Hava tahmini bütçesi eşitlik bütçesinden büyük!

Bütçe dediğin nasıl bir toplum yaratmak istediğinle alakalı, kime ne kadar pay ayırıyorsan onun devleti oluyorsun. Net. Görünen o ki kadınların devleti değil karşımızdaki!

Bir devletin bütçesi ne zaman “kadınlar için” olur? Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alanda karşılaştıkları cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele etmek için özel önlemlerin alınması ve kadınların eğitim, sağlık, sosyal hizmet alanlarından azami derecede faydalanmasının önünün açılması için “özel pay” ayrılmasıyla. Peki 2015 bütçesinde durum ne? Tek cümleyle özetleyelim: bütçe tasarısı kadın özgürlüğü ve eşitliği için hiç bir özel kalem barındırmadığı gibi bütün maddeleriyle eşitsizliği ve bağımlılığı dayatıyor!

2014 yılı bütçesinden eğitime ayrılan pay yüzde 11 arttırılıyor ama yatırımlar için ayrılan pay sadece yüzde 9. Bu da yeni okullar, kreşler açmak için değil özel okullara kaynak transferi yapmak için ayrılmış durumda. Yeni okulöncesi kurumlar açmayan, var olan kamu kreşlerini de kapatan AKP, 2015 yılında da çocuk bakımını kadınların sırtına yüklerken, olan bütçeyi de sermayenin lehine kullanıyor. Eğitim harcamaları doğrudan kadınların toplumsal yaşama katılımları ile ilgili olduğu için ne kadar az harcama o kadar çok eve bağlanma, o kadar çok güvencesizlik demek! Eve bağlama ve güvencesizleştirme operasyonu bununla sınırlı değil…

Kadının adına tahammül edemeyip Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürülen bakanlığa 2015 yılında yüzde 19 daha fazla gelir ayrılıyor. Peki bu artırılan pay ne için harcanacak? Kadınların birey olarak güçlendirilmesi, bağımsızlaşması ve eşitlik teamülleri gereği sağlanması gereken destekler için mi? Hayır!

18.249.634.000 TL geliri olan Bakanlık harcamalarının yüzde 87`si kişilere dağıtılan aylık engelli, çocuk, yaşlı bakımı hizmeti ücretlerine ayrılıyor. Bu yardımların muhataplarının neredeyse tamamına yakınının kadınlar olduğunu biliyoruz. Bu yolla yaratılan bağımlılık mekanizması ile hem kadın istihdamı resmi istatistiklerde yüksek gösteriliyor hem de kadınların köle gibi ev içlerinde çalışmalarına göz yumuluyor. Bir taşla iki kuş!

Bakan İslam, bütçe görüşmelerinde sosyal yardımlar dışındaki hiçbir soruya net cevap vermezken, bakanlığın bütçesinin bu biçimde oluşturulmasının ne kadar da “politik” bir tercih olduğunu “yalnızca hizmet değil aynı zamanda politika bakanlığıyız, bakın ismimize” diye özetleyiverdi. Neyin politikası? Kadınların toplumsal eşitliği ihtimalini doğuracak herhangi bir kaleme bile tahammül edemediğini gösteren harcamalarıyla, politikasının “aman ha ne eşitliği” politikası olduğu görülüyor.
Misal; kadınların eşitlik sorununu gündem etmesi, araştırmalar yapması beklenen Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün payı 1.5 milyon liraya yakın azaltılıyor. Hükümet, 2014 yılında günde beş kadın öldürülürken; hava tahminleri yapan Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne bile KSGM`den daha fazla yatırım yapıyor! Kadın örgütlerinin tepkisi sonucu kapatamadıkları müdürlüğü parasız bırakarak çökertme niyetindeler anlaşılan.

Bir dikkat çekici not: Kadına yönelik şiddetle ilgili araştırmayı ancak 2008 yılında yapabilen ve araştırmayı bugüne kadar yenileyemeyen bakanlık, son 11 yılda büyük bütçeler ayırarak aile konusunda 27 araştırma yaptırmış. Her gün 5 kadının öldürüldüğü ülkede, 2014 yılının “en önemli araştırması”nın ise “Türkiye’de Doğurganlık Oranlarının Düşmesi,  Potansiyel Etkiler ve Proaktif Sosyal Politika Önerileri” araştırması olduğunu söylüyor!  

2014-2016 yılları arasında yürütülecek 9 milyon 601 bin avro bütçeli “Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi”ni büyük kalemlerden biri olarak ortaya koyuyor bakanlık. Daha önce bu konuyla ilgili haberler yapmıştık (http://www.evrensel.net/haber/83941/bir-de-odul-verseydiniz).  Bu proje, şiddet sarmalından çıkmak isteyen kadınların yeni bir hayat kurması için değil, şiddet uygulayan erkeklerin “rehabilite edilmesi” ve kamu personelinin “eğitilmesi” odaklı bir proje.  Yani yine kadına yeni bir şey yok!

Ayinesi kadın erkek eşitsizliğini derinleştirmek olan iktidarın bütçesinden kadınlar için “yeni bir şey”  beklemek de e biraz tuhaf olurdu…