01 Aralık 2014 00:52

Talancının ampulü

Talancının ampulü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Irak’ta Amerikan işgalinin taze olduğu vakitler. Bir grup eski özel kuvvetler ajanı, kalkıp Irak’a gider. Daha arama noktasında insanları öldürmeye başlarlar. Gider işgalin başındaki Amerikan komutanını bulurlar. İntikamı alır, işgalcileri ortadan kaldırırlar. Bu sayede Irak da kurtulur.

Bu henüz tarih kitaplarına geçmedi. Bölgedeki Kürt yönetimine de nefret kusan Kurtlar Vadisi Irak filminin konusu kısaca böyle. İlk AKP hükümeti kurulduktan bir iki ay sonra başlayan ve malum, hâlâ devam eden dizinin kahramanlarının ilk filmiydi bu. Tarihi yeniden yazmaya çalışmanın bir örneğiydi. Kurmacaydı, ama rahatlatıcı etkisi bundan biraz fazlaydı; film haliyle bile Batılıları rahatsız etme becerisi gibi. Bölgenin kurtarıcı ve hamisi Türkiye söylemlerine, ya da hayallerine pek uyumluydu. Polat Alemdar ya da sivildeki ismiyle Necati Şaşmaz, küçük çocukların kahramanı, gençlerin rol modeli, memleket aydınının temsilcisi olabildiğine göre, o kadar da kurmaca olmayabilir.

Biri dinle ilgili bir tweet bile atsa halkın bir bölümü incinebilir ama sözkonusu olan bazı özel insanlar olunca şirk koşmak bile serbest, bildiğiniz gibi. Aslında bir tek özel insan biliyoruz da, Polat Alemdar yabancı değil. Amerikalı komutanla otelde karşılıklı oturdukları bir sahne var filmde. Polat ve arkadaşları beş yıldızlı bir otelin lobisine bomba koyarak işgali bitiremeyeceklerini burada öğreniyorlar. Beyaz takım giyen Amerikalı kolay lokma olmadığını gösterip konuşuyor: “Barışı sağlamak için beni tanrı görevlendirdi. Bunu sağlayan tanrının çocuğudur.” Polat Alemdar cevap veriyor: “Benim senin gibi bir çocuğum yok.”

Bunlar olurken öfkeyle burnundan nefes veren Memati adında bir silah arkadaşı vardı Polat’ın o zamanlar. Bir süredir yok artık. Necati Şaşmaz, zamanın başbakanıyla “kedi gözleri” ve nazar üstüne sohbetler ederken Gezi parkına erzak çuvalları taşıyan, Gürkan Uygun. Vadiden ayrılıp yeni diziye başlamıştı. İşte, seti basılan Kaçak, o dizi. “Biz IŞİD’iz” diyenlerin demir sopalarla İstanbul’da çekim ekibine saldırıp yaralaması ve polisin defalarca aranmasına rağmen olay yerine bir saat sonra gitmesi olayına konu olan dizi. Kendini “tanrının çocuğu” mu yoksa kendisi mi sanarak, her neyse, şehir ortasında, kameraların gözü önünde, tanınmış insanlara bile saldıracak kadar gözü dönmüşlüğe, ihbarı dikkate almama örneğindeki gibi bunlara göz yumulmasına, sırtlarının sıvazlanmasına, bir kez daha tanık oluşumuzun ev sahibi.

Özetle, Amerika’yı bulan Müslümanlar dünyanın yuvarlak olduğunu da söylemişti, bugünün Amerikalılarına da Irak’ta hadlerini bildirmişti, deri giyen Geziciler zaten başörtüsüne işemişti ama bu yazı yazıldığı sırada, bu son saldırıyı yapan çetelerin hangi sebepten dolayı haklı, ya da saldırıya uğrayanın, tepki gösterenin ne derece suçlu olduğu henüz açıklanmamıştı. Ama bugüne kadar bu çeteleri destekleyip palazlandırmadıklarına dair kaç nutuk çektiler, sayan oldu mu?

Kolomb’un Amerika’yı “bulan” kişi değil de, oranın başka bir kıta olduğunu çözüp emperyalist efendilere haber uçuran kişi olduğu zaten söylendi. Ama henüz o da çözmemişken, nelere nelere inanıyor, kendini ve başkalarını inandırıyordu. Karşısına çıkan ilk bitkiyi koklayıp arkasındakilere dönmüş, gururla demişti ki; “Tarçın bu.” Çünkü tarçın Asya’da olurdu. Tam da bu yüzden o tarçın falan değildi, Kolomb uydurmuştu. Ceviz buldu, “Aa Hindistan cevizi” diye bağırdı. Orasının Hindistan olmasını istiyordu, teorisini de ona göre yazdı. Sonra ağaçları kesip insanları zorla altına gönderdi. İşte o “camiye benzeyen tepe” gözlemlerini anlattığı ve altın hediyeler veren, silahları tanımayan yerlilerin ne kadar kolay köleleştirilebilir olduğunu uzun uzun yazdığı günlüğünde daha ne zırvalar var. Bunun doğru olmadığının kısa sürede anlaşılması konuyu kapamıyor. Yalancının mumu sönse, talancı ampulü köklüyor. O yüzden üstünden 500 seneden fazla zaman geçince bile, beyaz adam kıtanın yerlilerine hâlâ “Hintli” (Indian) diyor. Talan büyükse, yalan da o kadar büyük oluyor mecburen.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...