Medeniyetler savaşı
Fotoğraf: Envato
AKP Hükümeti ve yandaş medyasının kalemşorları ağız birliği halinde Fransa’daki cinayetler nedeniyle AB üyesi devletlerin tüm Müslümanları suçladıklarını, oysa katliamın bir terör olayı olduğunu, bu cinayetler nedeniyle bütün Müslümanların suçlanamayacağını söylüyorlar.
Oysa, kimsenin Müslümanları falan suçladığı yok. Açık ya da dolaylı olarak suçlanan AKP Hükümetinin izlediği politikalardır.
Bir süredir ABD ve AB IŞİD vb. örgütlerden desteğini çekmişken, AKP’nin hâlâ bu örgütlere destek olması onları rahatsız etmektedir.
ABD ve AB’nin Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika planında; diktatörlerce yönetilen Tunus, Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelerde Türkiye’deki gibi ABD ve AB yanlısı “ılımlı İslam” partilerin yönettiği “demokrasiler” istiyordu. Arap Ayaklanmalarını da bu plan çerçevesinde desteklediler. Diktatörlerin devrildiği ülkelerde AKP’nin muadili Müslüman Kardeşler yönetimlerini desteklediler. Fakat, bir süre sonra Müslüman Kardeşler örgütleri yönettikleri ülkelerde “ılımlı İslam” dan uzaklaşarak bir tür İslami diktatörlüklere yöneldiler (AKP dahil). Ayrıca, Müslüman Kardeşlerin nerede bittiği, IŞİD, el Nusra, el Kaide tipi örgütlerin nerede başladığı da belirsizdi. Libya ve Suriye’de silahlı İslamcı örgütler bir tür şeriatçı diktatörlük için savaşıyordu.
Bu gelişmeler karşısında ABD ve AB, Mısır ve Tunus’ta Müslüman Kardeşlere karşı, içlerinde Mübarek ve bin Ali döneminin hükümetlerinin yer almış politikacılarının da olduğu laik cepheleri desteklediler. Suriye ve Libya’da ise şeriatçı silahlı güçlerden desteklerini çekerek laik silahlı güçler oluşturmaya çalıştı.
ABD ve AB cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, AKP iktidarı onlarla aynı fikirdeymiş gibi görünürken, ABD ve AB tarafından üç, dört yıl önce yürütülen politikayı sürdürmekte ısrar etti. Mısır ve Tunus’ta Müslüman Kardeşleri, Libya ve Suriye’de silahlı şeriatçı güçleri bazen açık, bazen el altından destekledi.
AKP’nin yaptıkları sadece Avrupalı Hükümetler tarafından bilinmiyor. Avrupa ve Dünya halkları da AKP’nin yaptıklarından haberdar. Bu nedenle, Avrupa’da silahlı şeriatçı kişi ve grupların sıktığı her kurşun, işlediği her cinayette Türkiye’nin katkısı olduğuna inanılıyor. Suriye ve Irak’a dünyanın dört bir yanından giden silahlı şeriatçı güçlerin ve bunların silahlarının Türkiye’den geçtiğine inanılıyor. Onun için Paris’teki yürüyüşte liderlerin büyük çoğunluğu Davutoğlu’ya yüz vermiyor. Onun için Davutoğlu “Biz sınırlarımızı masum kadın ve çocuklar sığınabilsin diye açık tuttuk” diye kendini savunmaya çalışıyor.
AKP Hükümeti artık Avrupa’da Tayyip Erdoğan’ın Mursi ve Gannuşi gibi algılandığını fark etmiş olmalıdır.
Bakalım bu imajı değiştirebilmek için AKP (Bir taraftan içerde hamasi ve uhrevi nutuklar atarken) yeni hamleler yapabilecek mi? Yoksa, Mursi’nin yolunu takip etmekte ısrar etmeye devam mı edecek?
- Şaşkın ördek 23 Nisan 2024 04:32
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46