Gezi direnişi ve güncelleme
Fotoğraf: Envato
Konumuzun ilgili bileşenleri olan fotoğrafçı, izleyici ve fotoğrafın kullanımı noktasını konuşmamız gerekir. Bu sorulara verilecek cevap iki açıdan olabilir.
Birincisi; mevcut üretim koşulları ve mülkiyet ilişkileri açısından değerlendirebiliriz.
Bu durumu ideolojik olarak kapitalist, burjuva liberal sistem olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla da bu sistemin hukuku çerçevesinde bir yere oturtabiliriz. Tüm kavram ve olguları bu bakış açısına göre değerlendirebiliriz.(…)
İkincisi; Mevcut üretim koşullarının ortadan kaldırılması/değiştirilmesi için kişi ve kurumların ideolojik/ siyasal ve kültürel olarak karşı koyuşlarını sayabiliriz. Muhalif ve alternatif olma hali kuşkusuz ki her alanda söyleyecek sözü gerektirir.(…)
Fotoğrafta anonimlik ve kolektiflik
Bilgi ve özgür düşüncelerin paylaşımı olarak, kişilerin veya kurumların kimliklerini ifşa etmeme hakları vardır. Anonim işler ortaya koyanlar bu hakkı kullanmışlardır. Bu önermenin karşıtı olarak özgür düşünceyi ve paylaşımı kişisel veya kurumsal çıkarları doğrultusunda telif-melif haklarıyla kullanarak kimliklerini ifşa etme karşılığını savunanlar da vardır.
Anonim çalışmalar toplumsal muhalefetin gelişimi için önemlidir. Gezi direnişlerinde bunu gördük. Bir sürü grafik, stencil, graffiti ve fotoğraf isimsiz olarak paylaşılmıştır. Bu durum ideolojik/siyasal ve kültürel bir mücadeledir. Kavramların sınıfsal çıkara göre anlamlandırılmasıdır. Her muhalif kişi veya sanatçının ya da kurumun anonim olmasını bekleyemeyiz ama bunu bir mücadele yöntemi olarak seçenleri de yok sayamayız. Sistem ve liberal aydın/sanatçılar anonim deyince nostaljik bir kavram olarak “Adı sanı bilinmeyen veya tarihle ilişkili” bir kelime muamelesi yapsalar da bizler anonimliği ortak olan; yazarı, söyleyeni, çekeni yapanı bilinmeyen, halkın birlikte ürettiği ve toplumun malı olan eserler” olarak değerlendirmekteyiz.
Kolektif olma halini ise yine sistemin verdiği içerikle “Bir araya gelen kişi veya kurumların ekonomik çıkarlarını koruyarak üretmesi” olarak ele almayıp “Güçlerin birleştirilmesi daha etkili, yaratıcı ve dayanışmacı olma halinin düşünsel/kültürel sonuçlar doğurması üzerinden imzalı (isimli) işlerin yapılması” olarak anlayabiliriz. Gezi direnişlerinde her iki durumu da gördük yaşadık. Bir kişi/sanatçı hem anonim hem de kolektif yapılar içinde olabilir ve çalışabilir. Bu seçim şartlara ve sınıfsal çıkar ilişkilerine göre değişebilir.
Gezi direnişi hızlı başladı, günlerce sürdü. Yürüyüşler, barikatlar, forumlarla süren bir hayata dönüştü. Mesele hızlı başlamaya neden olan yavaş yavaş gelişen toplumsal sorunların bardağı taşırmasıydı aslında. Gençliğin sarsıcı patlaması. Hiç birimiz bu kadar ani olacağını beklemiyorduk, biraz şok hali yaşadık. Ama hemen fotoğraf makinelerimizle başladık nöbete, saat saat, gün gün hafta hafta kaydettik tanıklıklarımızı…
Genelde sanatın, özelde fotoğrafın yaşamdaki karşılığını Gezi direnişlerinde gördük / yaşadık.
Direnişlerin ruhu sanatla vücut bulmuştur. Yıllardır korunaklı alanlarda halka ulaşamayan ya da halkın ulaşamadığı sanat, Gezi direnişleri boyunca özellikle gençliğin orantısız zekası ile kendini göstermiştir.
Neredeyse direnişler birer okula dönüştü. Sabah gördüğümüz yerler akşam değişiyordu. Direnişlerde barikat kurma nöbet tutmanın yanında arka ceplerinde sprey boyalar, keçeli kalemler Ipod’lar ellerinde, kasklarında fotoğraf makineleri akıllı telefonlarla hem çarpışıyorlar hem de üretiyorlardı. Sanat sokaktı ve sokak öğretiyordu. İlk gün koşmaktan ve korkmaktan başka bir şey bilmeyen biri ikinci gün korkusunu yenmiş, duygularını özgürce sanatın diliyle ifade eder olmuştu.
“Sanat sokakta ve şimdi” idi. Bienalse bienal oldu. Kamusal alansa alana sahip çıkıldı.
Sanatı kutsayan ve korunaklı alanlarda olanlar şaşkındı. Hepsi sokağın peşinde koşmaya başladı. Sokakları galerilere taşımanın yollarını aradılar. Anonim veya kolektif ruh hortladı bir kere…
Evet gündemi gençlik belirledi ve sahiplendi. Onlar sokağı seçtiler ve hayatı...
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00
- Fotoğrafçılar 13 Ekim 2023 04:25