17 Ocak 2015 01:00

Dünya ekonomisinin büyüme hızı geriliyor

Dünya ekonomisinin büyüme hızı geriliyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünya Bankası raporunda dünya ekonomisi için daha önce tahmin edilen yüzde 3.4’lük büyüme oranında revizyona gidilmiş ve büyüme oranı yüzde 3’e çekilmiş. Denebilir ki, sadece 0.4 puanlık bir gerilemeyi fazla büyütmemek gerekir. Evet, gerileme puanı küçük bir değeri ifade etmektedir, ancak, zaten büyüme oranı da fazla büyük bir değer değildir. Dolayısıyla temelde küçük değerde küçük puanda bir gerileme önemlidir.
Dünya Bankasının bu tahminleri genel dünya içindir. Aynı raporda gelişmiş ekonomiler için farklı gelişmekte olan ekonomiler için farklı tahminler yapılmıştır. Genel olarak bakarsak, gelişmiş ekonomiler için daha düşük, gelişmekte olan ekonomiler için ise görece daha yüksek büyüme oranları belirlenmiştir. Tüm bu değerler tahmindir. Doğal olarak, bu değerler beklenmedik olaylar karşısında değişebilir.
Bu noktada iki konuya değinmem gerekiyor. Bunlardan birincisi, kapitalist sistem içinde söz konusu genel gerilemenin emekçiler üzerindeki olumsuz etkisidir. Ekonomiler geriledikçe, doğal olarak, ilk etki emekçiler üzerinde görülecektir. İşsizlik artacak, tabii ona bağlı olarak yoksulluk da artacaktır. Bu konuyu biraz deşelim. İş dünyası daralınca yatırımlar azalınca işsizliğin yükselmesi şart mıdır? Evet, kapitalizmde bu durum kesinlikle gerçekleşir. Acaba ekonomik daralma yaşanırken yaşanan acıların paylaşılması olası olamaz mı? Örneğin, yatırımlar ve iş dünyasının daralma aşamasında eğer iş saatleri azaltılıp, örneğin bir emekçi yerine iki emekçi çalıştırılsa, daralmanın maliyeti paylaşılmış olmaz mı! Ne var ki, bu durum sosyal adalete uygun olmakla beraber, bir yandan sermaye sahibinin diğer yandan da işsiz emekçiye karşı iş bulmuş emekçinin çıkarcı davranışları böylesi sosyal davranışları dışlar. Kapitalizm insanlara, hatta emekçilere dahi böylesi hırs duygusu kazandırmaktadır. Ne var ki, emekçi farkında değildir ki, kazandığı bu hırs gelecek günlerde onun da bir gün hırsının altında ezilmesini gerçekleştirecektir.
Bu konuda sözünü etmek istediğim ikinci mesele de, gerek dünya ekonomisinin gerek ayrı ayrı ekonomilerin devamlı büyümelerinin gerekli olup olmadığıdır. Örneğin fert başına gelirin 40 veya 50 bin dolar olduğu bir ekonomi bu düzeyini sürdürmekle yetinmeyip, niçin devamlı daha yüksek gelire ulaşmak istiyor? İşte bu nokta kapitalizmin sermaye sahiplerinin hırsını tetiklediği yerdir.
Gelişmiş ekonomiler için gerçekten tartışmalı olan bu nokta gelişmekte olan ekonomiler açısından bu denli tartışmalı olarak görülemez. Gelişmekte olan ekonomilerin derdi devamlı büyümek olmamalıdır. Bu ekonomilerin derdini, sermaye sahibinin hırsı olarak değil, halkların belirli yaşam düzeyine kavuşma arzusu olarak görmek gerekir. Halklar en basit sağlık, eğitim, eğlenme ve dinlenme hakkına sahip olmalıdır ve bu hakkın tatmini koşulu yaratılmalıdır.
Ancak, kapitalizm burada da maalesef etkili olabilmektedir. Şöyle ki, gelişmekte olan ekonomilerde yatırımlar halkın yararına değil, gelir dağılımı bozukluğuna ve bunun şekillendirdiği piyasa koşullarına bağlı olarak, varsıl kesimlerin tercih ve çıkarlarına göre yapılmaktadır. Bu nedenle, gelişmekte olan ekonomilerde halkın makul hizmet alma düzeyine gelene dek kalkınması özel kesim eliyle gerçekleştirilemez. Kapitalist sistem içinde devlet de halkın devleti değildir! Bu konuyu emekçi olan bizlerin çok net olarak düşünmemiz gerekir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...