24 Ekim 2014 00:32

Gerçekçi Prandelli!..

Gerçekçi Prandelli!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

4-0’lık Dortmund yenilgisi sonrasında Galatasaray Teknik Direktörü Prandelli’nin açıklamaları ilginçti. Kendileri için Süper Lig’in Şampiyonlar Ligi’nden daha önemli olduğunu belirten İtalyan teknik adam asıl hedeflerinin Süper Lig’de şampiyonluk olduğunu söyledi.
En azından Anderlecht’i geçip grubu üçüncü sırada bitirmek ve Avrupa Ligi’nde yola devam etmek gibi bir hedeften söz etmediğine göre anlaşılan Prandelli daha şimdiden grubu son sırada tamamlamayı kafasına koymuş!.. Şampiyonlar Ligi ile ilgili olarak, son iki maçta 8 gol yemeden önce dile getirilen hedeflerin hepsi kandırmacaymış yani...
Galatasaray’ın bu kadar berbat futbol oynaması ve bu kadar çok gol yemesi için dünyanın parasını verip Prandelli’yi teknik direktörlüğe getirmesi şart mıydı peki?.. Takım, maçlara teknik direktörsüz çıksa herhalde bundan daha kötü oynamaz ve bundan daha beter sonuçlar almazdı!..
Prandelli’nin; maçın ikinci yarısında toparlandıklarını ve Dortmund ile başa baş mücadele ettiklerini söylemesi ise Galatasaray adına en az diğer lafları kadar kaygı vericiydi. Demek Prandelli, ilk yarıyı 3-0 önde kapatan Dortmund’un ikinci yarıda işi rölantiye aldığını ancak buna karşın oyunun kontrolünü hep elinde tuttuğunu bile fark edememiş. Galatasaray ilk yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da ciddi bir gol pozisyonu yaratamazken Dortmund adeta elini kolunu sallaya sallaya pek çok pozisyona girdi. Antrenman havasından çıkıp kendilerini biraz sıksalar Galatasaray’a tarihi bir hezimet yaşatabilirlerdi...
Basın toplantısında Prandelli ısrarla, başlarını dik tutarak asıl hedefleri olan 4. yıldıza odaklanmaları gerektiğini vurguladı. Bunun için de ligin son maçına kadar ellerinden gelen gayreti göstereceklerine söz verdi...
İyi de, elbette başlar dik tutulacak, ortada utanılacak bir şey yok ki... İki takım arasındaki güç ve kapasite farkı ortada... Futbolcuları suçlamak hiçbir anlam taşımaz... Ancak oyunun taktiğini ve kadroyu belirleyen kişi olarak Prandelli eleştirilebilir...
Herkesin elinden gelen gayreti gösterdiğinden ve bundan sonra göstereceğinden de elbette hiç kimsenin şüphesi yok. Sonuçta, hiç kimse sahada eli belinde dolaşmıyor. Prandelli’nin bu konuda söz vermesi, tam anlamıyla boş laf!..
Dortmund, Bundesliga’da 8 hafta sonunda 7 puanla 14. sırada yer alsa da belli bir tempo ve mücadele standardına sahip bir ekip. Galatasaray ise Dortmund’un yanında adeta ağır çekim oynayan bir takım görüntüsünde. Şurası bir gerçek ki bugünkü haliyle Galatasaray’ın bundan daha iyisini yapabileceği de şüpheli. Sorun; en başta mantaliteden başlayıp oyunun fizik, kondisyon, teknik, taktik gibi tüm unsurlarını kapsayacak denli köklü ve derin... Teşhisi doğru koymadan eksiklikleri gidermek ve aşama kaydetmek mümkün değil. Bu bağlamda Prandelli’nin söyledikleri zamanlama açısından yanlış olsa da gerçeğin itirafı olarak yorumlanabilir. Bu düşüncelerini Arsenal ve Dortmund’dan 4 yemeden önce dile getirseydi anlayışla karşılanabilir, kendisiyle ilgili beklenti ve umutları uzun vadeye yayabilirdi. Ama şu anda inandırıcılığı ve güvenilirliği fena halde zedelenmiş durumda.
Türkiye’de teknik direktör tercihi konusunda yıllardan bu yana yapılan hata aynen sürdürülüyor. Yüksek ücretler karşılığında, dünya çapında tanınmış kariyer(!) sahibi teknik adamlar takımların başlarına getirilip kısa vadede başarı bekleniyor. Tabii masraf sadece teknik adamla sınırlı kalmıyor. Bu teknik adamlar, başarısız olup kariyerlerinin “lekelenmesi” riskini düşürmek için bir de kadrolarının pahalı oyuncularla takviye edilmesini istiyorlar. Ne var ki, transferlerle kurulmuş toplama görüntüsündeki takımlarla kısa vadede başarı elde etmek pek kolay olmuyor...
İstikrarlı performans yakalamak ve kalıcı başarılar elde edebilmek için paraların pahalı teknik adamlar, pahalı oyuncular yerine altyapıya harcanması gerektiğini anlamak bu kadar mı zor?.. Ancak altyapı derken bunun içi de doldurulmalı. Lafa gelince hiç kimse altyapı kavramını dilinden düşürmese de dostlar alışverişte görsün mantığıyla organize edilen altyapılardan hiçbir hayır gelmiyor. Bilimsellikten uzak altyapı organizasyonları, emek ve para israfı demek...
Altyapı, futbolun yanı sıra hayatın diğer alanlarıyla ilgili olarak da genç sporcuların gelişimine katkıda bulunmalı, onlara her şeyden önce sağlam bir mantalite ve onurlu, erdemli kişilik kazandırmalı...
Futbolu, umut ile hüsran arasına sıkışmış kısır döngüden kurtarmanın yolu, bilimsel çalışma programlarıyla donatılmış altyapı organizasyonlarından geçiyor...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...