06 Ekim 2014 00:34

Kobanê’yi bizim sokağa taşımak

Kobanê’yi bizim  sokağa taşımak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barbarlığın sureti IŞİD’in yerinden yurdundan ettiği halklarla ve bu barbarlıkla en önde savaşan kadınlarla dayanışmak için gözünü kırpmadan her şeyini paylaşma hevesini ilk gösterenler yine kadınlar. IŞİD zulmünden kaçanların gıda, içme suyu, hijyen, ilaç, giyim gibi acil yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması için yürüttüğümüz kampanyalarda kadınların tutumlarına ilişkin anlatılacak çok kıymetli anekdotlar var. Doğmamış bebeği için hazırladığı kıyafetleri hiç düşünmeden hediye eden hamile bir kadının, kırk yılın başı bayram için kendine aldığı elbisesini çıkarıp veren ablanın, yastığının altında sakladığı kötü gün harçlığını “bundan daha kötü zaman mı olur” diyerek uzatan teyzenin, düğününde takılan altını kocasına rest çekerek veren genç kadının hikâyelerinden hangisini anlatsam bir diğeri eksik kalır.
Bu insani görevi böylesine sahiplenmek, savaştan kaçan kadınlar korkunç koşullarda yaşama tutunmaya çalışırken kendilerinin sığınacak bir damı, yiyecek aşı, çocuğunun ayağında ayakkabı olmasını zül görmenin yanı sıra orada süren savaşın artık kendi evinin içine kadar girdiğini anlamanın, bu savaşın “bizim savaşımız” olduğuna dair kadınlık öngörüsünün de bir sonucu aslında.
Bugün batı illerinde ev ev dolaşarak, özellikle kadınlara giderek, mutfağındaki iki paket makarnasından birini vermesini, çocuğunun bir paket bezini ikiye bölmesini, giyecek iki parça kıyafeti varsa en iyi durumda olanı paylaşmasını istemek o kadınların kendilerini orada süren savaşın bir parçası, bir tarafı olduğunu görmesi, hissetmesi açısından çok önemli. Yapılan da bu. Ancak bu “paylaşma” işini sadece insani bir gerekliliğe sığdırmak, bu savaşta kadınların taraf olmasının gerekliliğini anlatmak açısından yeterli olmayacaktır.
Bugün Kobanê’de IŞİD’e karşı kazanılacak zaferin, insanlığın geleceği için kazanılmış bir zafer olacağı gerçeğinde, o direnişin sürdürülmesinde cepheleri ne kadar genişlettiğimizin de payı önemli. Çünkü Kobanê direnişinin başarısı, bu yakada ne kadar çok kadının orada yürütülen mücadelenin bir tarafı ve parçası olduğuyla da ölçülecek bizim açımızdan. O yüzden gönderilen yardım paketlerinin miktarı kadar o paketlerin hazırlanmasında büyük emeği olan kadınlarla bu direnişin aynı zamanda kendi direnişleri olduğunu ne kadar tartıştığımız belirleyecek dayanışmamızın çapını. Bir yandan ekmeğini bölüp paylaşırken hâlâ kendi hükümetinin politikalarının sessiz kabullenicisi olarak kalan, verdiği verginin IŞİD’e destek olarak gitmesine “hayır” diyemeyen, AKP’nin Ortadoğu’da yaratılan bataklıktaki payını iktidar temsilcilerinin yüzüne vuramayan, sadece insani yardımla sınırlı kalan bir dayanışma, direnişin ve kazanımın cephesinin yayılmasına olanak sağlamaz. Dayanışmayı bu minvalde konuşmak, Kobanê’yi bizim sokağa taşımak boynumuzun borcu.
Kobanê direnişi,  II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet askerlerinin Nazi barbarlığına karşı dünyanın kaderini değiştiren Stalingrad direnişine benzetiliyorken, cephenin neden sadece bir tek sıcak savaş cephesi olamayacağını anlatan bir mektubun satırlarını paylaşmak istiyorum. Cephedeki Sovyet kadın askerlerden Mariya Oktryabrskaya, kızkardeşi Ekaterina’ya direnişin içinden yazdığı mektupta şöyle diyor: “Barbarlığa karşı insanlığın zaferini kutlamak istiyorsak bizim silah tutan ellerimizden, günlerdir bir an bile kapanmayan gözlerimizden, birbirimizin nefesiyle ısınmaya çalışan taşlaşmış asker bedenlerimizden fazlasına ihtiyaç var. Biz buradayız. Savaşıyoruz. Ama bu savaşın cephesi sadece yıkılmış binaların, ölüm kokan sokakların, her an taarruzda olmayı gerektiren patlamaların sürdüğü bu kent değil. Bu cephe, insanlığın en büyük tehdidi olan faşizme karşı bütün kadınların kendi ülkelerinde barbarlığı destekleyen hükümetlerine cephe açmasıyla başarıya ulaşacak. Dileğim, kardeşlerini, kocalarını bu cepheye vatan savunması diye gönderenlere karşı kadınların bizim yanımızda olduklarını haykırması. Bu kendi başına olmaz, biliyorum. Bu ideali gerçeğe dönüştürmek de sizin göreviniz. Çünkü burada savaşmaktan başka elimizden gelen bir şey yok.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...