17 Kasım 2014 01:00

Terim mi yoksa Erdoğan mı suçlu?

Terim mi yoksa Erdoğan mı suçlu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye Futbol milli takımı kötü.
Şu an ülkede ne iyi ki?
Soruyu şöyle düzeltelim: AKP iktidarı ortada iyi denebilecek ne bıraktı?
“Her şey çok iyi. Bunu hazmedemeyen ‘iç ve dış çeteler’, ‘lobiler’ işbaşında”... İktidar sözcüleri tarafından sürekli olarak sarf edilen bu söylemin ‘başarı ve mağduriyet’ algısı yaratma çabasının dışında bir karşılığı var mı ki?
Geçici, düşük ücretli, yarı zamanlı ve güvencesiz çalışma almış başını gitmiş.
Yılda ortalama 1200-1300 işçi iş cinayetine kurban gider olmuş.
Ülkenin Çalışma Bakanı da itiraf ediyor: 18. yüz yıl koşullarında üretim yapılıyor!
Avrupa’nın en gelir eşitsizi ülkesi.
En alttaki yoksullar ile en üsteki zenginler arasında uçurum büyük. Türkiye’nin milyarderlerinin sayı artıyor iş cinayetlerindeki artışa paralel!
20 milyon yoksulu var kayıtlı.
Hukuk çökmüş!
Basın özgürlüğü yerlerde.
Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci cezaevi. Ama iş bununla sınırlı değil. Aynı zamanda bu ülke, işinden edilen gazeteciler rekortmeni.
Dünyada basın özgürlüğünde 154. sıraya... Ama yetmiyor en geriye, en kötüye gitmek için bastırıyor iktidar. İstiyor ki, aynı manşetleri atan sekiz gazete sayısı daha da çoğalsın!
Üniversitelerin hali ortada. Üniversitelerin uluslar arası sıralamadaki geriliği, akademik yayın sayısındaki düşüklük gerçekleri gün gibi önümüze seriyor.

CEBELİTARIK’LA ANILMAK!

Spor meselesine gelince... Her branşta ülke, uluslar arası turnuvalarda başarısızlıkta müthiş bir istikrar sergiliyor.
‘Yıldızlar topluluğu’ denilen futbol takımı da çok kötü bir performans sergiliyor.
Son 6 büyük turnuvanın sadece birinde boy gösterebilmiş. 2008 yılından bugüne milli takım hiçbir uluslararası arenada yer almamış.
Milli takımın teknik direktörü Fatih Terim çok formsuz. Tamam!
Takımı gençleştirmemiş, geleceğin takımını kuracağını söylemesine rağmen... 30 yaş üstü futbolcularla doldurmuş takımı. Eyvallah!
Fakat tek başına Terim suçlu olabilir mi?
Terim’in tabloyu değiştirmek için gelmiş olması... 7 yıllık kontrat imzalayarak beklentileri yükseltmesi hedef şaşırtmamalı.
Sadece 30 bin kişinin yaşadığı Cebelitarık Almanya’da 4 yiyor. İstanbul’daki en küçük ilçesinde bile Cebelitarık’ın 10 katı nüfusun yaşadığı Türkiye’de son dönem 3’lere 4’lere abone...
Altyapınız olmayacak. Spor tesisleriniz olmayacak. Okullarda spor salonları, sahalar olmayacak. Spor kültürünüz olmayacak ama milli takımlarınız başarılı olacak!
Bu olacak iş değil!

ÜLKE NEYSE MİLLİ TAKIM DA O!

Aziz Yıldırım milli takım için çözümü bulmuş: “Alman Milli Takımı’nda Tunus asıllı Khedira oynuyor, Türk çocuğu Mesut Özil oynuyor. Birçok ülkenin milli takımında yabancı oyuncu var. Bizim Milli Takım’ın santrforu da yabancı olsun.”
Acaba kabul ederler mi sorusunu da ortadan kaldırmış Yıldırım...
“Parayı verirsen kabul ederler. Basacaksın parayı, getireceksin yabancı golcüyü.”
Tabii canım Almanya’nın alt yapısı yok.
Mesut’u Mesut yapan, Khedira’yı Khedira yapan Almanya’nın futbol altyapısı değil! Bastırıyor parayı alıyor(!)
Para her şeyi çözseydi, futbol kulüplerimizin yüz milyonlarca avrolarla ifade edilen borçlarına rağmen bir başarısı olurdu. Öyle değil mi?
Fenerbahçe yönetimi, geçen hafta bir grup taraftarının kombine biletlerini keyfi bir şekilde iptal etti.
Bundan böyle tüm kulüpler aynı yolu izleyebilir. Çünkü  artık ‘makul şüphe’ yeterli statlardan kovulmak için.
Sadece statlarda mı?..
Ülke hukuk sistemi için her alanda geçerli bir kaide artık makul şüphe!
Ülkenin hali neyse sporumuzun da hali o.


NEYİMİZ ÖVÜNÜLESİ Kİ?

Memleketin her mevzuunda...
Dünyanın bütün mesellerinde (Amerika’yı kim keşfetti, cami dünyanın neresine yakışıra kadar)...
Her insanın hayatı üzerinde Cumhurbaşkanı sarsılmaz bir otorite!
Fakat hiçbir işte günahı, suçu, sorumluluğu yok!
Otoriteler tartışılmaz. Biz de öyleyse kurdukları düzeni sorgulayalım.
AKP’nin ekonomik uygulamaları emek üzerinde tahribat yaratmış! Türkiye’deki sosyal gelişmeyi; ortalama yaşam süresi, akademik yayın sayısı, basın özgürlüğü ve spordaki gelişmeler açısından incelediğimizde de karşımıza berbat bir tablo çıkıyor.
“Türkiye’nin sosyal gelişme açısından hem mutlak hem de karşılaştırmalı olarak AKP öncesi dönemde çok daha başarılı olmuşken, AKP döneminde mutlak olarak yavaşlamış ve göreli karşılaştırmalar açısından da birçok ülke grubunun arkasında kalmaya başlamıştır.” (Söz konusu karşılaştırma için bakınız Turan Subaşat, İktisat Toplum dergisi, 2013).
Suçlu sizce kim?


İŞTE BU ANLAYIŞ TÜY DİKİYOR!

Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Mart 2015’te açılacak Ordu-Giresun Havalimanı’nı şöyle övdü: “Havalimanı için milyonlarca metreküp taş taşındı. Havaalanının 2 kilometre yakınında son derece kaliteli ve tuzlu suya dayanıklı taşların olması bizim için büyük bir avantajdı. Tabii bir dağı yok ettik ama sonuçta da çok güzel bir havaalanına kavuştuk.”
Anlayış bu: Dağı yok ettik, denizi doldurduk, kumsalı bitirdik ama olsun! Kuzey ormanlarını yok ettik ama İstanbul’a yeni bir köprü ve havaalanı hediye ettik. Borçlarınızı büyüttük, çalışma koşullarını ağırlaştırdık, emeğinizi ucuzlattık, sizi taşerona mahkum ettik, işsizliği çözmedik ama olsun ekonomiyi büyüttük. Altyapısını kurmadık, yarattığı trafik yoğunluğunu önemsemedik ama her tarafı AVM’lerle donattık.
Örnekleri çoğaltmaya gerek yok sanırım. Bu anlayış her tarafa tüy dikiyor. Stop.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...