2015'te neyi büyütüp, ilerleteceğiz!
Fotoğraf: Envato
Bu yılın son yazısını yazıyoruz.
2014’ü geride bırakıyoruz. Hem de oldukça önemli gelişmelerin, savaşların, çatışma ve direnişlerin, yengi ve yenilgilerin yaşandığı koca bir yılı. Bu bir yıl boyunca görünür olan ile görünür olmayan, su yüzüne çıkanla birlikte, için için kaynayan, ‘görünmeden akan’ onca gelişme yaşandı.
Görünür olanı ile bir biçimde ilgilendik. İçindeydik, katıldık, konuştuk, tartıştık, yazdık.
2014’de işçi sınıfı büyük kayıplar verdi. Soma ve Ermenek madenci katliamları sınıfın, emekçilerin ve ezilenlerin bilincinde derin izler ve öfke yarattı. Torunlar İnşaat gibi, yüzlerce işçi cinayeti ve binlerce kayıp oldu. Sınıf dünkü yerde değil!
Sınıf mücadelesi cephesinden, Kürt özgürlük mücadelesine, kadın, gençlik alanından Alevilere uzanan, toplumsal hayatı sarsan bir çok gelişme yaşandı. Kobanê direnişi sarsıcı bir etki yarattı.
Kobanê direnişi, ezilenler, emekçiler, halklar cephesinde birleştirici olduğu kadar egemenler cephesinde de ‘çözücü’ oldu. Rojava, sadece Kürtler için değil, dünya emekçileri için bir kazanım olacak.
2014’te tepkiler, direnişler, mücadeleler, çatışmalar yaşandı. Kayıplar verdik, ama direnç bilendi, daha da büyüdü.
Berkin Elvan’ın ölümü milyonların direnişi ve tepkisi olarak, ‘geçmişin’ ve geleceğin hesabına dair bir gösterge gibiydi. Türkiye ve Kürdistan tarihinin en büyük mitinglerine, direniş ve tepkilerine tanık oldu.
İrili ufaklı onca işçi direnişi, çatışma, hak arayışı eylemi yaşandı ve sürüyor.
Ancak ‘görünür olmayan’ı ne derece bilince çıkardığımız, eskilerin deyimiyle ne kadar idrak ettiğimiz ve tüm bu olup bitenlerin, iki sınıf arasındaki çatışmada neler biriktirip, büyüttüğünü bilen bir yerden hareket edip etmediğimiz kıymetli olsa gerek.
Zira ‘Sınıfın biriktirdiği nedir? ‘Sınıfın eğilimi ve yönü nereye’ sorusu, bunun yanıtı, geleceği de şekillendirecek tutum olacaktır.
Her gelişmenin kendi mecrası var. Karıştırmamak, bir birinin yerine geçirmeye kalkmamak önemli. Ancak zihinlerdeki ayrıştırıcılığa ya da kalıplara esir olmamak da önemli. Kürt özgürlük direnişi ile işçi hareketini, sınıfsal ve toplumsal hareketi birleştirmede olması gereken adımları atmadığımızı, atamadığımızı kaydetmeliyiz. Bu doldurulması gereken önemli bir boşluk.
Sınıfın ve sınıf devrimcilerinin görünen ile görünmeyen arasındaki bağı ne derece idrak etmiş oldukları, üzerinde yürüyeceğimiz yol kadar, üzerinde durduğumuz sırat köprüsünde karşılaşacağımız kapışmanın neticesi bakımından da önemli.
Elbette 2014’ü, önceki yıldan bir bıçakla keser gibi ayırmayacağız. Her anın, günün, günlerin ayın, ayların ve yılın bir kıymeti var. Yaşanan her gelişmenin öncesi var ve diyalektik bir bütünlük içinde bakılmadan doğru sonuçlara varılmayacağını biliyoruz. Toplumsal ve tarihsel gelişmelere buradan bakıyoruz. Materyalist dünya görüşü, bilimsel sosyalizmin sistematiği, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunmanın da ancak bu kavrayışla mümkün olacağını gösteriyor.
Ve tabii ki, her yaşananı sınıfın, emekçilerin, ezilenlerin cephesinden bakarak ele almak gerek. “Günümüze kadar bütün toplumların tarihi, sınıf çatışmaları tarihi...” olduğuna, ve meseleye kişisel anılarımız ve yaşadıklarımızdan bakmayacağımıza göre, iki sınıf arasındaki gelişmelere, mücadele ve çatışmaya, ezen ve ezilen ilişkisine; ezilen ve sömürülen halkların direnişlerine ısrarla bakmak ve buradan ilerlemek için hesapları yeniden yapmakta yarar var.
Ne çıkacaksa oradan çıkacak!
Zira birkaç gün sonra yeni bir yıla gireceğiz ve neyle karşılacağımızı kestirmenin çok kolay olmadığı bir döneme de ayak basıyoruz. Ancak geriye dönüp baktığımızda ‘olağan’ ve ‘tek düze’ bir süreç yaşamadığımız, iki sınıfın da işinin kolay olmayacağı bir sürecin içinde olduğumuzu biliyoruz. Ve önümüzdeki yıl ve yılların Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve Dünya için, ‘Daha çetin geçeceği’ saptamasını yapmak hiç de zor olmasa gerek.
Evet, geriye dönüp bakmak iyidir. Toplumsal davası olanların, siyasi partinin, sendika, meslek odası, kitle örgütünün öz eleştirel yaklaşımla, geriye dönüp muhasebe yapmasında yarar var.
‘Neler oldu’, ‘Ben ve bizler ne yaptık’ sorusuna, kişi olarak, Türkiye’nin tüm demokrasi ve sosyalizm güçleri olarak yanıt vermeye ihtiyacımız var. Bu, her zaman her durumda yapılması gereken, bir şeydir.
Ancak, yıl sonunun sunduğu böyle bir ‘gelenek’ ve sorumluluk var.
Yeni yıla hangi duygu ve düşüncelerle girdiğimiz; neyin peşinden koşacağımız, neyin karşısında duracağımız, neye boyun eğmeyeceğimiz, neyi değiştireceğimiz, ne de ısrar edeceğimiz ve neyi büyütüp, ilerleteceğimiz çok önemli.
Neyi büyütüp, ilerleteceğiz!
- Emperyalizm, savaş ve yeni dönem 21 Ekim 2023 04:47
- Filistin ve TBMM'de gizli görüşme kararı 14 Ekim 2023 04:51
- Ankara saldırısı ve iktidarın yeni planı 07 Ekim 2023 04:50
- Yine Gezi, yine hukuksuzluk 30 Eylül 2023 04:53
- İktidarın politikalarına boyun eğen muhalefet yol alamaz 23 Eylül 2023 04:51
- CHP Tanrıkulu'yu AKP'nin önüne attı 16 Eylül 2023 05:32
- Karaburun Bilim Kongresi; kapitalizm ve yıkım 09 Eylül 2023 04:45
- 1 Eylül Dünya Barış Günü ve dinmeyen savaşlar 02 Eylül 2023 04:45
- Antep’teki işçi direnişleri ve gösterdikleri 26 Ağustos 2023 04:26
- Yargıtaydan hukuksuzluğa bir onay daha… 19 Ağustos 2023 04:57
- Yeni dönem ve dayatılan "yeni" yaşam tarzı 12 Ağustos 2023 04:40
- Diyanetten Kobanê davası fetvası 05 Ağustos 2023 05:05