06 Kasım 2014 01:00

İHD yolu

İHD yolu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İnsan Hakları Derneğinin 17.Olağan Genel Kurul toplantısı 1-2 Kasım 2014 tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Birinci gün, konferansa ayrılmıştı. Konu, “İnsan Hakları ve Demokratik Katılım” olarak belirlenmişti. Demokratik Özerklik tartışıldı. Sunumları Hatip Dicle ve Çetin Gürer yaptılar.
İkinci günün gündemi, çalışma raporu üzerine tartışmalar ve seçimlerdi.
Ben 1986’dan bu yana bütün genel kurullara katılmıştım. Bu genel kurulda da  örgütlenmemize, iletişime ve eş güdüme dair yapısal sorunlarımız gündeme getirildi. Çözüme kavuşturamadığımız bir konudur. Bütçe kısmında gelirler daha çok proje ve bağış ağırlıktaydı. Üye aidatı konusu temel bir meseleydi ama tartışılamadı.
İHD tıpkı insan hakları kavramının kendisi gibi dinamik karakterli bir insan hakları örgütüdür.Genel Merkez Çalışma Raporu’nda iki yıl içerisinde yayımlanan inceleme araştırma rapor sayısının 42 olduğu yazılı. İki yılda neredeyse her on beş günde bir heyetler oluşturulmuş ve sahada inceleme/araştırma yapılıp, rapor yazılmış.
Suriye/Irak sınır boyunca Rojava bölgesi için 8 rapor hazırlanmış. Kadının insan hakları konusunda çok cılız çalışmaları var ve haklı olarak kadının insan hakları  konusunda çalışan delege aktivistler bu durumu eleştirdiler.
Genel Başkan Öztürk Türkdoğan’ın listesinde 35 kişilik merkez yönetim kurulu üyesinin ve 20 kişilik yedek üyenin ki toplam 55 kişi, yüzde 40’ı (22 kadın) kadınlardan oluştu. Gecikmiş iyi bir gelişme ama hâlâ yetersiz.
Toplantıda Divan Başkanımız Akın Birdal kuruluş sürecinde Aziz Nesin-Yalçın Küçük tartışmasına ve bunun kuruluş sürecine etkisine değindi. Ben de Tüzük’ün imzaya açılması konusunda bana atfedilen bilgiyi düzeltmek ve İHD tarihine kayıt düşmek için Aziz Nesin- Yalçın Küçük tartışmasının İHD kuruluşuna yönelik boyutuna dair yaşadığım bir olayı  anlattım.
İHD’nin kuruluşuna devrimci tutuklu ve hükümlülerin anneleri, babaları, eş, nişanlı ve sevgilileri öncülük etmişlerdi. Artık 17 temmuz 1986 kuruluş gününe doğru yaklaşıyorduk. Aileler bizim büroya (İbrahim Açan, Kazım Bayraktar, Ahmet Bozkurt Çağlar ve Aykut Başçıl’dan oluşan avukatlık bürosuna) ziyarete gelmişlerdi. Yalçın Küçük’ün “Kurucu olmaktan vazgeçtiğine dair duyum aldıklarını” söylediler. Ben de tersine Aziz Nesin ve bazı aydınların Yalçın Küçük’ün kurucu olmasına itiraz ettiklerini duyduğumu söyledim.Yalçın Bey’le tanışmıyordum. O nedenle o tarihlerdeki avukatı Muharrem Uğurlu arkadaşıma ailelerin yanında telefon açtım ve durumu anlattım.Yalçın Bey yaklaşık bir saat sonra bizim büroya geldi. Kurucu olacakların belgeleri (fotoğraf, kimlik fotokopisi, ikamet ve sabıkasızlık belgeleri) bizim büroda toplanıyordu. Yalçın Bey, “Kurucu olmaktan vazgeçmediğini ama kendisinin kurucu olmasını istemeyenlere karşı ailelerin ve diğer insanların bu durumu değerlendirmek ve tutum almak durumunda olduğunu” söyledi.
Bununla birlikte kendisi, kuruluşu engelleyici, geciktirici bir pozisyonda olmak istemediğini,  o nedenle bize teslim ettiği evrakı ve aynı zamanda Bilgesu Erenus’a ait evrakı iade etmemizi istedi.
Ben de dosyadan kendilerine ait belgelerini çıkardım ve iade ettim.
Yalçın Küçük ile tanışmam, kuruluş öncesi ilk ve tek görüşmem böyle oldu. Bir kaç gün sonra da  toplanmış olan kurucu olacaklara ait belgelerin tümünü, eksiksiz olarak, kuruluş sürecini yürüten komiteye teslim ettim. Komite üyesi değildim. Yalçın Bey’in evrakı kendisine, kendi isteği doğrultusunda iade edildiği için, komiteye sunulan dosyada ona ait evrak yoktu ve bu durumda tüzüğe adının yazılmış olması ve imzalaması da söz konusu değildi. Tüzüğün imzaya açılması Nevzat Helvacı’nın “Karanlıkta Yol Aramak” kitabında anlatılmaktadır (s.152).
Yolun açık olsun İHD…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...