14 Kasım 2014 00:52

Brezilya’ya öykünmek!..

Brezilya’ya öykünmek!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aslında Brezilya ile Türkiye’nin oyun karakteri birbirine çok benziyor. Brezilya’da da “yıldızlar” ve “hamallar” var, Türkiye’de de. Daha doğrusu Türkiye’nin kadrosunda medyanın da gazıyla kendisini “yıldız” zannedenler var. Ama tabii iki takımın kadrosundaki “yıldızlar” arasında olduğu gibi “hamallar” arasında da büyük bir kalite farkı söz konusu...

Skora bakmayın. Bu özel maçtan çıkarılacak temel sonuç şu: Ne Brezilya, Dünya Kupası’ndaki Almanya bozgunundan ders çıkarmış, ne de Türkiye son dönemdeki kötü gidişini değiştirebileceği yolunda umut veriyor.

İki takım da topa sahipken modern futbolun çok uzağında, demode bir anlayış sergiliyor. Ama Brezilya son derece etkili pres uygulayabilen “hamalları” sayesinde, “yıldız” oyuncularının şov esintili “lüks” oyun tarzından kaynaklanan çok sayıdaki top kaybını tolere edebiliyor. Günümüzde futbolun geldiği nokta bu kadar çok top kaybını kaldırmaz. Türkiye gibi zayıf bir rakip karşısında top kayıpları tolere edilebilir ancak, güçlü takımlar karşısında da bu şekilde oynaması durumunda Brezilya yeni hüsranlar yaşayabilir.
Brezilyalı oyuncular, topu kaybettikleri anda uygulamaya başladıkları amansız pres ile topu yeniden kazanmaya çalışıyorlar. Çoğu zaman da bunda başarılı oluyorlar. Bu anlarda ilkel görüntüden sıyrılıp dayanışma ruhuyla mücadele eden modern bir takıma dönüşüyorlar.

İşin “oynama” kısmında ne kadar ilkel görünseler de, “oynatmama” kısmında modern futbolun gereğini hakkıyla yerine getiriyorlar. Türkiye ile aralarındaki en belirgin fark bu. Bizim oyuncularımız gerek taktik anlayış, gerek oyun karakteri, gerekse de fiziksel olarak ne böyle etkili bir pres yapabilecek, ne de böyle etkili bir prese karşı direnç gösterip topu koruyacak kalitede ve kapasitedeler...

Yani aslında işin sırrı kaptırılan ya da savunmalardan dönen ortadaki topları tekrar takıma kazandırmaktan geçiyor. Brezilya’nın “hamalları” Türkiye karşısında bunu fazla zorlanmadan başardılar ancak daha güçlü takımlar karşısında bu kadar çok top kaybetmek, başlarını ağrıtabilir... Ayrıca Neymar, Oscar ve Willian gibi oyuncuların bireysel oyun tarzlarının, savunma yapmayı bilen takımlar karşısında ne kadar işe yarayacağı da son derece şüpheli...

Brezilya genel anlamda ilkel futbol oynuyor. Ağırlıklı olarak yıldız oyuncularının bireysel yetenekleri ve becerileriyle sonuca gitmeye çalışıyor. Türkiye ise oyun anlayışı bakımından Brezilya’nın çok daha aşağı seviyelerdeki bir kopyası gibi adeta. Seviye farkı elbette en başta oyuncu kalitesinden kaynaklanıyor. İlkel futbol oynayan bir takımın düşük seviyedeki bir kopyası olmak pek umut verici bir durum değil.
En az bunun kadar vahim olan ise başta Fatih Terim olmak üzere memlekette futbol üzerine ahkam kesen neredeyse herkesin Brezilya’yı yüceltip yere göğe sığdıramaması. Futbol cehaleti ile aşağılık kompleksi bir araya gelince ortaya böyle bir tablo çıkıyor işte...

Fatih Terim, farklı yenilginin bazı gerçeklerle yüzleşilmesi bakımından iyi olduğunu, Brezilya ile Türkiye arasında büyük farkı herkesin görmesi ve bilmesi gerektiğini söylüyor.

Ayakların yere basması ve kendimizi bilmemiz konusunda yaptığı uyarılar iyi hoş da, bugüne kadar her maçtan önce bütün rakiplere karşı meydan okuyan tarzda büyük konuşan ve atıp tutan kendisi değil miydi?.. O konuşmaları neye dayanarak, neye güvenerek yaptığını öğrenmek isterdik...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...