12 Aralık 2014 00:56

Evde mecburi Almanca mı dediniz?

Evde mecburi  Almanca mı dediniz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Almanya bir haftadır göçmenlerin evde ve kamuoyuna açık alanlarda zorunlu olarak Almanca konuşması gerektiğini tartışıyor. Bir deli kuyuya taş atmış, herkes çıkarmaya çalışıyor misali...

Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı CDU’nun, sadece Bavyera eyaletinde örgütlü kardeşi Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin bugün Nürnberg’de başlayan kongresi öncesinde hararetle yapılan “Almanca tartışması” öyle görünüyor ki bir süre daha devam edecek. Partinin yönetim kurulunca önce görüşülmesine onay verilen önergede, göçmenlerin topluma daha iyi uyum sağlaması için evde ve kamusal alanlarda zorunlu olarak Almanca konuşması talep ediliyordu.

Gelen tepkiler üzerine önerge “Burada sürekli yaşamak isteyenler günlük hayatta Almanca konuşmaya teşvik edilmeli” şeklinde değiştirildi.

“Almanca’nın evde zorunlu olması” saçmalığı sadece göçmenlerin değil, toplumun geniş kesiminin tepkisini çekti haklı olarak.

Başta sosyal medya olmak üzere, değişik alanlarda bu öneriyle daha çok alay edildi.

Zira, göçmenlerin evde Almanca konuşmasını kim, nasıl denetleyecek?

Yoksa Bavyera’da göçmen evlerini tek tek kontrol eden, dinleyen bir “Almanca polisi” mi kurulacak?

Prusya döneminde kurulan “Kahve Polisi”nin bir benzeri daha mı geliyor?

Yazılanlara göre, 1781’de Büyük Friedrich tarafından ilan edilen bir kararda, “Kahvenin evlerde ve açık alanlarda yapılıp içilmesi yasaktır. Kahve sadece devletin sattığı paketlerde alınabilecek” deniliyordu. Kahve yerine ulusal içki biranın içilmesinin teşvik edildiği o yıllarda, kurulan bir polis teşkilatı evlerin önünde geçerek kimin kahve pişirdiğini tespit ediyormuş. Malum, kahvenin kokusu keskin olduğu için yapanlar hemen yakayı ele veriyormuş...

Peki evde Almanca dışında bir dil konuşulduğunda nasıl tespit edilecek.

Bu konuda da tarihte örnekler var.

Araplar Türkleri Müslüman yapmak için epey savaş yaptı. Sonunda savaşları kazanıp Türklere Müslümanlığı kabul ettirdi. Ancak buna rağmen günlük yaşamda gereklerini yapmıyorlarmış. Bunun üzerine Müslüman Araplar, Müslümanlığı sözde kabul eden Türklerin evine yerleşmiş, böylece evde ibadet zorunlu olmuş. Bu sayede Türkler zamanla İslam’ın bütün şartlarını yerine getiren bir halk olmuş.
Bavyeralıların göçmenlerin Almanca konuşup konuşmadığını nasıl kontrol edeceği konusunda en dikkate değer önerilerden birisini solcu Müzisyen Konstantin Wecker yaptı. Wecker, her CSU’lunun evine bir sığınmacı almasını, böylece sığınmacıların hem dil hem barınma sorununun çözüleceğini, sonunda da göçmenlerin CSU’lulardan daha düzgün Almanca konuşacağını ifade etti sosyal medya üzerinden.
Zira, Bavyera Almancasını anlamak için normal Almanca bilenlerin epey çaba sarf etmesi gerekiyor.
Görülebileceği gibi öneriler farklı farkı.

İşin şakası bir yana, örgütlü olduğu eyalette tek başına hükümette olan, federal düzeyde de koalisyon hükümetinin ortağı bir partinin böyle bir öneriyi tartışmaya açması dahi kendi başına gericiliğin, yerli ve göçmenler arasında ön yargıları kışkırtarak, siyasi rant elde etme planlarının hangi aşamaya geldiğini gösterme bakımından önemli.

Yoksa günümüz Almanya’sında hiç kimsenin, kimin nerede hangi dili konuşacağını belirlemesi mümkün değildir.

Açıktır ki, göçmenlere ve yoksullara karşı izlediği politikalarla çoğu zaman klasik ırkçı partileri aratmayan sözde “Hıristiyan demokrat” CSU, asıl olarak Alman halkı arasında göçmenlere karşı ön yargıları körükleyerek, bölünmeyi derinleştirmeyi amaçlıyor. Son dönemlerde ülkeye fazla sığınmacı geldiğine dair yapılan tartışmalar üzerinden yaratılan hassasiyet devam ederken, bu kez de dikkatleri göçmen düşmanlığına çevirerek emellerine ulaşmaya çalıştılar.

Eğer maksatları gerçekten göçmenlerin Almanca öğrenmesine yardımcı olmak olsaydı, o zaman Almanca öğrenmenin farklı biçimde gündeme getirilmesi söz konusu olur, gerekli alt koşulların yaratılması için hareket edilirdi. Kısaca ortada tamamen kötü niyet ve gerici bir politika bulunuyor. Bu nedenle tamamen siyasi rant elde etmek amacıyla popülist tarzda gündeme getirilen göçmenlerin zorunlu olarak Almanca öğrenmesi aynı zamanda bu partinin sorunları nasıl da uçlaştırdığını göstermesi bakımından önemli.Ancak, Almanya artık bu türden basitliklere pabuç bırakacak bir ülke değil...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...