10 Kasım 2014 01:00

Kağıt gibi ezilirken kağıt üzerine bakmak

Kağıt gibi ezilirken kağıt üzerine  bakmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bazılarında kalem oynatılacak... Ve kağıt üzerinde tutacak hedefler!

Bazılarında ise hayat uydurulacak kağıt üzerinde yazılanlara... Kanatarak, ezerek, eğip bükerek, un ufak ederek!

Yaşanacaklar sadece kağıt üzerinde rakam değişikliğiyle sınırlı olsaydı... Bir yere kadar ‘eyvallah’ denilebilirdi. Başbakan Davutoğlu’nun, 4 yıl sonrası için söylediği, “2018 yılında ülkenin milli geliri 1.3 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşacak” sözüne mesela.

Söz konusu hedefte kağıt üzerinde bir oynamayla karşılaşabiliriz.

Şöyle ki...

Bir ay önce açıklanan 3 yıllık Orta Vadeli Ekonomik Program diyordu ki? 2017 milli geliri 971 milyar dolar olacak!

Başbakanın açıkladığı 1.3 milyar dolarlık hedefle arasında 329 milyar dolarlık bir fark var.
2017 yılından 2018’e, bir yılda söz konusu fark kapanır mı?

büyümeBir yılda 329 milyar dolarlık farkın kapanması için ekonominin yüzde 33 büyümesi gerek. Bir yılda böyle bir artış mümkün mü?

Değil!

Sayın başbakan iki programı da kurmaylarınız hazırladı. İkisinin de hesabını kitabını sizler yaptınız. İki program arasında bu kadar büyük fark nasıl olur?

Yoksa programlardan birinde fazlaca hesap hatası mı yaptınız?

Cevabını biz verelim. Ortada hesap hatası falan yok.

Normalde mümkün olmayacak bir hedef koyduğunuza göre...

1) Balık hafızalı olmamıza güvenip, ‘iyi bir gelecek’ beklentisi yaratacak algı yöntemine başvurdunuz.

2) Yalancı çıkmamak için milli gelir hesaplanmasında bir revizyon yapıp, yani kağıt üzerinde düzeltip, o rakama ulaşacaksınız.

Milli geliri rakamla yükseltecek, AB mevzuatına uygun yeni bir hesaplama yöntemi bulursunuz, eminim!.

‘Bu ülkede kayıt dışı çok yüksek. Hem hesap uluslar arası standartlara uygun’ propagandasıyla kamuoyunu da buna ikna edersiniz.

Sadece geleceğe umutla baklanın... Ekonomik büyümeyle övünmenin... Karın doyurmadığını her geçen yaşayarak öğrenen emekçiler giderek kağıda değil kendi gelirlerine bakmayı öğreniyor.
Bu yüzden dedik ya bazı kalem oynatmalarınıza bir yere kadar ‘eyvallah’ denebilir diye...
 
DİKKAT BU KALEMDEN ÖTE BİR ŞEY!

Ama olay sadece kalem oynatmayla sınırlı değil!

‘Eyvallah’ denilip geçilemeyecek durumlar  var ortada!

‘Böyle bir durumda hayatı kağıt gibi ezilecek olanların temsilcileri, bir tutum almayıp susacak mı?’ sorusunu işte bu yüzden soruyordu Evrensel’in önceki günkü başyazısı.

Örnek, işsizliğin yüzde 7’ye düşürülmesi hedefi.

Mevcut tablo içerisinde bu da iddialı bir hedef. Üstelik bu da Orta Vadeli Program’daki hedeflerle uymuyor.

Peki bu hedefe de kağıt üzerinde kalem oynatmayla mı ulaşılacak?

Kesinlikle hayır!

Yazıyor işte programda. Kalemle değil esnek çalışmayla ulaşılmaya çalışılacak o hedefe. İşe alma ve işten çıkarma kolaylaştırılacak örneğin.

Taşeronluktan beter bir sistem getirilecek. ‘Part time’ denilen yarı zamanlı çalışma yaygınlaştırılacak.
Bir kişi yerine iki kişi istihdam edilecek.

Bu işin patrona maliyeti ne?

Kocaman bir hiç! Çünkü patron iki kişiye bir kişilik ödeme yapacak. Tam ücret yerine yarım ücret ödeyecek.

Böylece daha fazla kişinin iş bulmasının yolu açılacak ama ücretler düşük olacak. Kağıtta yazan tutsun diye (Siz onu patronlar daha çok kâr etsin diye okuyun) çalışma hayatı revize edilecek. (Revize lafını da, daha ağır sömürü ortamı yaratılacak diye okuyun lütfen!)

KAĞITTA DURDUĞU GİBİ DURMAYACAK
 

Bir yandan esneklik yaratılırken diğer yandan patronunun olası maliyet sorunlarını aşmak için düzenlemeler yapılacak.

Özel istihdam büroları gündeme gelecek. İşten atmaları kolaylaştırmak için kıdem tazminatlarının ortadan kaldırılmasına yönelik düzenleme yapılacak.

Orta Vadeli Programda yazıyor tüm bunlar.

Sanılmasın ki sadece kağıtta yazılı duracak!

Geçen hafta söylediklerimizi de bir kez daha tekrar edelim.

Başbakanın geçen hafta açıkladığı, Yeni Ekonomi Eylem Planı’nda yeni hiçbir tedbir yok. Yapısal değişime yol açacak bir özellik taşımıyor.

Lakin sömürüyü katmerleştiriyor.

Kağıt gibi ezilecekken, kağıt üzerine bakmakla yetinmenin alemi var mı?


SABAH GAZETESİ BU 31 LİRAYA NE DİYOR?

İşçileri kağıt gibi ezen ekonomik modeli kuran kim?

Hükümete bu konularda tek laf etmeyen Sabah gazetesi cumartesi günü “Geriye veresiye defterleri kaldı” manşetiyle çıkmış.

Maden faciasının yaşandığı Ermenek’teki durumu anlatan o manşet lafına bir de şöyle üst başlık atılmış: Ocaktaki işçilerin borçları, patronun sömürü düzenini gözler önüne serdi.

Haberde bolca, “İşçiler bir ekmekle tek domatesi veresiye alıp madene iniyordu. Esnafın veresiye defterleri, yerin altındaki sömürüyü satır satır ortaya koyuyor” benzeri ifadeler yer alıyor.

Sanayi sitelerinde çayı bile veresiye içen işçilerden... Marketlerde kırık yumurta, küflü peynir kovalayan işçi ailelerinden... Giderek önündeki emekçi ailelerinin oluşturduğu kuyrukların uzadığı bayat ekmek satış noktalarından... Semt pazarları kalktıktan sonra belediye ekipleri temizliğe girişmeden önce yere atılmış meyve sebze toplama yarışına giren emekçilerden... 12 yıllık AKP iktidarı döneminde 12 bin işçinin canını alan acımasız sömürü koşullarından... Bi haber olabilir mi

Sabah gazetesi?

Asgari ücret zam oranı belli oldu. Asgari ücret 2015’te 922 lira olacak. Hali hazırda 891 lira olan asgari ücret, net 31 lira zamlanacak!

Gıda enflasyonun mutfağı yangın yerine çevirdiği bir ortamda, Sabah gazetesinin, “31 liralık artış, artış değil bu ne azgın sömürü?” demesini bekliyor musunuz?

Sömürüden bahseden manşetinden bir gün önce... Ağır sömürüyü satır satır hükümet programı haline getiren 4 yıllık hedefleri ‘devrim’ diye pazarlayan Sabah, ‘patrona vur iktidarı koru’ cambazlığında.

Tıpkı iktidar sözcüleri gibi!


ÜLKER CEO’SUNUN HATIRLATTIKLARI

Ülker CEO’su Mehmet Tütüncü dedi ki...

“2014 yılı ilk dokuz ayında, Ülker, 2014 yılının ilk dokuz ayında 2 milyar 123 milyon liralık satış gelirleri elde etti. İlk dokuz ayda faaliyet karımız 187 milyon lira. Planlarımız doğrultusunda güçlü büyümeye devam ediyoruz.”

“Ülker büyürken bizim geçim derdimiz büyüdü. Çocuklarımızı görme zamanımız küçüldü. Ailemizin taleplerini karşılayabilme gücümüz azaldı” deyip şirketin elde ettiği kârdan paylarını isteyen...  Paylarını istedikleri için kapı önüne konulan... Ve şimdi kararlılıkla direnişlerini sürdüren Ülker işçilerinin binlerce kez haklı olduğunun itirafı değil mi, Tütüncü’nün söyledikleri?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...