İnşa ve ıslah!
Fotoğraf: Envato
Sağlam bir temizliğe ihtiyaç var; enkaz olduğu gibi süpürülecek, temeller kazılacak, toprağın üzerinde binalar yükselecek. O binalarda yeni bir hayat inşa edilecek. Dünya ahalisinin içinde böyle bir temizlik yapma ukdesinin geliştiği anlaşılıyor. Halklar bir süredir kentlerini, ülkelerini, evlerini gönüllerince kurma arzusu içinde oldukları mesajını açıkça veriyorlar. Mühendislere ve dayanışma içindeki kesimlere Kobanê’nin yeniden inşası için seslenen Salih Müslim’in çağrısı heyecan uyandırdıysa, bu, seferberliğe hazır ruh halinin olgunlaşmış olmasından kaynaklanıyor.
Halk kendi kendini yönetme iradesi gösterdiğinde; güneş gören evlerin aydınlık mutfaklarında kadınlar kırıntı toplamakla uğraşmaz; sokaklarında kimsenin aç yatmadığı kentlerde parklar, bahçeler çocukların ve aşıkların kahkahasıyla çınlar. Evlerin yakınında kreşler olur, işyerlerinde sömürü olmaz. O ülkenin ve kentin nasıl yönetildiğine yurttaşlar karar verir fikirlerine de itibar edilir. Evden kente, kentten ülkeye kadar her düzeyde imece seferberliği yaşanır. “İnsan tek ise istediği zaman balık tutar, istediği zaman resim yapar, istediği zaman üretir.” Tembellik hakkı bakidir.
Kulağa eski bir ütopya gibi gelen böyle bir tablo kabul etmek gerekir ki; bugün yeniden inşa sorununu önüne koyan halkların güncel bir meselesi haline geliyor yavaş yavaş. Yunanistan ile Kobanê halkının talep ettiğinin veya geçen hafta sonu bir buçuk milyon kişi olarak meydana inen İspanyol halkının özlediğinin böyle pastoral bir tablonun parçası olarak yaşamak olmadığını kim söyleyebilir. Bu topraklarda da grevleri yasaklanan metal işçilerinin, Gezi direnişinde gelecekten birkaç hafta çalarak dayanışmacı bir toplum modelini deneyimlemeye çalışan halkın aynı duygudaşlık içinde olmadığı iddia edilebilir mi?
Dünya bir paylaşım savaşının eşiğinde. Çünkü emperyalist ülkelerin dünyayı yeniden paylaşmak için elini kolunu sallayarak girdiği topraklarda halkı ıslah etmek için yanında taşıdığı rehabilitasyon programının karşısına halklar artık yeniden inşa programı ile dikilmeye başladılar. Dünyanın kaderini ıslah ile inşa arasındaki bu ölesiye kavga belirleyecek gibi görünüyor bu sıralar.
Konya’da “Türkiye’yi ıslah ettik” diyen Başbakan Davutoğlu türünden ıslahatçıların ortaya boyadığı tabloda çocukların ve aşıkların kahkahayla çınlatacakları parklar yok. Kadınlar güneş görmeyen evlere tıkıldıkları, karanlık mutfaklarda kırıntı temizlemekle meşgul oldukları için sokaklar hamile ve çocuklu kadınlara, üretimden düşmüş yaşlılara ve özürlülere göre değil, kaldırımsız ve dar. Bebekler işten dönen annelerini emin ellerde oldukları kreşlerde bekleyemiyorlar, sağlık ve eğitim ateş pahası, bir karın ağrısından ölüp gitmek işten bile değil. Emekçi alabildiğine sömürülüyor. Islah programı böyle bir ülkede halkın, hayatından ne çalınırsa çalınsın ses çıkaramayan bir tebaaya dönüşmesini öngörüyor. Yollar, köprüler, metal ve beton blokları arasında yeşilsiz, gri bir dünyada kendi kaderini tayin etme becerisi gösteremeden kötürümleşen bir halk yaratılıyor. Islah programının mühendislerinin planladığı kentlerde insan ruhu bir kafese sıkıştırılıyor ve ruh yavaş yavaş ölüyor kafeste.
İnşa sürecinin mühendisliği ise akademiden alınmış diplomadan çok fazlasını gerektirir. Kobanê’de, fabrika önlerinde, meydanlarda ve sokakta ortaya çıkan hareketin açtığı derslikte eğitilmiş kolektif iradenin ta kendisidir bu mühendislik. Binalara sıkıştırılmış bir hayatın değil, halkın kendi kaderini kendisinin belirlemesini öncelikli gören yaşam biçimini inşa etme mühendisliğidir bu kesinlikle. Bu, sınıflar mücadelesinde ezilenlerin silahı olmaya soyunan bir mühendisliktir.
Ama evet bu zorlu bir savaş aynı zamanda. Sömürücülerin, işgalcilerin, kâr üstüne kâr katmaktan başka derdi olmayan burjuvazinin ıslah programı ile halkların inşa programının kıyasıya çatışacağı bir savaş. Esas mesele de başka bir kılıkta ortaya çıkmaya veya inşaya kendi ıslah projesi adına talip olmaya kalkan işgalciye karşı da galip çıkmak.
Daha yolun çok başında, yere sağlam basmak için not düşmeli bunu.
- Kürt’e yasaklı, kavgalı gürültülü Türk demokrasisi! 05 Nisan 2024 05:53
- Bu daha başlangıç 01 Nisan 2024 05:40
- Yol boyu Kürtler 29 Mart 2024 05:00
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10
- Halk bu işin neresinde? 10 Şubat 2024 04:51