29 Ekim 2014 02:00

Brezilya ve Tunus’ta isyanın restorasyonla imtihanı

Brezilya ve Tunus’ta isyanın restorasyonla imtihanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Arap ayaklanmalarının ilk kıvılcımının yandığı Tunus ve bizim haziran direnişinden hemen sonra ayaklanıp “Aşk bitti burası Türkiye” diyerek Sao Paolo’dan Gezi’ye de selam göndermeyi ihmal etmeyen Brezilyalılar sandık başına gitti. İsyan kardeşliği ile birbiriyle bağlanmış üç halkın sandıktan aldığı sonuç da kader ortaklığının bir bakıma devam ettiğini gösteriyor. İsyanı bir dizi vaatle sönümlendiren ama iktidarda olduğu süre boyunca başı hiç de rahat etmeyen eski gerilla Dilma Roussef Brezilya’yı, bin Ali kalıntıları da Tunus’u yönetmeye devam edecek.
Latin Amerika’da “solcu” hükümetlerin bulunduğu pek çok ülkede sol popülist söylemler halkın beklentisini bir hayli yükseltiyor ama bunların karşılığı pek alınamıyor. Tersine özelleştirmelerden, sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesine kadar dünyanın geri kalanında ne oluyorsa bu ülkelerin çoğunda da oluyor. Brezilya halkını sokağa döken görünür sebep ulaşım zammı ve olimpiyat harcamaları olsa da halk esasen neoliberal politikaların bütününe tepkiliydi. Ne var ki, bizimkine çok benzer bir biçimde, Brezilya direnişi ilk hararetini kaybettikten sonra sokakta kalanlar ile geniş halk kitleleri arasındaki bağ eridi ve direnişin birikimini toparlayacak bir siyasal platform da oluşamadığı için Dilma Rousseff rejiminin statükosu fazlaca yıpranmadan seçim dönemine ulaşıldı.
Tunus’ta ise ayaklanma sırasında oluşan ortak güç birliği yani Halk Cephesi devrik bin Ali Hükümetinden sonra Müslüman Kardeşler uzantısı en Nahda’nın iktidara gelmesini engelleyebilecek güçte olamadı belki ama Başbakan Gannuşi’nin, isyanın soluğunu ensesinde hissetmesinde epey bir rol oynayarak, onu sınırladı. Taleplerinin karşılığını almak isteyen ama her seferinde Gannuşi hükümetinin baskıcı politikalarıyla ve gerici yaptırımlarıyla uğraşmak zorunda kalan Tunus halkının direnci, Mısır İhvanı’nın başına gelenler ortadayken ısrar etmenin pek hayrına olmayacağını hisseden Nahda’nın geri çekilmesini kolaylaştırdı. Ama bu zaman zarfında bin Ali kalıntıları restorasyon için zaman da kazanmış oldu. Nihayet iktidarını geçici bir teknokrat hükümete devretmeyi kabul eden en Nahda’nın verdiği tavizler seçimden birinci parti olarak çıkmasını sağlayamadı.
Bugün Ortadoğu’nun başına bela Cihatçı İslami örgütler ile arasına ayrım koymaya çalışan en Nahda seçimler sırasında İslami aşırılıklara karşı kendi varlığının bir güvence olarak görülebileceğini hem iç hem dış kamuoyuna ima etmeyi tercih etmişti etmesine de, kısa hükümeti dönemindeki uygulamaları yüzünden ve de gelen gideni arattığından laikliğin teminatı olarak yeniden sahneye çıkan bin Ali artığı partinin oyları bugün ipi göğüsleyebilecek kadar yükseldi. Nihayet, devrimin radikalleşmesinden olduğu kadar darbeden de korkan “endişeli modern” konformizm için Nida kolay ulaşılabilen bir can simidiydi.
Bu seçimlerin esas olarak en Nahda, Nida ve Halk Cephesi güçleri arasında geçtiği söylenebilir. Ortaya çıkan tabloda ise Nahda, şimdi, Nida Partisi ile müstakbel bir koalisyonda restorasyon gücü olarak konumlanmış durumda. Ama bu restorasyon o kadar kolay olmayacak.
Sadece iki parti arasındaki ezeli düşmanlıktan veya kan uyuşmazlığından kaynaklanmıyor bu. Daha önce parlamentoda üç vekil ile temsil edilen Halk Cephesi’nin 12 vekil çıkararak gösterdiği yükseliş bu gücün “çalınmış devrim”i ilerletmek için epey bir güç topladığını gösteriyor. Bu potansiyel son derece önemli.
Hem Tunus’ta hem de Brezilya’da tamama erdirilememiş ayaklanmanın ardından gelen ilk seçim döneminde ülkelerin yazgısını hızlıca değiştirecek bir sonuç alınamasa da halkın karşılanmamış taleplerinin, çözülememiş, üstelik daha da çetrefilleşmiş sorunlarının esaslı bir bakiye olarak aktarıldığı önümüzdeki dönemin, restorasyoncular için bir gül bahçesi vadetmediği açıkça ortada.
İki ülkenin politik resmi Türkiye’ninkine bu bakımdan benziyor biraz. Halkın önemli bir kesiminin istekleri karşılanmadan, olduğu gibi duruyor ve bir isyanla tehdit edilen egemen politik güçler siyaset sahnesine tazelenmiş bir güçle yeniden çıkabiliyor. Bu çelişkiye rağmen sahnenin, üstündekilerin iğreti duruşuna ne kadar dayanacağını ve ne kadar sağlam kalabileceğini halkların mecali gösterecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...