26 Eylül 2014 00:07

Türban ve havlu atmak: Din, aklı ve çocuklarını yiyor

Türban ve havlu atmak: Din, aklı ve çocuklarını yiyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD, Fransa, Bahreyn, Katar, Ürdün, Suudi Arabistan, Irak, Türkiye, hatta Barzani, BDP-HDP, İran da aynı tarafta IŞİD, el Nusra, ÖSO unsurlarına  karşı koalisyon oluşturmuşlar, Suriye’de bomba yağdırıyormuş. Menzili şu kadarmış, tonajı bu kadarmış. Şu kadar hedef vurulmuş. Türkiye kökenli üst düzey bir el Kaideci de öldürülmüş …hemen tüm Ortadoğu hatları boyunca, Libya’da, Sudan’da, Somali’de, Irak ve Suriye’de Müslüman Müslüman’ı vuruyor. IŞİD kimi yakalarsa onu vuruyor.
ABD ve Batılı müttefikler, Ortadoğu ve Türkiye halklarının gözünde meşruiyet sağlayamadıkları bölgedeki işgalleri IŞİD bahanesiyle ilk defa razı etmiş gibi görünüyor, bir taşla çok kuş vuruyor. Şeyhülislamlar birbirinin katline dair fetva çıkartıyor. Diyanet de kesmeyin köle edinin demeye getiriyor. Etnik veya ulusal hareketler birbirine karşı savaş çağrısı yapıyor. Din ve etnik savaşlar emeği emeğe, insanı insana yabancılaştırıyor. Hepimiz birlikte fena halde batıyoruz.
IŞİD kimin eseri? Bunda eğitimin rolü nedir? Müslüman ülkeler ve bizzat Müslümanlar hep böyle miydiler, nasıl bu noktaya geldiler? Emperyalizm desek de hangi mekanizmalarla bunu başarıyor; okulun, caminin, dinin, bilimin, mezhep ve etnik grupların, basının, paranın rolü ne? İslam’ın rolü ne? Türbanın, disiplin yönetmeliğinden çıkarılarak anaokul ve ilkokul da zaten disiplin uygulanmadığından tüm yaş grupları ve kademelerde serbest bırakılması kararının Suriye’deki operasyonlarla koşut bir gündemde alınması ne anlama geliyor?
24 Eylül. Grevdeyiz. Adana sokakları sakin.
Bir öğretmen arkadaşla ayaküstü konuşuyoruz. Genel havayı üç aşağı beş yukarı özetliyor: “Hiçbir şey değişmiyor. Daha kötü oluyor. Her gün bir şey yapılıyor. Yönetmelik, sınav, performans… nasıl yapıyorlar, hepsi planlı mı belli değil. Din konusunda daha kararlılar. Tesettür serbest, oje makyaj yasak. Mescit güneş gören yerde olacak… Öğretmenler kurulunda bunlar tartışılıyor. Şikayet şu ki ‘Kapalı yerlerde, çok kötü ortamlarda namaz kılıyorlarmış’. Herkesin göreceği bir yerde mescit isteniyor. Dine karşı çıkacak değiliz ya. Öğrenciler, öğretmenler, namaza gidenle gitmeyen giderek karşı karşıya gelecek... Bu 10-15 yıllık süreçte yapılanlar 50-60 yılda ancak döndürülebilir gibi geliyor. O da kolay değil.”
4+4+4’lük din dersleri, imam hatiplere zorlama, türban ve mescitler, AKP’li olmayan müdürlerin ayıklanması… “Bizim müdür kadar bahçeyi yeşillendiren bir müdür yoktu, ona da ağaçlandırma-çevrecilikten sıfır puan vermişler. Eğitim Bir-Sen’lilerin puanları yüksek. Listelerin gittiği söyleniyor.” “Bizim okul sosyoekonomik seviyesi düşük bir semtte, müdür çok çaba gösteriyordu, okul başarımız çok iyi idi, müdür başarısız bulunmuş. 50 puan alabilmiş”…  Şikayet bile değil artık yakınma düzeyinde çok şey söyleniyor. “Eğitim Bir-Sen’liler dışında hemen tüm müdürler, öğretmenler rahatsız ve kızgın. Türk Eğitim-Sen Mili Eğitim de çok hakim ancak onların çağrısına rağmen, bunca rahatsızlığa rağmen sokağa çıkmaktan da çoğu öğretmen bıktı. Bir şey elde edilemiyor.” Sloganlar yükseliyor: “AKP elini eğitimden çek.”
Ekranlar şak diye Erdoğan’a bağlanıyor. AKP’liler ekranları kaplıyor. Türban kadını baskılamıyormuş da özgürlükmüş. O zaman sopa da özgürlüktür, kocanın dayak atma hakkını, kadının dayak yeme özgürlüğünü elinden almayalım. IŞİD’in yaptığı gibi erkeğin cariye edinme hakkını, kadının cariye olma özgürlüğünü elinden almayalım. Belli bir din ve mezhebin dayatması nasıl özgürlük olarak tanımlanabilir? Belki “ötanazi” türü bir kavram bulmalıyız. “Kulluk etme”, “eve/türbana kapatılma”, “ikincil sınıf sayılma” özgürlüğümü elimden alma.
Grevdeyiz. Dört yol kavşağında trafik akışını yavaşlatacak kadar bir grup, o da yarım saat, sonra dağılıyor.
Büyük değişimler ağır iktisadi krizlere, sıcak savaşlara, büyük altüst oluşlara mı bağlı? Bedeli de o kadar ağır olmayacak mı?
Okul okul olmaktan, üniversite üniversite olmaktan çıkarsa, algı, görü, akıl çalışmazsa, bilim, sanat, felsefe yaratılamazsa, hatta mevcudu bile yok sayılırsa, ciddi dönüşümler için ağır bedellere hepimiz hazır olmak durumundayız.
Türbana, dine, teokrasiye havlu atılmış durumda. Din Ortadoğu’da aklı, bilimi, çocukları, kadınları yiyor, emper-yalizm hepsini yiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...