11 Ekim 2014 00:27

Her sürecin bir sonu vardır

Her sürecin bir sonu vardır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP hem iç hem de dış siyasette ülkeye ve dünya halklarına karşı inanılmaz hatalar ve yanlışlıklar yaparak, etrafa zarar vermektedir. Bir Cumhurbaşkanlığı spor karşılaşmasında AKP’li ve karşıt gençlerin çatışması belki de Türkiye tarihinde ilk defa görülmüş bir olumsuzluktur. Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen tüm Cumhurbaşkanlığı Kupası müsabakalarında, cumhurbaşkanı sevilsin ya da sevilmesin, böyle bir vahamet yaşanmadı! Eğer yaşanan vahamet bir sonuç ise, bu sonucu yaratan, oniki yıldır tüm iktidara sahipken seçim kanununu değiştirmeyip antidemokratik biçimde iktidarı işgal ederek halkı bölen siyasi kadrodur!  
Gezi kalkışına iktidarın bitmeyen kini, kendi ektikleri rüzgarın fırtınaya dönmesi korkusunun sonucudur. AKP insanları, halkları böldü. Türkiye’yi kamu hizmetlerinden başlayıp, tedricen özel sektör kuruluşlarına da yayarcasına, ehliyetin önüne köleliği koyarak, bir tür AKP yönetim kadrosuna ya da şirketine dönüştürdü. Maziden gelen cemaatleşmeden güç alan AKP, iktidar gücü ve kaynakları ile kendi kadrosunu kurmaya yeltenme cüretini gösterdi. Cemaatle çatışmasının çok önemli bir nedeni de kadrolaşma yarışında öne geçme, rakibin yolunu kesme çabalarından başka bir şey değildir. Zira, yarışın sonunda galip gelen kaçınılmaz olarak rakibini elimine edecekti. Cemaatin örgütlenmesi tabandan ve organik iken, AKP’nin örgütlenmesi üstten ve iktidar gücüne dayalı yüzeyseldir. İnsanları birbirine düşman edici tohumlar taşıyan her iki yapılanma da haince planlanmış, insanlarımızı kölelik sistemine sokmaya yönelik bir toplumsal mühendislik uygulamasıdır.  
İçteki kandırmaca politikalarıyla bir süre başarılı olduğu zehabına kapılan AKP kadroları mezhep davasında yol alırken, politikanın ucu komşulara kadar uzanmaya başladı. İçte yaşanan sosyal çatlaklarla dış dünyada mezheplere dayalı örtülü politikalar güden AKP,  Ortadoğu liderliği hayalleri ile, ABD Rusya çatışma havzasında ülkemizi, maalesef, derin bir çukura doğru sürüklemektedir.  
Biyolojik varlıklarda olduğu gibi, fırsatçı mikropların bünye zayıfladığında ayağa kalkıp bünyeyi yıkmaya çalışmasına benzer şekilde, sosyal dokularda da aynı kural geçerlidir. Avenelerine güvenerek karşıtlarını düşman olarak gören AKP, hiç hesaplamadığı bir sonla, bünyenin zayıflığında istifade eden fırsatçı mikropların uyanması durumuyla karşı karşıya kalmış durumdadır. Üstelik bu vahim durumda, büyük ve küçük baş olmak üzere, çok sayıda aktör sahnede rol almaktadır.
Bir siyasi lider, hele de seçimi kazandıktan sonra, devamlı partizanlık yaparak, hakları arasına kin ve nefret tohumları atarak bir ülkeyi yönetmeye kalkarsa, bu rüzgar bir gün fırtına olup, kendisini yaratana saldıracaktı. Sonuç beklenir olduğu kadar, önlenmesi de, ne yaptığını bilmeyen kimi yöneticilerin fütursuzca sarf ettiği, “şiddet, misliyle karşılık bulur” sözleri ile de olanaklı değildir. Evet, olaylar belki şiddetle bastırılır, ama o ruh diri kalır ve ilk fırsatta yine ayağa kalkar. Çünkü artık durum, siyasi erkin de fark edemediği, çok farklı bir mecraya sürüklenmektedir. Toplumsal mühendisliğin önü bir kere açıldı mı, kimin kimi nerelere sürükleyeceğine siyasi irade değil, artık güç hakim olur!
Neoliberal politikaların bir ayağını da, özgürleşme adına, alt kimliklerin uyarılması oluşturmaktadır. Akdeniz havzasına baktığımızda, Avrupa Birliği’ne dahil devletler dışında, şimdilik Türkiye ve İran dışında, tüm devletlerin hallaç pamuğu gibi atıldığına tanık olmaktayız. Acaba, Türkiye ihalesine talip olanların misyonu da böyle mi tanımlanmıştı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...