03 Kasım 2014 01:00

İşte bunlar hep hayat devam ettiğinden...

İşte bunlar hep hayat devam ettiğinden...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yalvaç’ta elma toplamaya giderken üst üste bindirildikleri minibüste ölen 17 işçinin 15’i kadın. 2014 yılının ilk on ayında yaşamını yitiren 101 kadın işçinin de 64’ü tarım emekçisi.
İşte bu ölüm oranları, yaşamaya yetmeyen tarım işçiliğinin “cinsiyetli” bir iş olduğunu bir kere daha koyuyor ortaya. Cinsiyetli bir iş olduğu için de kölelik şartlarını sürmesinin en kolay olduğu iş!
Manzaraya bakın. Tarım ve hayvancılığın bitirildiği, işsizliğin kol gezdiği memlekette kadınlar ve çocuklar, günde 35 liraya sabahtan akşama kadar çalışırken, dayıbaşları günde 1000-1500 lira kazanıyor. İşçilerin kimisi evin borçları birikince “hiç olmazsa benim de katkım olsun” diye 2.5 yaşındaki çocuğunu 10 yaşındaki emanet edip gitmiş.  Kimisi ise bırakın borç ödemeyi, evi çevirmeye bile yetmeyen ücretler karşılığında “evde aç oturacağımıza, boğaz tokluğuna çalışırız” demiş. Bu çalışma biçiminin “karın tokluğu”na bile yetmediğini kendisi de tarım işçisi olan bir akraba şöyle anlatıyor: “Sabahın 4’ünde ayazda kalkıyorlar insanlar. Yemek yok, su yok. Geceye kadar çalışma. Bakalım o ölen insanlar akşam yorgunluktan yemek yiyebildiler mi? Hepsi aç öldüler.” İçinde bulundukları çaresizliğin boyutunu “şükrediyoruz ki hafta içi oldu bu kaza. Eğer hafta sonu olsaydı ölenlerin çoğu öğrenci olurdu” sözleri ortaya çıkarıyor.
Türkiye’de tarım sektörü 80’lerden bu yana yapısal bir dönüşüm geçiriyor; tarımda devlet desteği azalıyor, küçük üreticilik giderek eriyor, üreticiler topraktan kopmak zorunda kalıyor. Tarımın yok edilmesiyle hanelerin başlıca geçim kaynakları da yok ediliyor. Erkekler madene inmek, inşaata çıkmak zorunda kalırken kadınlar üretken etkinliklerinden koparılıp mevsimlik tarım işçisi olarak başkasının toprağında ücretli çalışmak durumunda kalıyorlar.
Mevsimlik kadın işçiler, önce kadın sonra işçi olarak görüldüğü için emek piyasalarının en ucuz, en güvencesiz işlerini yapıyor. Evde “bedavaya yapılan” kadın işleri belirliyor dışarıdaki işgücünün değerini. Tam da bu yüzden mevsimlik işçilik bedavaya biraz yakın kölelikle eş halde tutulmaya devam ediyor. Söz konusu olan kadınlar ve çocuklar olduğu için vereceği yevmiyenin yarısını rahatça kesebiliyor dayıbaşı, işçileri balık istifi taşıyabiliyor, yemek ve tuvalet molasını ellerinden alabiliyor, işin karşılığını “eve katkı” düzeyinde tutabiliyor! Tarımda sermaye tahakkümünü artırırken, kadınların erkeklere bağımlılığı da artıyor, sermayeye bağımlılıkları da kölelik düzeyine geriliyor. Ya korkunç koşullarda yevmiyeli tarım işçisi, ya da çevredeki sınırlı sayıdaki fabrikada üç otuz paraya, sigortasız, 12 saati aşan çalışma saatleriyle fabrika işçisi olarak çalışıyorlar. Evdeki işler devam, artan yoksulluğun açığını kapatma yükünü omuzlamaya devam…
Sistemin üzerine inşa edildiği ataerkil örüntüler pek de kolay bir biçimde kullanılıyor sermaye tarafından. Evde koca, baba neyse tarım işçiliğinde çavuş, dayıbaşı o olabiliyor. Evde yapılan işin niteliği neyse ona bağlanabiliyor işte yapılan iş. Kadınlık görevleri… Hak gaspları karşısında sesini çıkarmama da kadınlığın sessizleştirilmiş doğasına uygun görülüyor.
Sonuç; Soma’da, Ermenek’te maden kapılarının önünde ağlaşan, Yalvaç’ta ölü bedenleri yollara savrulan kadınlar…
Dayıbaşlarının başı iktidar ise öldürdüklerinin yerine koysun diye kadınları üç çocuk doğuran kuluçka makinelerine çevirirken, bir yandan da “fıtrata uygun” çalışma stratejilerinin bir sonucu olarak yollarda, madenlerde, inşaatlarda, bant başlarında yaşanan ölümler karşısında “hayat devam ediyor” diyebiliyor.
Doğru; mevsimlik işlerden ev hizmetlerine, çağrıya bağlı işlerden, esneğin de esneği güvencesiz işlere koşarken “kaza” adı verilen cinayetlere kurban gitmemizin onların hayatlarının devamlılığı açısından bir sorun oluşturduğu yok!
Demek ki mesele bütün bunlara rağmen hayatın hâlâ devam edebiliyor olmasında. Demek ki iktidar işçi katliamları karşısında pişkince aklıyorsa kendini, hayatın devam ediyor olmasına izin verdiğimizden!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...