19 Kasım 2014 00:50

Modern ama hastalıklı

Modern ama hastalıklı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Zıt anlamlı sözcükler dünyası siyah / beyaz, iyi / kötü, güzel / çirkin gibi sözcüklerden geçilmez. Oysa çağımızda zıt anlamlı sözcükler kadar zıt sonuçlar doğuran sözler de bir o kadar önemlidir. Onları ard arda duyduğunuzda karşıtlık duygusu vermese de yaşam karşılıkları sonuçları itibarı ile zıttır. Kömür / doğalgaz, kömürlü ütü / yüksek buharlı ütü, leğen / çamaşır makinesi, duş / su kovası, tulumba / çeşme, soba / kalorifer, çalı süpürge / elektrik süpürgesi, traş sabunu / traş köpüğü gibi, katı sabun / el sabunu…
Tüm bu sözlere bakınca yoksulluk / zenginlik, dün / bugün, refah / yoksunluk karşıtlığını akla düşürse de asıl çelişki hastalık /iyilik hallerine dairdir. Misal, kömür sobası kullananlar odun ve kömürü yaz sonunda alır, bodrumuna taşır, odunları kırar, her sabah külü çeker, bahçeye taşır, sobayı yakacakla doldururlar. Oysa doğalgazlı kalorifer kullananlar için tüm bu işlemler tek saniyede bir tuşa basmaktan ibarettir. “Konforumuz arttı ama daha fazla hastalanmaya başladık” tespitinin fotoğrafıdır bu yazdıklarım. Üstelik sobalı yaşamda gece soba söner, oda ısısı azalır ve vücut ısısını korumak için uyurken bile kalori harcarız. Oysa kaloriferli yaşamda gece de ısınma sabit oda ısısında tutulabildiğinden bizim yerimize kaloriyi yani enerjiyi doğalgaz tüketir. Bunun adı daha kilolu, tansiyonu daha yüksek, kalbi daha bir tekleyen, şeker hastalığına daha fazla yakalanma riski olan insan demektir.

Gündelik hayatın akışındaki ufak değişiklikler hastalıklara giden yolda daha bir belirleyici oluyor. Örneğin yakın yıllara kadar erkekler her sabah yaklaşık on dakikalarını ayna karşısında sakal traş olarak geçirirdi. Traş fırçası ile sabun köpürtülür, sonra cilde iyice yedirilerek yüze masaj yapılmış olurdu. Şimdilerde yerini hazır köpük veya traş makinesi almış oldu ki süre oldukça kısaldı. Yani modern çağ, erkeklerin binyıllardan bu yana harcadıkları traşa bağlı enerji tüketimini son yıllarda hızla sınırlamış oldu.

Şeker hastalığı geçtiğimiz hafta, bir güne adı verildiğinden medya üzerinden genişçe tartışıldı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgın misali en hızlı artan hastalık diyabet, yani şeker hastalığı. Bu hızla gider ve çözüm üretilemezse yakın bir zamanda nerede ise her beş kişiden birisi diyabete yakalanacak. Buradaki asıl sorun şeker hastalığının tekil kalmama özelliği. Yani ek hastalık ve / veya organ hasarlarına yol açması. Ayağı kesilmiş olanlardan tutun da böbrek nakli bekleyenlere, felçli hastalardan kalp hastalarına birçok durumda en sık neden altta yatan şeker hastalığıdır diyebiliriz. Hareketsiz yaşam tarzı ve kapitalizmin insanlığın doğuşundan bu güne yerleşik olan beslenme alışkanlıklarımıza kökten müdahalesi sorunu bu boyutlara taşıdı.

İşte bu nedenle spor yapmaya davet ediliyor insanlar. Ama hangi sporu yapmalı? Giderek seyirlik olan egzersizlere spor demeye başladık. Ama hangi spor arabasını küçük çocukları ile birlikte yıkayan bir anne babanın hazzına denk düşer? Hangi ücretli spor salonu pazardan elle taşınmış filelerin harcattığı kaloriyi ruhsal iyilik haline çevirir?

Sağlıcakla kalın, teknolojinin sizi tembelleştiren olanaklarından mümkün olduğunca uzak durun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...