19 Aralık 2014 00:58

Irkçılar gökten zembille mi indirildi?

Irkçılar gökten zembille mi indirildi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Avrupa’da son bir kaç yıldır sermaye basını ve partileri tarafından, radikal dinci terör gerekçe gösterilerek  körüklenen “İslam düşmanlığı” gelinen aşamada, azımsanmayacak bir taban tutturmuş durumda. Bir çok Avrupa ülkesinde “İslam karşıtlığı” üzerinden kurulan ırkçı partiler hükümet ortağı dahi oldu.
Denilebilir ki “İslam düşmanlığı” üzerinden yükselen “yeni” ırkçılık Almanya’da bugüne kadar siyasi anlamda etkili olamamıştı.
Bunun bir yanını yeri geldiğinde Hıristiyan Demokratların İslam düşmanlığını yapması oluştururken, diğer yanını halkın sağduyulu yaklaşımı oluşturuyor.
Ne var ki; Almanya’da İslam karşıtlığı üzerinden ırkçılık, son bir kaç haftadır Dresden merkezli “pazartesi eylemleri”ne bakılırsa önemli bir kitle desteğine ulaşmış durumda.
Doğu Almanya’daki yarım milyonluk Dresden’de dört hafta önce 300 kişiyle başlayan ırkçı eyleme katılanların sayısı geçen pazartesi 15 bine ulaştı. Her pazartesi pek çok kentte ırkçılar tarafından çeşitli isimler altında eylemler düzenleniyor.
Katılımdaki rakamları büyüdükçe yankısı artıyor.
Kendisini “Avrupa’nın İslamlaştırılması’na karşı Avrupalı Yurtseverler” (PEGIDA) olarak adlandıran, başında da adi suçlardan hapis yatan bir zatın bulunduğu bu “yeni” ırkçı hareket, açık olarak ülkede yaşayan yabancıları, İslam ülkelerinden gelen göçmenleri hedefe koyuyor.
Halk arasında düşmanlık ve nefreti körükleyerek, bölücülük yaparak emellerine ulaşmaya çalışıyorlar. Ancak güvenlik ve yargı birimleri bunlara “düşünce özgürlüğü” adına izin vermeye devam ediyorlar.
Özellikle Merkel’in muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi eylemlere “anlayışla” yaklaşıyor. Sokağa çıkan göstericileri “Kaygıları anlaşılabilecek kitle” ya da “Öfkeli vatandaşlar” olarak tanımlıyor.
Hiç şüphesiz; göçmen oranının sadece yüzde 2.2, Müslüman oranının yüzde 0.1 olduğu Dresden’in, ırkçılar tarafından “İslam tehdidi” gerekçesiyle merkez haline getirilmesi üzerinde düşünmek, doğru sonuçlar çıkarmak gerekiyor.
Bugün HoGeSa, PEGIDA, DÜGIDA, BOGIDA, MÜGIDA... gibi adlarla ortaya çıkan ırkçı ve yabancı düşmanı inisiyatifin asıl hedefi, göçmenlerle Alman halkı arasındaki ayrımı derinleştirmek; etnik-dini değerleri öne çıkararak sosyal sorunların kaynağını gizlemektir. Çeşitli Neonazi örgütlerinden Almanya İçin Alternatif (AfD) partisine kadar muhafazakar-sağcı çevrelerce desteklenen bu hareketlerin günümüzde bu denli kitle toplamasının asıl nedeni elbette egemen siyasetin yıllardan beri İslam karşıtlığı üzerinden geliştirdiği söylem bulunuyor.
Bu nedenle İslam düşmanlığı temelinde yükselen ırkçılık gökten zembille inmedi. Tersine egemen siyaset tarafından özel bir zemin hazırlandı.
Eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, “İslam Almanya’ya aittir” dediği için eleştirilerin hedefi olurken, Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri aşağılayan Thilo Sarrazin alkışlanmış, el üstünde tutulmuştu.
Dahası, kökleri 11 Eylül 2001 saldırısından sonra geliştirilen “medeniyetler çatışması”na kadar uzanan İslam ülkelerinden gelen göçmenlerin “potansiyel suçlu”, “devletin sırtından geçinen asalaklar” olarak ilan edilmesinden bu yana, İslam karşıtlığı üzerinden yapılan ırkçılık prim yapmaya başladı. Çünkü, devleti yönetenlerle, ırkçılar arasında bir zihniyet birliği sağlanmıştı. Hal böyle olunca da İslam karşıtlığı üzerinden ırkçı ve yabancı düşmanı görüşleri yaymak çok daha kolay hale geldi. 
Bu nedenle, bugün Almanya sokaklarında Hıristiyan-Batı değerlerinin ifadesi olan “Abendland”ın İslam’dan kurtarılması çok daha etkili bir söylem haline gelmiştir. Bunda radikal dincilerin Ortadoğu’da yaptıkları insanlık dışı katliamlar, kelle kesmeler de önemli rol oynamaktadır. 
Faşist akımlar tam da bu korkuları kullanarak güç toplamayı, belli kesimleri etkilemeyi hedefliyorlar.
Irkçı hareketin özellikle Doğu Avrupa’da daha geniş bir zemin bulması dikkat çekicidir. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra bu bölgede sağcı-milliyetçi-ırkçı hareketleri güçlendirmek, solu zayıflatmak için özel bir çaba sarf edildi. İstihbarat örgütleri tarafından ırkçı örgütlerin kurulduğu biliniyor.
Gelişmeler karşısında Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin de duyarlı olması ve ırkçılığa karşı yapılan eylemlere katılmaları birlikte yaşam açısından büyük bir önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa