26 Eylül 2014 00:08

Kobanê kapısından...

Kobanê kapısından...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisinin (ABDEM) çağrısı üzerine oluşan delegasyona Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) adına dahil olduktan sonra, Köln’den Diyarbakır üzerinden Suruç’a doğru başlayan yolculuk biraz da “yarı bilinmezliğe” doğru yol almaya benziyordu. İslamcı terör örgütünün katliamlarıyla nam ve korku saldığı Kobanê’de nelerin olduğu 15 Eylül’den bu yana gazetemizde ve diğer basında yer alan haberlerde değişik boyutlarıyla yer alıyordu. Ama; bölgeye varınca, gerçeklerle yüzleşince insanın yüreği bir kez daha hem derinden sarsılıyor hem de yapılan vahşete öfke bir kat daha büyüyor.
Diyarbakır’la Suruç arasında kurulan güvenlik barikatlarına bakılırsa sanki olağanüstü hal geri gelmiş. Diyarbakır çıkışından başlayan kimlik kontrolü, sorgulama Suruç’a varıncaya kadar tam altı kez karşımıza çıktı.
Demek ki, güvenlik birimleri ve onların başındakiler Türkiye’nin içinden ve dışından, Suruç ve çevresindeki köylere gelmek zorunda kalan insanlarla dayanışma amacıyla bölgeye gitmesini istemiyor. Gelen destek ve dayanışmayı alabildiğince sınırlamaya gayret gösteriyorlar.
Suruç’un içi doğal olarak Kobanê’den gelen insanlarla dolu. Her köşe başında Kobanê’ye geri dönmek için gün sayan insanlar var. Gelenler arasında en çok da kadın ve çocukların fazlalığı dikkat çekiyor.
Belediyeye ait kültür merkezinin bahçesi de insanlarla dolu. Hava sıcak. Çocuklar, yaşlı kadınlar ve erkekler gölgeye serdikleri halıların, minderlerin, döşeklerin üzerinde vakit geçiriyor...
Kime sorarsanız, ‘Kobanê’ye geri dönmeyi bekliyorum’ diyor.
Yani terör örgütünün tehdidinden canını kurtaranlar umutla YPG güçlerinin savaşı kazanmasını bekliyor.
Ama; daha kesin olarak zafer kazanılmadan Kobanê yolunu tutanlar da az değil.
Çarşamba günü Murşitpınar’dan çok sayıda kadın ve çocuğun Kobanê’ye geçtiğine tanık oluyoruz.
Geçenlerin neredeyse tümü kadın ve çocuk.
Muhtemelen Türkiye’de doğmuş, kundakta götürülen bir çocuk da var aralarında.
Yüklerini sırtlarına alan Kürt kadınları çocuklarını da yanlarına alarak gözlerimizin önünde, Kobanê etrafında kümelenmiş teröristleri umursamadan, doğup büyüdükleri, yaşadıkları kente ya da köylere doğru ilerliyor...
Hem de karşılarındaki örgütün ne kadar barbar, cani ve insanlık düşmanı olduğunu bile bile...
Yorganını başının üstüne koyup Kobanê’ye geçmek için jandarmayla tartışan yaşlı teyze, İslamcı terör örgütünün çocukları nasıl katlettiğini gözleriyle gördüğünü anlatırken, o anı sanki yeniden yaşıyordu ve doğal olarak gözyaşlarını tutamıyordu...
Kürtlerin Ortadoğu’nun en acılı halklarından biri olduğunu bilmeyen yok. Kobanê’ye yönelik saldırı girişimi bu açıları bir kat daha artırmış.
Ve bu halk acılarına isyan ederek artık özgür yaşamak istiyor. Acıya “Edi bese” diyor.
Kendi kaderini kendisi belirlemek istiyor. Ama, Kürt halkının kendi kaderini belirlemesinin kendi çıkarlarına dokunacağını düşünenler bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Son günlerde bunu en çok da Kobanê’ye, Rojava’ya açılan sınır kapılarında yapıyorlar.
Halbuki, araya cetvelle çizilen bu sınır anlamını çoktan yitirmiş. Kobanê ile Suruç bir kentin iki mahallesi gibi...
Aynı dili konuşan, aynı ulusun ferdi, aileler olarak da parçalanan olan insanlar bu zor günde bile zorla, şiddetle birbirinden ayrılıyor.
Suruç’tan, Kobanê kapısından, sınırın sıfır noktasından yazılacak çok şey var...
Ama bugün, bunları ayrıntılı yazmanın çok da fazla bir anlamı yok. Zira bugün önemli olan evini-barkını terk etmek zorunda bırakılan on binlerce Kobanêli ve Kobanê ile dayanışmadır.
Bu dayanışma sadece maddi değil, aynı zamanda politik olmalı. Zira insanların yerleri-yurtları elinden gittikten sonra, maddi desteğin de çok fazla bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle, Kobanê Kantonu’nun İslamcı teröristlerin elinde geçmemesi çok büyük bir önem kazanmış bulunuyor. Zira Rojava’nın en “zayıf halkası” diye tanımlanan Kobanê’nin düşmesi durumunda diğer iki kanton Cezire ve Afrin’in de zorlanacağı biliniyor.
Yerel yetkililer, Türkiye içinden ve dışından Kobanê’yle dayanışmanın henüz zayıf olduğunu ve bunun daha da güçlendirilmesini istiyorlar.
Bu nedenle gün sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da Kobanê’yle, Rojava’yla dayanışmayı büyütme günüdür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...