23 Ekim 2014 00:41

‘Güvenlik paketi’

‘Güvenlik paketi’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Davutoğlu “güvenlik” ile ilgili yasal değişiklikler hakkında bilgi verdi. Birkaç gündür bu değişiklik önerileri basında tartışılıyor. Daha doğrusu haber olarak veriliyor. İdareye esir edilmiş akademisyenlerden yine çıt yok.
Davutoğlu, AKP’nin her zaman başvurduğu yönteme başvurmuş. Nasıl olsa karşısında doğruları söyleyen akademisyen ve basın yok diye düşünerek gerçek olmayan şeyleri de gerçekmiş gibi anlatıyor. İngiltere’de bir molotofkokteyli ile yakalanan ömür boyu hapis cezası alırmış. Var mı İngiltere’de molotof taşıdığı için ömür boyu hapis cezası alan? Bilinmiyor. Kimse de aksini söylemeyince, doğru kabul ediliyor. Davutoğlu’nun söylediği doğru olsa İngiltere, Fransa, Almanya hapishaneleri tıklım tıklım ömür boyu hapis cezası almış göstericilerle dolu olurdu. Yakın zamanda bu üç ülkede yapılan sokak gösterileri ve atılan molotofkokteylleri herkesin hafızasındadır.
Molotofkokteyli atmak ve taşımak şimdi de suçtur. Hem de cezası bayağı ağır olan bir suç.
Davutoğlu, gösterilerde kimse yüzünü gizleyemeyecek diyor. Yüzünü gizleyenler otomatikman “makul şüphe”li sayılacak ve polis tarafından 24 saate kadar hakim kararı olmadan gözaltına alınabilecekmiş. Eskiden gösterilerde kimse yüzünü örtmezdi. Şimdi neden örtülüyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi uzun zamandır hükümet aleyhine yapılan gösterilere katılanlar polis tarafından tek tek filme alınıyor veya fotoğrafı çekilerek fişleniyor. Bir fırsatı bulunduğunda da bu kişiler uydurma gerekçelerle gözaltına alınıp haklarında gizli örgüt vs. suçlaması ile davalar açılıyor. Gösterilere katılanların film veya fotoğraflarını çekmek gösteri hakkı ihlalidir. Yüzünü örten göstericileri gözaltına alıp “makul şüphe”li sayacağınıza önce film ve fotoğraf çekmekten vazgeçin.Yüz, göz kapatmanın ikinci nedeni ise insanlara sıkılan gaz vb. maddelerdir. Gezi direnişi zamanında, 1 Mayıs gösterilerinde vb. polisin insanlara nasıl gaz sıktığını herkes biliyor. Bu nedenle, o dönemlerde sadece göstericiler değil, sokağa çıkan herkes gaz yeme ihtimaline karşı boğazına bir atkı ya da tülbent bağlıyordu. Bir yerden gaz gelirse ağzımı burnumu kapatırım diye. Sen insanların yüzünü, gözünü bağlamasını engelleyeceğine önce insanlara gaz sıkma.
“Makul şüphe” gerekçesi ile insanların üstlerini aramak, kimliklerini sormak ve polis tarafından 24 saat gözaltına almak tam bir 12 Eylül dönemi zorbalığıdır. Bunu 1996’da Mehmet Ağar’ın polisleri Cumartesi Annelerine Beyoğlu’da uygulamıştı. Cumartesi oturmalarını engellemek için Beyoğlu civarında tanıdığı bütün insan hakları savunucuları ve tipinden solcu olduğunu anladıkları kişileri bir öğle vakti gözaltına almışlardı. Yüzlerce kişiyi Vatan’daki emniyet hücrelerine doldurdular. Aralarında avukatlar, gazeteciler de vardı. Yine öyle yapmak istiyorlar. Örneğin 1 Mayıs günü Taksim’i yasakladılar mı, o gün sokağa çıkan ve polise göre “şüpheli” olan herkes daha Beşiktaş’a gitmeden gözaltına alınacak. Kobanê’deki katliamı protesto için gösteri mi yapacaksın, daha Beyoğlu’ya gelmeden gözaltına alınacaksın.
Bunlar sökmez. Bunları 12 Eylül’de, 1994-1996 yıllarında denediler. Sadece gözaltına almakla kalmadılar. İnsanları sokak ortalarında öldürdüler, bir arabaya alıp kaçırıp tenha bir yerde öldürüp cesedini bir yerlere attılar ya da gömdüler. İşkenceler yaptılar. Yüz binlerce insanı cezaevlerine doldurdular. Yine de özgürlük yürüyüşünü engelleyemediler. Onları yapanlar yıkıldı gitti. Bir kısmı şimdi yaptıkları nedeniyle yargı önüne çıkarılıyor.
Milyonları hapishanelere dolduramazsınız.
Sizin yapmak istediklerinizi bin Ali, Mübarek, Esad da yapmıştı. İleri demokrasi diye diye 12 Eylül rejimine geldiniz. Bin Ali, Mübarek, Esad “demokrasi”sine geldiniz.
Zulümden vazgeçin, sonunuz onlar gibi olur. Bizden söylemesi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...