsveç televiyonundan izledim.

Başkan Erdoğan Holokost kurbanları için mesaj yayımlamadı. Biz de, o zaman Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın bu yıl yayımladığı mesajdan alıntı yaparak gecikerek de olsa, Holokost kurbanlarını analım:

“İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere yönelik olarak gerçekleştirilen soykırım şüphesiz insanlık tarihinin en zalim ve trajik sayfalarından birini oluşturdu. 27 Ocak, yani Auschwitz Toplama Kampı’nın özgürleştirildiği gün, Holokost’un şeytaniliğine son verme yolunda en önemli eşiklerden birini oluşturdu.

Holokost kurbanlarını anma ve bu suçu kınama, ulusal veya ırksal kökene, ve dini temele dayalı çeşitli nefret ve tahammülsüzlük ifadeleri ortaya çıkmaya devam ettikçe, ve bu tür insanlığa karşı suçların tekrarlanması tehdidi ortadan kalkmadıkça önemini koruyacak. Burada hem masum kurbanlara, hem de şimdiki ve gelecek zamanlara yönelik işlenen ikiye katlanmış bir suç söz konusudur. Birinci Dünya Savaşı sırasında işlenen insanlığa karşı suçlar uluslararası alanda tartışmasız bir dille kınansa ve sorumluları gerekli cezaya çarptırılsa, belki de İkinci Dünya Savaşı’nın örtüsü altında işlenen suçları engellemek mümkün olacaktı. Bir kez daha Holokost’un masum kurbanlarının anısı önünde eğiliyor, Yahudi halkına ve Ermenistan Yahudi Cemaatine destek ve dayanışmamızı ifade ediyorum. Ermeni halkı bu yıl Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yılını anıyor, ve Yahudi halkının acısını herkesten fazla paylaşıyoruz.

İnsanlığa karşı işlenen suçların engellenmesi için beraber mücadele etme ve ‘Bir Daha Asla’ diyebilme yolunda kararlılığımızı bir kere daha ifade ediyorum.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...