23 Ekim 2014 00:42

'Oyun oyun içinde', amma!

\'Oyun oyun  içinde\', amma!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sabah Gazetesi, birinci sayfasında, “Kürtlere karşı Kürtler“ başlıklı bir haber yayımladı. Gazete bu haberi, “Kobani’ye Barzanici Peşmergelerin geçişi için Türkiye koridor açıyor“ açıklamasının hemen sonrasına; dış ve iç sermaye basınında “Türkiye’nin U Dönüşü“ başlıklı haber yorumların, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamalarına dayandırılarak yapıldığı güne denk getirmişti.

Bir gün, ya da birkaç saat öncesinde, gazetecilere, IŞİD karşıtı “koalisyona desteklerinin dört şartı“nı yineleyen Erdoğan’ın, ABD-PYD “teması”na öfkeli karşı çıkışından kısa bir süre sonrasında, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Peşmerge’nin Kobanê’ye geçmesi için yardımcı oluyoruz” diyor, ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry talebin kendilerinden geldiğini ilan ediyordu. Bu kadarıyla da kalmadı. Erdoğan’ın, “ Onlar için IŞİD neyse bizim için PKK odur, PYD de PKK neyse odur, ikisi de terör örgütüdür, müttefiklerimizin terör örgütüyle temasını kabul etmeyiz” diye gürlemesinden birkaç saat sonrasında ise, ABD, PYD’ye havadan silah yardımı yaptığını, durumun da “Türklere bildirildiğini” açıkladı.  Barack Obama, Tayyip Erdoğan’ı telefonla aramış, “yardım gerekliliği”ni anlatmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Harf, PYD ve PKK’yi ayrı örgütler olarak gördüklerini söylüyor ve “PYD’nin desteklenmesi gerektiğini Türklere anlattık” açıklamasıyla Erdoğan ve Davutoğlu’nu yanıtlıyordu. Bu satırlar yazıldığında, her şeye bir açıklama yetiştirmekle meşhur Erdoğan henüz yeni bir öfke patlaması göstermemişti.

“Türkiye’nin U dönüşü”  haberleri, bu gelişmelerden sonra yapıldı. Öyle ya, Erdoğan ve Davutoğlu hükümeti, “Türk devleti olarak, şartları kabul edilmedikçe…!”, katliamlardan kaçıp sınırı geçenlere yaptıkları yardım ötesinde kendilerinden bir şey beklenmemesi gerektiğini defalarca açıklamışlardı ve bu yöndeki açıklamalarını sürdürüyorlardı. Suriye topraklarının “artık 15 mi, 25 mi kilometre olacağı duruma göre belirlenecek” bölümü işgal edilerek orada “rejim muhalifleri eğitilip donatılacak“ ve onlar aracıyla Suriye yönetimi üzerine seferler düzenlenip Esat yıkılacaktı. Bu olmaksızın asla olmazdı! Ama işte “şartlar“da(kimileri buna kırmızı çizgiler diyorlar) bir bir yırtılıp atılıyordu!

Peki, bu gelişmeler-ki henüz nerelere ve nasıl evrileceklerine dair kesin bir şey söylenemez- yalnızca “Türk tarafın ikna edilerek ya da boyun eğdirilerek U dönüşüne çekilmesi” olarak yorumlanabilir mi? Hayır, bu tek yanlı ve hatalı bir yorum olur. Bölgede çok fazla “oyuncu” var; çıkarları birbirlerine karşı ya da “ortak” yanlara sahip; farklı ittifaklar ve “bloklaşma”lar söz konusu. Gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla  değerlendirmek bu bakımdan da gerekli. Evet, “oyun oyun içinde” denebilecek bir durum var. Halkların can düşmanı emperyalistler, Rojava-Kobanê direnişçilerine yardım ediyorlar! Niyesi, nedenleri, koşulları, bölgesel ilişkiler, çıkarların belirleyiciliği temelindeki “bloklaşmalar” dikkate alınmaz ise eğer, bin bir tilki kuyruğunun birbirine dolandığı Ortadoğu’da doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak hayli zorlaşır.

Şurası nettir: Bölgede savaşan ya da savaşan taraflardan birinin yanında duran ve durur gözüken her devlet, örgüt, parti vb. nin kendi öncelikleri var. Emperyalistler, pazarları, hammadde kaynaklarını denetlemeye, denetimleri altında tutmaya; buna hizmet edecek yönetimleri oluşturmaya, çıkarlarına zarar verenleri ve verecek olanları etkisizleştirmeye çalışıyorlar. ABD Dışişleri Bakanı, “stratejik amaçlarının Irak ve Suriye’nin bütünüyle ilişkin olduğunu” açıklayarak, müdahalelerinin asıl nedenini ortaya koydu. IŞİD’in Ortaya çıkıp güç kazanmasında sorumluluğu gizlenemez olan ABD, fanatik İslamist bu gücün “İslam ülkeleri”nde etkin olmasını kendisinin ve İsrail’in çıkarlarına aykırı gördüğü için, bu barbarlığa direnen Kürtlerin “yanında” savaşa katılmıştır. Bu “yanındalık” koşulludur; Kürtlerin şahsında ezilen halkların emperyalizme karşı mücadelelerinin hedefini bulandırma ve uzun erimli olarak yedekleme gibi bir hedefi de vardır. Özgürlük mücadelesi yürüten Türkiye ve Suriye Kürt hareketinin yöneticileri, emperyalist –gerici güçlerin bölgeye yönelik politikalarının içerdiği tehdidin farkında olduklarını birçok kez açıkladılar. Kürt ve diğer bölge halklarının yararına olan çok açık ki, bağımsız-özgürlükçü bir tutumdur. Nitekim, Barzani’nin Erdoğan yönetimi ve ABD ile işbirliği,  PYD’nin Peşmergelerin Kobane’ye geçmelerinden rahatsız olmasına neden olmuştur.  

“Kürtlere karşı Kürtler!“ haberi bu bakımdan önemlidir. PYD’ye-PKK’ya karşı Barzaniciler! ABD’nin “iknası”yla açılan “Türk koridoru”nun Türk devleti ve hükümeti için kabul edilebilir oluşunun “anahtarı” bu “formül”de neden olmasın? ABD şefleri, “Türklerle ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile birlikte çalıştıklarını” daha önce açıklamışlardı. Kerry, Erdoğan yönetimini “ikna ettiklerini” söyledi ve gazeteler, “Barzani’nin Türkiye’den Peşmerge güçlerinin ve yardımların Kobanê’ye ulaştırılmasına izin vermesi için talepte bulunduğunu, ve Türkiye’nin talebe olumlu yanıt verdiğini” yazdılar. Amaçlarına erişemeyen saldırganın biraz da olsa başarı kazanmak için “şeytani yollar” araması şaşırtıcı olmaz. ‘Yeni hamle’nin amacı Sabah’ın haberinde saklıdır: Esat yönetiminin ve Kobanê-Rojava’da Kürtlerin gerçekleştirdikleri “Özerk yönetim”in yıkılması için yeni bir olanak arayışıdır bu. Barzani ile PKK-PYD’yi karşı karşıya getirmek, “ikna olma”nın nedenlerinden biri olmalı!

Komplo teorilerine ve dünyamızın birileri tarafından planlanmış projelerine göre şekillendirilip gelişmelerinin yönetildiği düşüncesinin yaygın olduğu bir dönemde, halkların direnişi ile emperyalistlerle işbirlikçilerinin politika ve hedeflerini birbirinden ayırmak büyük öneme sahiptir. Gerici güçler ve onlar üzerinden geliştirilen komplocu anlayışlar da eninde sonunda etkisiz kılınacaktır. Kobanê’de direnişi görmeyip “oyun”u görenler, direnişin zafere ulaşıp ulaşmamasından bağımsız olarak büyük bir yanılgı içindedirler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa