23 Ekim 2014 00:39

2015 bütçesinin karakteri

2015 bütçesinin karakteri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2015 Merkezi Bütçe Taslağı, 17 Ekim’de TBMM’ye sunuldu. Önceki bütçelerle birebir aynı mantıkla hazırlanan 2015 bütçesi, iktidarın önümüzdeki yıl ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yapacaklarının ilanı niteliğinde bir belge olması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Hükümetin üç yıllık bir plan dahilinde gündeme getirdiği bütçe taslağı, ekonomi politikalarının hangi hedefler doğrultusunda ve hangi temellerde yürütüleceğini göstermesi açısından önemli. Nitekim bütçeler, bir yönüyle devletin ve onun yürütme organı olan hükümetin bir yıl içindeki programını oluşturan ve siyasi yönleri olan bir belge, başka bir yönüyle de söz konusu programın doğrudan etkileyeceği toplumsal sınıflara nasıl ve ne kadar kaynak aktarılacağını gösteren ekonomik metinler olarak biliniyor.  
Türkiye’de vergilerin büyük bölümü halktan, emekçilerden toplanırken, çok azı onlara kamu hizmeti olarak geri dönüyor. Bütçe kaynakları patronlara, rantiyeye, yandaşlara oluk oluk aktarılırken; eğitim, sağlık gibi tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendiren konulara daha fazla kaynak ayrılmasına, kamu harcamalarının arttırılmasına sıra gelince, birdenbire bütün kaynaklar buharlaşıyor.
2015 yılı bütçe tasarısı, hükümetin öngördüğü Orta Vadeli Programın (2015-2017) hedefleri ve öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmış. Halktan toplanan bütçe gelirlerinin büyük bölümü, halkın ihtiyacından çok, sermayenin, aralarında silah ve ilaç tekellerinin de yer aldığı yerli ve yabancı sermaye çevrelerine gidiyor. Bu durumu her yıl yapılan bütçe kanunlarında somut olarak görmek mümkün.
2015 bütçesine genel olarak baktığımızda, geniş toplum kesimlerini doğrudan ilgilendiren alanlarda açık ve gizli zamlar, dolaylı vergi (KDV ve ÖTV) artışları, harç ve cezaların otomatiğe bağlanması dikkat çekiyor. Savunma ve güvenlik harcamaları, özellikle “iç güvenlik” harcamaları belirgin bir şekilde artarken, asgari ücretlilerin, işçilerin ve kamu emekçilerinin en temel ekonomik, sosyal haklarının ve insanca yaşam talepleri resmen yok sayılmış durumda.
İktidar temsilcileri, yıllardır emekçiler bütçeden daha fazla pay istediklerinde hep bir ağızdan “Bütçe kaynakları sınırlı” ya da “Mali disipline uymak zorundayız” türünden açıklamalar yapıyorlar. Ancak söz konusu olan patronların, yerli ve yabancı finans çevrelerinin talepleri olunca hazinenin kapıları ardına kadar açılıyor.
Sınıf mücadelesinin yükseldiği dönemler, kamu harcamalarının nispeten arttığı dönemlerdir. Türkiye’de son yıllarda sınıf mücadelesinin bütün alanlarında yaşanan durgunluk, sendikaların ve emek örgütlerinin bütçe dönemlerini aynı zamanda bir mücadele dönemi olarak değerlendirmediğini gösteriyor. Emekçiler kendi cephelerinden bütçeye müdahale etmedikleri zaman siyasi iktidar bütçeyi istediği gibi yapıyor. Bütçe kaynaklarının kullanımı ve bölüşümü konusunda kendi sınıf çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyor.  
Ekonomik toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi, devletin ve onun yürütme organı olan hükümetin en somut ekonomik-siyasal programı, bütçelerin hazırlanması, tartışılması ve uygulaması sürecinde ortaya çıkar. Bu noktada bütçenin nasıl şekilleneceğinde karşıt çıkarlara sahip olan sınıfların ve onların ekonomik, siyasal örgütlerinin bütçe karşısındaki tutumu ve mücadelesi belirleyici öneme sahip.  
2015 bütçesinin yasalaşması için önümüzde iki aylık bir süre var. Sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin 2015 bütçesine emekçiler cephesinden taraf olması, zaman geçirmeden bütün işyerlerinde 2015 bütçesini bütün yönleriyle tartıştırıp emekçileri aydınlatması gerekiyor. Bugüne kadar bütçe dönemlerinde yapıldığı gibi birkaç yazılı açıklama yapıp, birkaç bin kişiyi Ankara’ya taşımakla bütçe sürecine müdahale edilemeyeceğini artık görmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa