08 Ocak 2015 00:44

Siyasal zorbalıkla takviye yağma ekonomisi ve emekçiler!

Siyasal zorbalıkla takviye yağma ekonomisi ve emekçiler!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

 

 

 

İktidar sözcüleri, işsizlik, açlık, yoksulluk, hak yoksunluğu gibi, ekonomi bağlantılı sorunlar söz konusu edilip, örneğin asgari ücretin işçi ailesinin ihtiyaçları ölçü alınarak tespit edilmesi; kayıt dışı ve ucuza çalıştırmanın  yasaklanması, sendikal örgütlenme önündeki tüm engellerin kaldırılması talep edildiğinde, işçi ve emekçilerin karşısına polis gücü ve özel güvenlik denilen çeteleri çıkarmaktan kaçınmazken, “milletin hakları”; “millet iradesi”; “milletin çıkarı” lafazanlığını da eksik etmiyorlar. “Millet”in %49’unun “kıt kanaat” durumu karşısında istiflenen para bağları üzerine oturmaktan, kasalarının hacmini büyütmekten, yolsuzlukların üzerini örtmekten kaçınmazlarken, “hırsız var!” diye, öfkesini dile getiren yurttaşlar karşısında, kırmızı görmüş boğa örneği saldırıya geçiyorlar. Yaşam hakkı ve yaşam alanları savunusuna karşı,  “Darbe” söylemine sarılarak, baskın çıkmaya çalışıyorlar. Yapılan tüm yasal düzenlemeler, ekonomik, sosyal ve siyasal saldırıların yoğunlaştırılmasını içeriyor. Cunta Anayasası’nı yürürlükte tutmak için manevra üstüne manevra yapıyor;  %10 seçim barajını dahi “millet iradesi”nin göstergesi sayıyorlar.  
AKP ve hükümetinin 12 yıllık iktidarı, ekonomik yağmayı siyasal gericiliğin maddi dayanağı olarak kullanan mali-siyasi tekelin, yönetimini mümkün tüm entrika ve zorbalıkla; halkı birbirine kırdırmayı da göze alarak sürdürmeyi esas aldığını göstermiştir. Kapitalist sömürü ve barbarlığı korumada muhafazakar; işçi sınıfı ve emekçilere karşı, gerici-antidemokrat;  tekelci-totaliter bir siyasal yönetimdir, söz konusu olan. İktidar kapılarında eşik enikliği yapan kimi liberal yazar ve sözüm ona sanatçılar, iktidar partisi ve hükümetini “şirin” göstermeye devam etseler de, bütün göstergeler, yönetici erkin, tekelci sermayenin en gaddar temsilcisi olduğunu ortaya koyuyor. İşsizlik artmış; kamu kurumları iktidar partisinin yandaş istihdamı odalarına dönüştürülerek, muhalifler işsizliğe itilmiş; 340 TL, ve altı gelire sahip 3.3 milyonun yanı sıra, asgari ücretin altındaki bir “gelir” ile yaşamak durumunda bulunan 4.5 milyon kişiye ve günde iki dolar karşılığı bir parayla yaşamak zorunda olan 28 milyondan fazla insana yenilerinin katılması; zor geçiniyorum diyen nüfusun yüzde 75-78’lik bölümünün durumu daha da kötüleşmiştir. Radikal’de, Bahadır Özgür, hükümetin, 2013 yılı “gelir testi“ araştırmasının sonuçlarından hareketle: “ 3 milyon 96 bin 409 ev, yani yaklaşık 13 milyon kişi”nin ayda 600 TL. “düzenli nakdi yardım” aldığını yazdı. Özgür’ün belirttiğine göre, bu “test” kapsamında, maddi durumu “ölçülen” 17 milyon 387 bin 874 “yetişkin vatandaş” içinde; “Aylık geliri 0 ile 340 lira arasında 790 bin 642 hane(3 milyon 361 bin 346 kişi); 326-978 TL arasında geliri olan 323 bin 148 hane(1 milyon 288 bin 654 kişi); 978-1957 TL arası gelir aralığında ise, 28 bin 550 ev(107 bin 773 kişi);1957 TL. ve üzeri geliri olan ev sayısı 3 bin 287(1 milyon 957 bin 200 kişi)” bulunuyor. 
Söz konusu “gelir testi” sonuçları, asgari ücretin(890TL) üçte birine ancak denk gelen bir “gelir” ile yaşam savaşı verenlerin, nüfusun önemli bir kesimini oluşturdukları gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor. “Test” hükümet imzasını taşıyor.  Bu demektir ki, ekonomik büyüme, kalkınma, “kent imarı”, yol yapımı, vb. gibi “ekonomik başarı”lar(!), halk kitleleri açısından iyileştirici bir işlev görmüyor. Her ne kadar büyüyen ranttan belirli bir kesime sus payı hesabına bir şeyler veriliyor ise de, hükümet ve partisi de içinde olmak üzere, ekonomik çıktı olarak tarif edilen birikim sermaye tarafından pay edilip yağmalanıyor. Açlık sınırının 1300 TL civarında tespit edildiği bir ülkede, hükümet, 3 milyon ‘hane’ye,-desteğini de almak üzere-ayda 600 lira nakdi yardım yapılmasını sistematik hale getirirken; “aile yardımı”nı, politik-ideolojik istismarın dayanağı olarak kullanıyor. 
Bu durum, sosyal ilişkilerin ve yaşam koşulları ve anlayışlarının da darbe yemesine yol açıyor. Çok yönlü ve yanlı bir toplumsal çözülüş yaşanmaktadır. Yol, köprü, konut ve cami zengini hükümetin bu durumdan etkilenmediği ve etkilenmeyeceği var sayılamaz. Etkileniyor ve kendi “meşrebi ve mezhebince” önlemlerini de alıyor. “İanecilik” bunlardan biri; ikbal avcılığı diğeri. Saray soytarılığı ve eşik enikliğinin yaygınlaştırılmak istenmesi boşuna değil.  Biat kültürünü güçlendirme; iş cinayetlerinde ölümler dahil halk kitlelerinin yoksulluğu, açlığı, işsizliği ve polis-özel güvenlik güçleri zorbalığıyla sindirilmesi ya da katledilmesini “Tanrının kararları” ile ilişkilendiren müftülük ve Dinayet fetva ve hutbeleri desteğinde tepkilerin etkisizleştirilmesine daha fazla ağırlık verilecek. Siyasal gericiliğin yoğunlaştırılması yönünde çok yol alındı. “Gazeteci sadece kalem tutmuyor ki, yeri  gelir silah tutar“diyen, kitabı bombadan tehlikeli gören, ülke nüfusunun yüzde ellisini peşinen düşman ilan etmiş olan, onlarca kişi polis kurşunu ve gaz silahıyla katledilmişken, “Burada polisimiz vatandaşı mı öldürdü, silah mı çekti?” diye sorabilecek denli gaddarlığa çağrı çıkaran bir yönetim anlayışıdır söz konusu olan. İşçi-emekçi muhalefetine karşı zalimlikte sınır tanımayacaklarını gösterdiler. Emek gücü sömürüsünden pay alanları sokak saldırılarına çağrıyı bizzat “Büyük Reis”in kendisi yaptı. Türkiye’nin tüm ulus ve ulusal topluluklarından işçi ve emekçileri, “başbuğ”luk-„“reislik” geleneğinin, şoven-faşişt ve yobaz-ortaçağcıl politik-askeri saldırganlığı temsil ettiğini, henüz yeterince test etmedilerse eğer, ağır sonuçlarını önümüzdeki dönemde de yaşayacağız demektir.
Ama, söz konusu olan yaşayan-canlı toplumsal bir “varlık”; çelişkileriyle var olabilen bir “bünye”dir, ve gelişmelerin tek yanlı olmadığını da biliyoruz. İşçi sınıfı ve emekçilerin kendi hakları için dövüşe kalkmaları, -bugüne dek görülen sayısız örneklerinde olduğu üzere-, kaçınılmazdır. Sürmekte olan direnişlere yenilerinin eklenmesi, giderek daha güçlü ve birleşik bir mücadelenin ortaya çıkması beklenmelidir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...